Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Türkiye Yüzyılı Buluşmaları programı kapsamında Çanakkale’ye geldi. Bakan Tunç, AK Parti Çanakkale İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenlendi. Bakan Tunç’a, AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, AK Parti İl Başkanı Ömer Faruk Göktürk, AK Parti MKYK üyesi Jülide İskenderoğlu ve çok sayıda partili eşlik etti. Burada konuşan Bakan Tunç, “Türkiye Yüzyılı Buluşmaları kapsamında AK Parti Teşkilat Başkanlığımızın gerçekleştirmiş olduğu programlar vesilesiyle bütün bakanlarımız, genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz yaz boyunca düzenlenen bu programlarda vatandaşlarımızla ve teşkilatlarımızla bir araya gelerek istişareler ve görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Bugün Çanakkale çok önemli bir yerdeyiz. Şehit kanlarıyla sulanmış, ‘Çanakkale geçilmez’ dedirten ecdadımızın mirasının üzerindeyiz. Bağımsızlığımızın nişanesi olan Çanakkale'deyiz. Çanakkale ruhu bizim yıllarca, asırlarca taşıyacağımız ecdadımızdan aldığımız bir miras. Bugün tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle anıyoruz, şükranla anıyoruz. Rabbim onların emanetine sahip çıkabilmeyi bizlere nasip etsin” dedi.
‘ÇOK VERİMLİ ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTİRİLİYOR’
Çanakkale’nin AK Parti 23 yıldan bu yana Türkiye genelinde yapılan yatırımlardan büyü oranda istifade ettiğini söyleyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ne gerekiyorsa bugüne kadar Çanakkale için yapıldı. Hem bunları yerinde görmek, gerek Adalet Bakanlığı’na ilişkin yatırımları burada istişare etmek gerekse hem teşkilatımızla hem vatandaşlarımızla gün boyunca sivil toplum kuruluşlarımızla sohbet etmek için önemli bir günlük bir program burada gerçekleştireceğiz. Türkiye Yüzyılı Buluşmaları AK Parti genel merkezimizin, teşkilat başkanlığımızın milletvekillerimizin yaz dönemi çalışmaları kapsamında teşkilatımızla birlikte gerçekleştirmiş olduğu bir program. Gerçekten bütün illerimizde çok verimli çalışmalar gerçekleştiriliyor. Vatandaşlarımızla bir araya gelerek, onları dinleyerek önemli veriler buralarda elde ediyoruz. Özellikle AK Parti'nin her yaz döneminde gerçekleştirmiş olduğu çalışmalardan biri yine bu yaz döneminde Eylül ayının sonuna kadar bu devam edecek. Milletvekillerimiz 1 Ekim meclis açılıncaya kadar halkın arasında, halkı dinleyerek vakitlerini geçirmiş olacaklar. Bu kapsamda şu anda milletvekillerimiz Çanakkale'mizin değişik ilçelerinde aynı programları gerçekleştiriyorlar. Biz de il merkezinde bugün burada arkadaşlarımızla beraber olacağız. Biraz sonra teşkilatımızla birlikte toplantı yapacağız. Ardından Esnaf ziyaretleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile toplantılar gerçekleştireceğiz. İlimizde gerçekleştirilen yatırımları il yönetimiyle Sayın Valimiz Başta olmak üzere onlarla beraber değerlendireceğiz ve inşallah programlarımızı Çanakkale'de bugün verimli bir şekilde sonuçlandırmış olacağız” dedi.
‘81 VİLAYETİ HİÇBİR AYRIM YAPILMADAN ESERLERLE DONATILDI’
AK Parti’nin kuruluşundan bu yana 24 yıl geçtiğini söyleyen Bakan Tunç, “23 yıldan bu yana da iktidarda 23 yıldan bu yana AK Parti'nin tek başına iktidarda olması ve Cumhur İttifakı ile beraber millete hizmet yolunda kesintisiz yürüyüşünün sürdürmesinin en yegane sebebi halkı dinlemesi. İktidarda halkın taleplerine duyarlı olması milletin isteklerini yerine getirmesi ve milli irade bayrağını hiçbir zaman yere düşürmemesi. Bugün 12 Eylül. Darbenin yıldönümü. Demokrasimize kara bir leke çalındı 12 Eylül'de. Maalesef siyasi tarihimize, demokrasi tarihimize baktığımız zaman adeta bir darbeler tarihi. Ama bu darbeler tarihini Biz tarihe gömdük, sona erdirdik. 2007’deki elektronik muhtıranın çöpe atılmasından tutun da, sokak darbesi, gezi kalkışması 17/25 masa başında gerçekleştirilmek istenen emniyet yargı darbe kalkışması ve 15 Temmuz hain darbe kalkışması milletimizin direnişiyle ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü iradesiyle bunlar akamete uğratıldı ve milli İrade Bayrağı hiçbir zaman son 23 yılda vesayetçi anlayışın müdahalelerine karşı konuldu ve milli irade bayrağı yere düşürülmedi. O nedenle darbelerden ders çıkardık. Bu millet darbelere karşı darbe yapmayı öğrendi. 15 Temmuz'da selalar darbeleri susturdu. Dolayısıyla milletimizin şanlı direnişiyle bir demokrasi mücadelesinin, insan hakları mücadelesinin nasıl verildiğini aziz millet bütün dünyaya göstermiş oldu. O nedenle biz milletimize şükran borçluyuz. Bugün burada bu toplantıları gerçekleştiriyorsak milletimiz sayesinde gerçekleştiriyoruz ve milletimize hizmet etmekten onur duyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hedefimiz Türkiye yüzyılını inşa etmek. 23 yılda bunun temelleri atıldı. 23 yılda Türkiye yüzyılının inşa sürecini başlatmak için büyük bir mücadele gerçekleştirildi. Türkiye'nin fiziki kalkınmasının, alt yapısının, üst yapısının dünya projeleriyle işte bugün Çanakkale'deyiz dünyanın en büyük köprüsü Çanakkale boğazında inşa edildi. Türkiye'nin dört bir tarafında dünyanın en büyük havalimanları, Türkiye'nin 81 vilayeti hiçbir ayrım yapılmadan eserlerle donatıldı. Hakkari'ye de Yüksekova'ya da havalimanı yapıldı. Zonguldak'ın Çaycumasına da yapıldı. Çanakkale'ye de yapıldı. Hiçbir ayrım yapılmadı. Şırnak'a da üniversite yapıldı. Sinop'a da üniversite yapıldı. Barajlar, yollar, otobanlar, enerji yatırımları, doğalgaz keşifleri, petrol keşifleri, nükleer santral çalışmaları, enerjide bağımsız olma mücadelesi, savunma sanayinde yüzde 80 yerlilik oranını yakalayabilmemiz, Türkiye'yi güvenlik anlamında da daha güçlü kılabilme mücadelesi, hızlı trenler, bölünmüş yollar, şehir hastaneleri, yeni okullar, Türkiye'yi bir baştan bir başa eserlerle donattı AK Parti. AK Parti'nin siyaseti eser siyaseti. Eser siyaseti yaptığı için, hizmet siyaseti yaptığı için bu millet Recep Tayyip Erdoğan'dan ve AK Parti'den ve Cumhur İttifakı'ndan vazgeçmedi. Yine vazgeçmeyecek. Sadece fiziki kalkınma mücadelesiyle yetinmedik. Türkiye'de vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılması, bu ülkede bir daha karanlık günlerin, darbelerin yaşanmaması için büyük bir mücadele yaptık. Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşmasının mücadelesini milletimizle beraber yaptık. Hem fiziki kalkınmayı, ekonomik kalkınmayı sağlamaya çalışırken bir taraftan da demokratik kalkınmayı sağlamaya çalıştık. Anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlarla o yüksek standartlı demokrasiye kavuşmanın mücadelesini yaptık” dedi.
Bugün 12 Eylül’ün yıl dönümü olduğunu söyleyen Bakan Tunç, “Darbe anayasasıyla yönetilmekten memnun değiliz. Bu anayasanın değişmesi lazım. Demokratik, sivil, katılımcı bir anayasaya Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başlarken kavuşmamız lazım. Bu anlamda bütün siyasi partiler yeni bir anayasada aslında mutabık. Ama maalesef yol ve yöntem olarak, uzlaşma anlamında bugüne kadar bir başarı sağlanamadı. Girişimler oldu, belli bir noktaya kadar getirildi. Mecliste uzlaşma komisyonları kuruldu. Ancak bu yeni bir anayasaya dönüşme noktasında maalesef ilerleyemedi. Darbecilerin yaptığı bir anayasayla yönetilmek Türkiye yüzyılında, Türkiye'ye yakışmıyor. Milletimiz demokratik, sivil, katılımcı bir anayasayı sonuna kadar hak ediyor ve bu milletimize olan siyasetçilerimizin, milletvekillerimizin, bizlerin milletimize olan en önemli borçlarından birisi. Anayasamızda Son yıllarda gerçekleştirdiğimiz değişikliklerle vesayetçi anlayışı ortadan kaldırmaya yönelik çok önemli reformlara imza attık. Küçümsenemeyecek reformlardı bunlar, demokratikleşme adımlarıydı. Kadın haklarından, çocuk haklarına varıncaya kadar. Özel hayatın korunması, kişisel verilerin korunması, bilgi edinme hakkı, bireysel başvuru hakkı gibi temel hak ve özgürlükleri güçlendiren ve hak arama yollarını genişleten birçok düzenlemeyi, değişikliği anayasamızda gerçekleştirdik milletimizin onayıyla. Bu ülkede bir daha 12 Eylül, 27 Mayıs gibi darbelerin, 15 Temmuz gibi kalkışmaların olmaması için çok önemli reformlara imza attık. Milletimizin destekleriyle bunları gerçekleştirdik. Gerek 2010 anayasa değişikliklerinde gerek 2017 anayasa değişiklikleriyle gerçekleştirilen reformlar önemli yapısal dönüşümlerdi. Başta Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısının demokratik hukuk devletine uygun hale getirilmesi, Yüksek Askeri Şura'nın, Anayasa Mahkemesi'nin, Hakimler Savcılar Kurulu'nun yapısının demokratik, hukuk devleti ilkesine uyarlanması, anayasamızda gerektiğinde sıkı yönetim ilan edilebilir şeklindeki anti demokratik hükümlerin kaldırılması, darbecilerin yargılanamayacağına yönelik hükümlerin kaldırılması bunlar çok önemli reformlardı. Anayasamızdaki vesayetçi ruhu azaltan, ortadan kaldırmaya yönelik reformlardı. Anayasamızın tam anlamıyla vesayetçi ruhtan arındırılması tümden bir değişiklikle mümkün. Demokratik, katılımcı, sivil bir anayasayı bu ülke hak ediyor. 12 Eylül Anayasası'nın, darbecilerin yazdığı bu anayasanın değişmesinin en önemli gerekçelerinden birisi ve yegane sebebi bu anayasanın milletin temsilcileri tarafından yazılmamış olması, darbeciler tarafından yazdırılmış olmasıdır. O nedenle milletin temsilcileri, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekillerimizin kaleminden çıkacak ve milletin hissiyatına tercüman olacak, temel hak ve özgürlükleri öne alacak, Türkiye'yi yüksek standartlı demokrasi yolunda daha da ileriye taşıyacak bir anayasayı inşallah ülkemiz başarırsa darbeler tarihini tamamen geride bırakmış oluruz. Çocuklarımıza geleceğimize Türkiye yüzyılını inşallah armağan etmiş oluruz. Cumhuriyetimizin tüm kazanımlarının üzerine demokratik anayasayla beraber Cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılını, Türkiye yüzyılını inşallah