Reenkarnasyon… Bu bilgiyle tanışmam 14 yaşıma denk geliyor. O dönemlerde elime geçen bir kitabı okurken öğrenmiştim reenkarnasyonun ne olduğunu. O yaş için fazla derin bir bilgiydi aslında. Ancak mantığını anladığımda içsel olarak direk kabul ettiğim bir bilgi olmuştu ve sonraki süreçlerde bütün inanç sistemimi de bu bilgi üzerine kurmuş ve kendimce hayatımı bir boşluktan ya da kaostan kurtarmıştım. Bunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Reenkarnasyon ruhun bedenin ölümünden sonra başka bir bedene geçerek sürekli bir döngü içinde yeniden doğduğu inancına dayanır. Bu açıdan bakıldığında reenkarnasyon ölüm ve yaşam arasındaki bağı anlamamızı ve ruhun evrimini keşfetmemizi sağlayan bir perspektif sunar bize. Bu inanç sistemine göre, her bireyin ölümünden sonra ruhu bir sonraki yaşama geçer ve bu döngü, ruhun mükemmellik veya aydınlanma hedefine ulaşana kadar devam eder. Reenkarnasyon, ruhun evrimleşmesi, deneyim kazanması ve karmik döngüyü tamamlaması için bir fırsat olarak görülür.
Birçok reenkarnasyon inancına göre, her yaşam deneyimi, ruhun gelişip, büyümesi için önemli fırsatlar sunar. İnsanlar farklı yaşamlarda farklı deneyimler yaşayarak kendi ruhsal gelişimlerine katkıda bulunurlar. Böylece, her bir yaşam, ruhun daha yüksek bir seviyeye ulaşmak için ihtiyaç duyduğu dersleri öğrenmesini sağlar. Aslında şöyle bir bilgi vardır: “ruh bilir ama deneyimlemek ister”. Bu da reenkarnasyonun özüdür aslında. Yani neden dünyaya tekrar tekrar geliyoruz sorusunun cevabıdır. Ruhumuz her şeyi bilgi olarak bilir ama deneyimlemek çok daha güçlü bir şeydir.
Reenkarnasyon inancı, adalet ve denge kavramını da içerir. Hayatlarımıza baktığımızda anne karnında ölen bebekler var, bolluk bereket içinde keyifle yaşayanlar var, hastalıkla ve sakat olarak yaşayanlar, fakirlik içinde hayatla mücadele edenler, açlık yaşayanlar, zenginlik ve refah içinde uzun yaşayanlar… Herkes çeşit çeşit. İyisi de var kötüsü de, az yaşayanı da çok yaşayanı da. Bu durumda tek bir hayatımız varsa büyük bir dengesizlik ve adaletsizlik var demektir. Bu dengeyi ancak reenkarnasyon inancı sağlayabilir. Benim 14 yaşımda gördüğüm şeyde tam olarak buydu ve bu inancı benimsememdeki en büyük etken de bu düşünce olmuştu. Allah her şeye kadirdir, merhametli ve adildir! O halde yaşamlarımızı dengeleyecek bir sistem kurmuş olmalı ve bu sistemde reenkarnasyon olmalı diye düşünmüştüm. İnancımı temellendirmem bu noktadan olmuştu ve üzerine koyduğum her bilgi de bu bilgiyi desteklemiştir yaşamım boyunca.
İnanışa göre, her eylem ve davranış bir enerji yaratır ve bu enerji, ruhun gelecek yaşamlarında etkisini gösterir. Bu enerjiye "karma" denir ve olumlu veya olumsuz şekillerde bir sonraki yaşamı etkileyebilir. İyi niyetli, sevgi dolu eylemler, ruhun yükselişini teşvik ederken, kötü niyetli eylemler ve zarar verici davranışlar, ruhun gelişimini sınırlayabilir ve de öğrenme sürecini, dolayısıyla da aydınlanma sürecini yavaşlatabilir.

Her eylem ve seçim, ruhun gelecekteki deneyimlerini etkiler, bu nedenle insanlar davranışlarının sonuçlarını dikkate almalıdır. Yani bu yaşamda yaptığınız bir eylemin sonucunu sonraki yaşamınızda mükafat ya da bedel olarak alacağınızı bilmek davranışınızla ilgili sorumluluk almanızı teşvik edecektir. Daha güzel bir hayat için güzel davranışlarla güzel tohumlar ekmek tekamül sürecinde size sonraki yaşamlarda “şans” olarak dönebilir. Bunu bilmek bile insana iyi gelen bir düşünce aslında. Yaşamda hiçbir şey karşılıksız ve boşa olmayacaktır. İlahi sistem bütün eylemlerin sonuçlarını geçte olsa mutlaka size döndürecektir. Çünkü evrensel yasaya göre “her şey kaynağına döner!”
Reenkarnasyon inancı, bazıları için tartışmalı olabilir. Bilimsel açıdan kanıtlanması zor bir inanç olduğu için eleştirilere maruz kalmıştır. Birçok insan geçmiş yaşamlarına dair hiçbir şey hatırlamaz. İlahi sistem açısından bunun da bir sebebi var elbette. Hatırlayanlar insanlara “ibret” olması ve düşünmesi için gösterilirken genelin hatırlamaması ise insanların yaşadıkları hayata adapte olmaları gerektiği içindir aslında. Şöyle düşünebiliriz. Bir ruhun yüzlerce yaşamı var ve her yaşamı şarkılarla dolu bir kaset olarak düşünelim. Her yaşamın üzerine diğer kayıtları aldığınızda bir önceki kayıtla karışır. Her kayıt kasete karmaşa katar ve içindeki farklı farklı şarkıları hiç anlayamaz oluruz. Bir kasette yüzlerce kayıt olduğunu düşünürseniz neden önceki yaşamları hatırlayamadığımızı ve hatırlamamız gerektiğini de anlamış oluruz. Bu hayata adapte olabilmek için temiz bir kasete ihtiyacımız var. Çünkü öğrenebilmek için bu yaşamdaki deneyimlere odaklanmalıyız.
Herkesin bu inanca katılması veya kabul etmesi gerekmez. Her bireyin kendi ruhsal yolculuğunu keşfetme ve anlama şekli farklı olabilir. Dolayısıyla algılayabilenler inanır ve ispatlarını yaşam içinde görebilir, henüz hazır olmayanlar ise farklı bir süreçte olduğundan bu bilgiyi hem kabul etmeyecek hem de ispatlarını göremeyecektir. Bu sadece bilinç ve zaman meselesidir. Herkesin tekamül süreci farklıdır ve her yaşam saygıyı hak eder…
Sevgiyle…
Yorumlar
Kalan Karakter: