Harfler basit bir şekiller dizini olmasının ötesinde,sanki gelişi güzelmişcesine bir ses de ihtiva ederler. Ama hiç bir harf sadece ihtiva ettiği sesle özdeşleşmez.o bir ilk varlık , tanrısal gücün bir tözü gibidir adeta.
Harfler gizemli bir dizilişle kelimeleri meydana getirdiklerinde, bu anlam bakımından minik bir ceninin daha henüz yeni farkedilmiş bir kalp atışı gibi taze bir canlılık taşır.
Ne ki bir kelime kozasından sıyrılıp kendi saf ve ilk canlılık hareketinin ardından kelebek misali cümleye evrilir. Işte "yazın" dünyasının tanrısal yolculuğuda böylece başlamış olur.
O diziliş ki oluşan cümleyle bir "gücü" de açığa çıkarır.O güç ise kaynağını tepelerin ardındaki uzaklarda ,bir görünüp bir kaybolan güneş misali "anlam"dediğimiz şeyden alır.
Anlamın gizemi güneşe benzer. Isıtırcasına işıtırcasına yakın da olsa ona asla dokunamazsın
Işte o anlam tanrısal gücüne ,açığa çıkardığı duygunun ölümsüzlüğüyle kavuşur ve o duygu yine gücü oranında ölümsüzleşir.
Bundan sonra vardığın yer artık tanrının bahçesidir. Kelimeler cümlelere,cümleler anlamlara hiç bilmediğin bir mucizeyle evrilirler. Bir karakter yaratmak, bir öykü kurgulamak bir yaşam tasarlamaktır aslında. Ve yolunu senin bile bilmediğin o gizli mahseninden en derin duyguların nasıl da sızıp avucuna konduğunu hayretle farkedersin.
Kelimeler ve cümleler artık anlatıcı için birer hakikat, birer zirve olma özelliğine kavuşur.
kendinin bile farkedemeyip şaşırdıgın bir gerçeklik, bir tılsım öylesine bir güçle vücut bulur ki, senin elinden anlatıcı olma gücünü bile alır. Sen artık bir anlatıcı degil surecin tanığı ve aktarıcısı olursun. Zira ruhunun en derin köşelerinden yola çıkıp parmaklarından damlayan satırlar öyle karınca kolonisi gibi kağıda düşer ve sen bile artık eminsindir o satırların sahibi değil şahidi olduğuna.
Yazımın sonunu Orhan Pamuk'un "Masumiyet Müzesi" isimli romanından yazdıklarımın iyi bir temsili olan bir bölümle sonlandırmak istiyorum."Böyle durumlarda sözler değil,tavırlar,acımızın hakikiliği hatta gücü değil,çevredeki havaya uyum yeteneğimiz önemlidir.Sigaranın o kadar sevilmesi,nikotinin gücünden değil,bu hoş ve anlamsız alemde,insana anlamlı bir şey yaptığı duygusunu kolaylıkla vermesindendir."
Ve yine Hasan Ali Toptaş ın "Kuşlar Yasına Gider" romanından bütün bir ömrü tek bir cümleye sığdıran ve anlama yazıldığı an itibarıyle tanrısal bir anlatım gücü kazandıran cümlesi;
"Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır"
YAZARLAR
10 Ağustos 2019 - 10:53
"A"nın Tanrıya Yolculuğu
Harfler basit bir şekiller dizini olmasının ötesinde,sanki gelişi güzelmişcesine bir ses de ihtiva ederler
YAZARLAR
10 Ağustos 2019 - 10:53
İlginizi Çekebilir