Rousseau insanlık tarihini ikiye ayırır, doğal durum ve sosyal durum. Sosyal durumdaki insan, eşitsizlikle yaşamaya mahkûmken doğal durumundaki insan, fiziksel olarak hayvanlardan farksız olmakla birlikte irade ve değişim yönünden onlardan ayrılır. Doğa bu yönden yaşamı, insanı özgürleştirmekle birlikte dünyayı yaşanabilir kılar. Rousseau çoğumuzun hâkim olduğu toplum sözleşmesi fikriyle insanı doğal hâlinde bırakmayı amaçlayarak onu eşitliğe ait kılar. Sosyal hâlle gerçekleşen eşitsizlik ise özel mülkiyetin varlığı ile somutluk kazanır. Esasında Rousseau’nun bireyi kötüleşirken sosyal hâle girmiş, doğal hâlini terk etmiştir.
Rousseau bağlamında Gyges’in Yüzüğü ve Platon’un ortaya attığı soru tartışılacak olursa, Rousseau bireyi yalnızken iyi kıldığından ona göre birey bu yüzüğe sahipken dahi, ahlakını koruyabilecektir. Toplumdan soyutlanması, yüzükle görünürlüğünü gizlemesi ahlaki bir bozulmayı simgelemez aksine birey onu kötüleştiren toplumdan uzak kalarak ahlakını doğal hâline döndürüp kendisini yüceltebilecektir. Peki nedir insan? Ahlakını hangi ortamda sürdürebilir? Rousseau’nun doğal ortamında da ahlaklı mıdır? Ya da Rousseau’ya getirilen antitezler gibi ahlakını sosyal ortamda mı kazanır? Bu sorulara cevaben örneğin Bedia Akarsu, bireyin toplumdan uzak kaldığında ahlaklı oluşunun değeri olup olmayacağını sorgular. Son dönem düşünürlerinden gelen bu fikir adeta Rousseau’nun bir antitezidir. Yeryüzünde tek başına yaşayan insan için bir ahlaktan söz edilip edilemeyeceğine kuşkuyla yaklaşır.
Rousseau, her çağda olduğu gibi şimdide de eleştirilmektedir. Dünyadaki bunca vahşiliğine insanoğlu sebep olmuşken doğal hâlinde bireyin iyi olduğuna inanmak birçoğumuz için ütopya olmaktan öteye gidememektedir. Ancak modern çağın bu inanca, Rousseau gibilerine ihtiyacı olduğu kanısındayım. İnsan fıtraten bu kadar kötü olmamalı, kötülük yapma güdüsüyle doğmamalıdır. Kötülük öğrenilir, tecrübe edilir, aktarılır ancak iyilik doğuştandır, içimizde daima vardır. İnsan, Rousseau gibilerini okuyup onun düşüncelerini deneyimledikçe öz benliğinin farkına varacak ve ona göre davranacaktır. Toplumun her bireyi kendine inanmak için bu tarz düşüncelere muhtaç olmakla birlikte, Rousseau’yu ütopik görmeyip bu tarz düşünceleri sahiplenmek suretiyle iyi bir hayat yaşayacaktır.
Gyges’in Yüzüğü ve Rousseau-2 (Geçen Haftadan Devam)
Rousseau insanlık tarihini ikiye ayırır, doğal durum ve sosyal durum
Yayınlanma :
23.08.2023 09:00
Güncelleme
: 23.08.2023 09:00
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: