"Yük velilerin sırtına yüklenmiş durumda"

Yasin Hacımusalar Çanakkale İl genelinde toplamda 383 okul, 73.023 öğrenci ve 6716 öğretmen birinci dönemin ilk ara tatiline girdiğini kaydederek, “Ara tatile girerken okullar açıldığından beri geçen süre boyunca eğitimde yaşananlara bakarsak, 22 yıl içinde MEB bütçesinin merkezi bütçeye ve milli gelire oranı çok değişmediğinden eğitim harcamalarının esas yükü, büyük ölçüde velilerin sırtına yıkılmış, bu durum zaten geçim sıkıntısı yaşayan velileri daha da zorlamaya başlamıştır” dedi.

Hacımusalar açıklamasının devamında, “Yıllardır eğitime ayrılan ödenekler yüksek enflasyon karşısında sadece rakamsal olarak artarken, doğrudan eğitim hizmetlerine yönelik yatırımlar açısından hazırlanan bütçelerde okulların temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar artış yapılmamaktadır. Bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak okullar en temel ihtiyaçlarını kayıt sırasında alınan bağışlar ve velilerden düzenli olarak toplanan paralarla karşılanmakta, okul aile birlikleri sadece okula kaynak yaratmak için çalışır hale gelmiştir. Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmaması ve okullara gönderilen ödeneklerin zorunlu harcamalara bile yetmemesi, okulların altyapı sorunları ve fiziki donanım eksikliklerinin sürekli artmasına neden olmaktadır. MEB verilerine göre derslik başına düşen öğrenci sayısı gerçekte olduğundan düşük gösterilmesine rağmen, özellikle yoksul emekçi mahallelerinde Türkiye ortalamasının çok üzerinde kalabalık sınıf sorunu yaşanmaktadır. Okulların fiziki donanımı, en temel eğitim araç gereçlerinin olup olmaması, okulda öğrencilerden para toplanıp toplanmamasına göre değişiklik göstermektedir. Okullara temizlik personeli, güvenlik, kırtasiye malzemelerinin temini için yeterli ödenek aktarılmadığı için idare ve okul aile birlikleri ‘bağış’ almaya mecbur bırakılmakta, bu durum da öğrenci velilerini ciddi anlamda zorlamaktadır. Alt yapı eksikliklerinin bir sonucu olarak, kalabalık sınıf sorunu yaşanmaktadır. Teneffüslerde öğrencilerin güvenliğinden nöbetçi öğretmenler sorumludur. Her katta bir veya iki öğretmen nöbet tutar. O kadar öğrenci bahçeye çıktığı zaman sığmıyor. Bir tane öğretmen nöbet tutuyor. 40 öğrenciye nöbet tutmak var, bir de 60 öğrenciye nöbet tutmak var. Teneffüste koridoru boşaltmak gerekiyor. İçeri alıyorsun öğrencileri, çok kalabalık oluyor, bahçeye çıkarıyorsun sığmıyorlar. Nöbetçi öğretmenlerden son günlerde çok şikayet geliyor. Güvenlik, nöbetçi öğrenciler nezdinde ne kadar sağlanabilirse o kadar sağlanabiliyor. Bu uzun zamandır böyle. Dışarıya karşı açıksınız. Eskiden sivil güvenlik önlemleri alınabiliyordu İŞKUR üzerinden. Yetkileri çok olmasa da en azından bir varlıkları vardı. Fiziki anlamda birçok eksiklik de var. Biz sadece kilit açıp kapamak gibi önlemler alabiliyoruz. Vaka olduğu takdirde de sorumlu nöbetçi öğretmen oluyor ancak nöbetçi öğretmen dersi olduğunda derse gidiyor. 10 dakikalık teneffüste güvenliği nasıl sağlayacak? Bakanlık son günlerde okullara velilerin alınmaması yönünde bir genelge yayınladı. Zaten normalde alınmaması gerekiyordu. Fakat kişiler okullarda temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı için devlet velilerden ekonomik talepte bulunuyorlar. Okulöncesi eğitim de şu an paralı duruma geldi. Geçen yıl yemek hizmetini verilirken bu yıl okul öncesinden aidat toplanmaya başladı. Parayı veren kendinde okula girme hakkını görebiliyor. Bazen ekonomik ilişkiler, okul veli ilişkisini de etkileyebiliyor. 500 kişilik bir okula 1000 kişilik bir öğrenci alınırsa, 300 kişilik pansiyona 500 kişi yatırılırsa altyapısı ona müsait olmaz. Burada nöbetçi öğretmen, kapasitesinin üstünde bir enerji harcamak zorunda kalıyor. Orada, kurumda bütün altyapı hizmetleri riske biniyor. Asansör günde 20 kişiyi taşıyorsa, lavaboyu normalde 20 kişi kullanmalıysa ama 50 kişi kullanıyorsa sıkıntı oluyor. Yemekhaneye hijyen koşullarından tutun da hizmet kalitesine kadar her şey değişebiliyor. Yemek yiyenlerin sayısı arttıkça bu sefer kalite düşüyor. 12 yıl zorunlu ve parasız bizde. Ama bunun dışında gerekli hizmeti verilemediği, gerekli ödenek alınamadığı için sıkıntılar başlıyor. Aslında ne olmalı? Önleyici tedbirler. Okul binasını öğrenci kapasitesine uygun yapmalı. Öğrenci kapasitesine uygun fiziki yapılar oluşturulmalı. Az önce saydığımız her sorun bu şekilde çözülebilecek. Yetkili kurumların kamu yararına hareket etmesi gerek. Yurt meselesi de aynı bütünün bir parçası. Basketbol sahası, futbol sahası, spor etkinlikleriyle ilgilenebilen öğrenci enerjisini atar. O zaman kötü alışkanlıklara yönelmez, huzursuzluk oluşmaz” dedi.

HABER MERKEZİ