Kökeni hakkında hala net bilgilerimiz olmasa da “Tarot” için Mısır, Çin, Arap Yarımadası, Hindistan, Orta Asya gibi bölgelerden çıktığına dair söylemler yer almakta. Her bir teorinin kendince dayandığı noktalar var ama sonuç olarak kaynağı hala belirsiz bir sistem diyebiliriz. Tek gerçek ise tarot kartlarının kollektif bilinçaltımızı yansıtan bir sistem olması.
Psikiyatrist Carl Gustav Jung'a göre; "Tarot Kartlarının sembolizmaları, toplumsal ve ruhsal arketiplerdir. Herhangi bir zamana ait değillerdir. İnsanlığın her türlü koşullarına uyarlanabilecek niteliktedirler."
Bilinmeyen ve çok eskilerden gelen bu sistem 78 karttan oluşmaktadır. Kartlar iki gruba ayrılmaktadır. 22 karttan oluşan Büyük Sır kartları (Major Arkana) ve 56 karttan oluşan Küçük Sır kartları (Minor Arkana). Arkana kelimesi "Arcanum" dan türemiştir. Kelimenin isim babası 19. yy okültisti Papus'tur. Papus, her kartın Arcane (yürek anlamına gelen Arca kelimesinden yola çıkarak) içindeki bir sırrı taşıdığını söyleyerek, Tarot kartlarını Major Arcana (Büyük Sırlar) ve ve Minor Arcana (Küçük Sırlar) olarak isimlendirmiştir.
Deste, Ezoterik Tek Tanrı inancının Südur teorisini baz alarak hazırlanmıştır. Tanrı evreni yarattıktan sonra 4 temel element ile evreni kasotan düzene getirmiştir. Yaradılış sırasına göre bunlar su-ateş-hava-topraktır. Bu dört element astroloji de de büyük öneme sahiptir. Tarot kartları astrolojiyle mükemmel şekilde birbirine uyumlu bir sistemdir ve birbirini tamamlar niteliktedir.
TAROT… Asırlarca bir fal gibi gösterilip değersizleştirilmiş olsa da aslında çok gizemli ve güçlü bir sistemdir. Çünkü her bir kartın bir enerjisi, karakteri vardır adeta ve bizim sorularımıza net olarak cevap verebilir özelliktedir. Tarot, yorumlayan kişinin bilinci ve üslubuyla bağlantılı olsa da asıl önemli nokta baktıran kişinin sorusu, aradığı şey ve bilinçaltı durumudur. Kartlar baktıran kişiye yöneliktir ve bakan kişi sadece köprü görevi görmekte ve sembol dilini okumaktadır. Bakan kişinin önemi ise tarzıyla ve kartı doğru anlayıp okumasıyla ortaya çıkmaktadır.
Tarot sisteminin herkesçe öğrenilip kullanılması istenmemiştir. Tam da bu sebepten dolayı değersizleştirilmiş ve fal olarak gösterilerek sırrı gizlenmiştir. Bir şeyi gizlemenin en kolay yolu o şeyi her yere saçarak değersizleştirmektir. Bu bir saçarak gizleme yöntemidir aslında. Sırrı gizlenmeseydi halde herkesçe kullanılabilir ve hayat yolculuğumuzda bize önemli ölçüde rehberlik edebilir ve tekamül yolculuğumuzu hızlandırabilirdi. Bu ise maalesef istenmemiştir kimilerince... Sebepleri malum!
Artık farklı bir döneme girdiğimizden ve insanlığın uyanışının hızlanmasından dolayı bütün sırlar açığa çıkmış ve gerçek görünür hale gelmeye başlamıştır. Artık daha çok kişi tarafından bilinen, inanılan ve rehber olarak kabul edilen bu sistem de yavaş yavaş hak ettiği değeri görmeye başlamıştır.
Tarot kartları hayat yolculuğumuzda bize yol gösteren güçlü bir sembol dilidir ve bilinçaltımızdan gelen mesajları bize kartlar aracılığıyla ulaştırır. Çok kadim bir sembol dili olan bu sistemin asıl kaynağı ise her birimizin bağlı olduğu “Evrensel Üst Bilinç”tir. Cevaplar buradan gelir.
Tarot bize geleceği söylemez… Hiçbir sistem bize geleceği net bir şekilde söyleyemez aslında. Çünkü gelecek her “AN” yaratılmaktadır! Bu açıdan bakıldığında 1 saat önce yaratılan gelecek 1 saat sonra değişik yaratılabilir ve bu süreç çok belirsizdir. Bu belirsizliği aşmak ise imkansızdır. Tarot kartlarını ve bize verdiği cevapları şu anki durumumuza bir cevap olarak görüp içindeki anlamı, mesajı okumak ise bizi aydınlatan bir mesaj niteliğindedir. Bu nedenle değerlidir ve kendimizi tanımamıza, ne yöne bakacağımızı anlamamıza yardım edebilecek cevaplar gösterebilir bize.
Bütün kadim bilgilerin amacı kendimizi tanımak ve anlamamıza vesile olmaktır. Asıl yolculuk kendimizi tanımaya ve keşfetmeye başladıktan sonra başlar… Fool/Abdal’ın yani her birimizin yolculuğu asıl bundan sonra önem kazanır…
Sevgiyle…
Yorumlar
Kalan Karakter: