'Abi; içine bir şey katıyoola, bağımlılık yapıyooo!..

Efendimmm..
Biz milletçe simiti de, köfteyi de severiz..
Bu arada Kuru pilav ikilisinin de hatırı kalmasın sakın..
Simit kadar ucuz, leziz, bulması, tüketmesi kolay,
büyük çoğunluğun damak tadına uygun bir yiyecek azdır..
Sabahları kahvaltı yapacak vakti olmayanların da..
öğlen yemeğini geçiştirenlerin de..
Ani açlığını bastırmak isteyenlerin de..
Zenginin de, fakirin de ‘can simidi’dir..
Mideniz gurulduyorsa yanından geçtiğiniz simit tezgahından
yükselen kokuya direnmek çok zordur..
Zaten neden direnesiniz ki!
Hele hele simit, çay, beyaz peynir üçlüsü varken..
Simit ile peynirimizi yiyoruz, çayımızı içiyoruz..
Bizim Bayramiç’li Ender geldi..
Yemekten içmekten açıldı konuyu..
Ender’e simit ısmarlamak istedim..
‘Ben artık dışarıda hiçbir şey yemiyorum’ dedi..
Niye? dedik..
‘Son aylarda kokoreçe takılıyordum..
Beslenme dengem bozuldu..
Doktora gitmek zorunda kaldım..
Abi, içine bir şey katıyorlar bağımlılık yapıyooo!..’ dedi..
Nedir o filan derken..
Çin tuzu diye bir şeyin varlığını da öğrenmiş olduk..
Meğer.. o ağzımızı şapırdata şapırdata yediğimiz..
Kokoreç, döner, köfte, hamburger gibi hazır yiyeceklerin
bir çoğunda kullanılıyormuş..
Tabi bu Ender’in iddiasıydı..
Fazla ciddiye almamaya niyetlendim..
Gazeteye gelirken, yiyecek sektöründe çalışan bir arkadaşımla
karşılaşınca ona sordum..
Bu arkadaşım ‘Evet.. bende duydum.. kullanılıyormuş’ deyince..
Yazmak ise artık boynumuzun borcu oldu..
Biraz da internette araştırma yaptık..
Okuyucuyu bilgilendirelim babından şu çıktı ortaya..
Bu meretin adı; Çin tuzu’ymuş..
İnsan sağlığının sinsi düşmanıymış..
İddiaya göre, hemen her hazır yiyecekte kullanılıyormuş..
Özellikle dönere, kokoreçe, köfteye koyuyorlarmış ki,
müthiş bir lezzet versin de insanda defalarca yeme isteği uyandırsın diye..
Sadece dönerde olsa yine iyi..
Özellikle yurt dışından ithal edilen peynirlerde,
hazır çorbalarda, köfte harçlarında, dondurmalarda
ve çocukların tükettiği renkli yoğurtlarda da bol miktarda kullanırmış..
Etkilemesi ise şöyle oluyormuş;
Önce beyin komut veriyormuş damağımıza,
'şimdi sana bi yiyecek geliyor, tadını güzel algıla' diye..
Damak dediğin, ne bulursak içine tıkıştırdığımız sıradan salak bir organ..
Aynen uyguluyormuş o da verilen emri dönere, kokoreçe..
Bütün sokak lezzetlerine musallat olmuş bu Çinliler...
Hangisini yesek lezzetliymiş gibi gelmesi bundanmış.
Öldürmeyip süründüren etkilerini de şöyle sıralayabilirmişiz..
Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk..
Obezite, böbrek ve karaciğerde önemli hasarlar..
Konunun önemine binaen..
‘Ammaannnnn dikkat!..’ derim.. ağabeyler, ablalar, anneler…