çok daha güvenli bir şekilde başlatmış oluruz. Temennimiz Türkiye'nin büyük bir uzlaşma zemini içerisinde bunu başarabilmesi ve inşallah başaracaktır. Bütün temennimiz 12 Eylül bu kara günün yıl dönümünde demokratik bir anayasa isteğimizi, talebimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Çünkü AK Parti iktidara gelmeden önce parti programında milletimize yeni anayasa vaat etmişti. Tüm seçimlerde yeni anayasa vaat etmişti, demokratik anayasa vaat etmişti. Bütün siyasi partilerin de bu noktada fikir birliği içerisinde olduğunu görüyoruz ama yöntem ve çalışma konusunda önümüzdeki günlerde böyle bir uzlaşma sağlanırsa Türkiye'nin çok faydasına olacaktır. Tekrar bugüne kadar ülkemize o karanlık günleri yaşatan darbecileri bir kez daha lanetliyoruz. Bundan sonra bu ülkemizin milletimizin bu tür karanlık günleri yaşamaması dileğini tekrar ediyoruz”
Çanakkale'miz göz bebeğimiz ‘Çanakkale geçilmez’ dedirten ecdadımızın mirasındayız. Bu mirasa sahip çıkmak, mirası korumak ve buraya güzel eserler kazandırmanın mücadelesini bütün ülkemizde olduğu gibi gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Çanakkale'ye 23 yılda milyarlarca yatırım gerçekleştirildi. 191 tane okul yapıldı, Çanakkale'mize ilçeleriyle beraber. 2 bin 316 yeni derslik inşa edildi. Sağlık alanında tıp fakültemiz de dahil olmak üzere Çanakkale'miz 10 tane hastaneye kavuştu. Bin 460 yatak kapasiteli toplam 10 tane hastaneye kavuştu. Çanakkale Köprüsü dünya çapında bir proje. Trakya'yı Çanakkale'ye bağlayan çok önemli dünyanın orta açıklıklı en uzun köprüsüne sahip oldu ülkemiz Çanakkale Köprüsü sayesinde. 101 kilometre Malkara-Çanakkale otoyolunu tamamladık. Çanakkale ve Gökçeada 2 adet havalimanı bunlar yenilendi ve vatandaşlarımıza hizmet etmeye devam ediyor. Çanakkale sınırları içerisinde 2002’den önce AK Parti'den önce sadece 20 kilometre bölünmüş yol vardı. Yollarımız hep tek şeritliydi. O yolların hepsi otoban haline, çift şeritli haline geldi. Bölünmüş yıl 433 kilometreye yükseltildi. Yine köy yollarımız, özel idaremizin Köydes projeleri buralarda başarıyla uygulandı. 679 kilometre köy yolu yapıldı. Adalet Bakanlığı yatırımları olarak da tüm ülke genelinde olduğu gibi Çanakkale'mizde Adalet Bakanlığı'nın yatırımlarından yararlandı. Çanakkale merkez adalet binamız başta olmak üzere Biga adalet binamızı, Çan adalet binamızı ve Gökçeada adalet binalarımızı hizmete açtık. Yeni binaları Çanakkale'nin hizmetine sunduk. Yine şu anda devam eden Ayvacık adalet binamız var, yüzde 63 seviyesine ulaştı. İnşallah bu senenin sonuna doğru tamamlamak istiyoruz. 2026 yatırım programına da Bayramiç Adalet Binamızı etüt projeye teklif ettik. Gelibolu Adalet Binamız İçişleri Bakanlığımızla ortak proje olarak devam ediyor ve Çanakkale'mize adalet personelimizin, adalet konutlarının ihtiyacını da karşılayan 26 konutu hizmete sunmuş olduk. Çanakkale için yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Değerli milletvekilimizle birlikte burada gerçekleştirdiğimiz, istişare ettiğimiz hususlar var. Bugün de yine vatandaşlarımızdan dinleyeceğimiz hususlar var. Çanakkale ile ilgili talepleri yerinde dinleme fırsatı bulacağız. Hep beraber Çanakkale'de vatandaşlarımızla burada bugün bütünleşmiş olacağız.
En önemli hususlardan birisi de önümüzde terörsüz Türkiye süreci. Türkiye'nin 41 yıldan bu yana terörle mücadelesi söz konusu. Teröre kaybettiğimiz yıllar, ekonomik kayıplar ve ekonomik kayıpların ötesinde manevi kayıplarımız, şehitlerimiz, gazilerimiz çok büyük acılar çektik. 41 yılda trilyonlarca, 2 trilyondan fazla ekonomik kaybımız oldu. Eğer o ekonomik kayıp olmasaydı bugün Türkiye'nin ekonomisi kat kat daha yüksek olacaktı. Biraz önce o bahsettiğim eserlere belki 50 yıl önce Türkiye kavuşmuş olacaktı. O ekonomik kaybımız, teröre kaybettiğimiz yıllar olmasaydı savunma sanayinde bugün yüzde 80'lik oranımızı belki 30-40 yıl önce yakalamış olacaktık. Maalesef hem ekonomik anlamda kaybımız büyük oldu hem de 50 bine yakın insanımızı kaybettik, şehitler verdik, büyük acılar yaşadık. 41 yıldan bu yana terörle mücadelemiz çetin bir şekilde sürdü. 23 yıldan bu yana da teröre mazeret teşkil etmeye çalışılan ve teröre zemin sağlamaya çalışan bütün unsurları ortadan kaldırdık. Türkiye'nin temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi noktasında sadece Kürt vatandaşlarımız için değil, bütün vatandaşlarımız için etnik kökeni ne olursa olsun, temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, tüm bunlarda ülkemiz kat kat mesafeler aldı. Hiçbir ayrım yapmadan ülkemizin her bir tarafına yatırım götürdük, eserler ürettik. Bunu yaparken Güneydoğu bölgemizde gerçekleştirmek istediğimiz yatırımlara engel olunmaya çalışıldı. Barajlarımız bombalandı, şantiyeler ve saldırılar oldu. O çetin mücadeleyi hiç taviz vermeden gerçekleştirdik. Hem yatırım anlamında hem de temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi anlamında önemli mesafeler aldık. AK Parti iktidara geldiğinde ilk iş bölgedeki olağanüstü hali kaldırmak oldu. 2005 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır'da gerçekleştirmiş olduğu konuşma aynı geçen sene Ahlat'ta yaptığı konuşma gibi birlik, beraberliğimizi güçlendirelim iç cephemizi güçlendirelim içeride güçlü olursak Türkiye'nin güvenliğini daha fazla sağlamış oluruz. Tüm bu konuşmalar çabalar, temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi, ayrımcılığın ortadan kaldırılması ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin Ekim ayında gerçekleştirmiş olduğu grup konuşmasındaki çağrısı ve İmralı'dan yapılan terörün fesiyle ilgili açıklamalar ve terör örgütünün kendini fes etmesi ve silahları yakmasıyla beraber Türkiye'de terörün sona erdirilmesi konusunda önemli bir aşamaya geçildi. Terörsüz Türkiye yolunda. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milli dayanışma kardeşlik ve demokratikleşme komisyonu da çalışmalarını sürdürüyor. Milletvekillerimiz bu konuda bu önemli konuda istişareler yapıyorlar. Silahların bırakılmasının kalıcı hale gelmesi noktasında siyasi partilerimizin temsilcileri milletvekillerimiz görüşlerini ifade ediyorlar. Bu anlamda meclisimizin iradesi ve bu konuya el atmış olması da sürecin kalıcı olması anlamında çok önemli. Bu süreçte provokasyonlar, bu sürecin kalıcı olmasını istemeyenler gerek içeride gerek dışarıda bu noktada bu provokasyonlara hazırlıklı olmak ve bu provokasyonlar karşısında duyarlı ve uyanık olmak lazım. Bu anlamda özellikle devletimizin tüm kurumları, başta istihbarat teşkilatımız, ilgili bakanlıklarımız tam bir koordinasyon içerisinde bu süreci bugünlere kadar getirdi. Bundan sonra da bu süreci büyük bir titizlikle kalıcı hale gelmesi ve Türkiye'nin terörsüz bir Türkiye'ye kavuşması anlamında inşallah Türkiye yüzyılı eğer inşa edilecekse elbette ki terörsüz bir Türkiye'de inşa etmek çok daha kolaylaşacaktır. Bu anlamda terörsüz Türkiye'nin, terörün feslinin ve silahların yakılmasının bırakılmasının kalıcı olması noktasındaki çabayı da hep beraber sürdürmenin gayreti içerisindeyiz.
Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca ifade etti. Bugün Çanakkale'deyiz. Şehitler diyarındayız. Bu topraklar şehit kanlarımızla sulandı. Şehitlerimiz terörle mücadelede terörsüz Türkiye'nin inşasında en büyük rol onlara sahip ve şehit ailelerimize biz şükran borçluyuz. Onlar büyük acılar milletimizle beraber çektiler. Onları rahatsız edecek şehitlerimizin ruhunu incitecek hiçbir adım atmayız. Bugüne kadar atmadığımız gibi bundan sonra da atmayacağımızı Sayın Cumhurbaşkanımız sürekli kararlılıkla ifade ediyor. Şehitlerimizin emanetine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Çünkü onlar terörsüz Türkiye'yi istiyor. Terörü yok etmek için canlarını verdiler. Önümüzdeki süreçte de terörsüz Türkiye'nin kalıcı olması şehitlerimizin emanetine sahip çıkmaktır. Bu anlamda da onları incitecek, ailelerimizi üzecek, milletimizi rahatsız edecek hiçbir adım atmayız. Milletimiz de bunu gayet net bir şekilde biliyor. İnşallah bu süreci de başarıyla sonuçlandıracağız diyorum.
Şimdi değerli arkadaşlar bu hep bu dava süreçleri bizlere soruluyor. Gittiğimiz her yerde. Burada yargılamayı ilgilendiren bir konu söz konusu. Dün parti sözcümüzde ifade etti. Cumhuriyet Halk Partili delegelerin açmış olduğu davalar, yargıya verdiği dilekçeler, suç duyuruları, kongre iptalleriyle ilgili verdikleri dava dilekçeleri tüm bunlar Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendi mensupları tarafından başlatılan süreçler. Dolayısıyla yargı bu dilekçileri alıp bu davaları görmek durumunda. Şu anda görülen bağımsız ve tarafsız yargı tarafından görülmekte olan davalar. Hem İstanbul İl Kongresi ile ilgili hem de Genel Merkez Kongreleri ile ilgili devam eden davalar var. Bu davaların nasıl neticeleneceği ile ilgili bizim buradan bir şey ifade etmemiz söz konusu olamaz. Yargı bağımsızdır, tarafsızdır ve bu iddiaları inceleyecektir. Çünkü kamuoyuna yansıyan iddialar var biliyorsunuz. Bu kongrelerde, kongreyi etkilemek için menfaat teminine yönelik, delege iradelerinin etkilendiğine yönelik bir takım iddialar var, bir takım deliller sunuluyor ve bu delilleri araştıracak olan yargı makamlarımızdır, mahkemelerimizdir. Araştırıyorlar ve sonuçta en doğru kararı yargı verecektir. Yargının kararına uymak da hukuk devletinin bir gereğidir.
Bakan Tunç, AK Parti İl Başkanlığındaki açıklamasının ardından partililerle toplantı gerçekleştirdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: