Çanakkale, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren geçirdiği dönüşümlerle birlikte 1940’larda artık bir Cumhuriyet kentiydi. Şehir, hem Osmanlı’dan kalan taş binaları hem de Cumhuriyet’in modernleşme izlerini bir arada taşıyordu. Eski fotoğraflarda görülen meydanlar, sokaklar ve insanlar, bugünkü Çanakkale’nin köklü hafızasının en önemli tanıklarıdır.
Birinci fotoğrafta görülen Cumhuriyet Meydanı, dönemin en önemli buluşma noktalarından biriydi. Atatürk heykeli, modernleşmenin ve yeni devletin simgesi olarak kentin kalbine dikilmişti. Meydan, resmî törenlere, askerî geçitlere ve halkın toplandığı özel günlere ev sahipliği yapıyordu. Çevresinde belediye binası, resmi kurumlar ve dönemin modern sayılan yapıları yer alıyordu. Meydanın düzeni, genişliği ve çevresindeki binalar, Çanakkale’nin bir taşra kentinden Cumhuriyet kentine dönüşümünü gözler önüne seriyordu.
İkinci fotoğrafta ise bugünkü İskele Meydanı’nın eski hali görülür. Anafartalar Oteli’nin bulunduğu cadde. Limana inen bu yollar boyunca dükkânlar, kahvehaneler ve küçük esnaf yer alıyordu. Halk burada buluşur, alışveriş yapar ve günün haberlerini konuşurdu. Anafartalar Oteli, yalnızca bir konaklama yeri değil, aynı zamanda şehir dışından gelenler için bir buluşma noktasıydı. Bu bölge, Çanakkale’nin İstanbul ve diğer kıyı şehirleriyle kurduğu deniz yolculuklarının da başlangıç noktasıydı.
Üçüncü fotoğraf ise Çanakkale Saat Kulesi’ni gösteriyor. Osmanlı döneminde inşa edilen saat kulesi. Saat Kulesi Meydanı, çevresindeki çarşılarla birlikte şehrin en yoğun ticaret alanıydı. Çanakkale’nin Rum, Türk ve Yahudi esnafları burada yan yana dükkân açar, günlük yaşam bu dar sokaklarda akardı. Saat kulesi, aynı zamanda şehre giriş yapanların ilk karşılaştığı yapılardan biriydi; Boğaz’dan gelen kayıkçılar, tüccarlar ve yolcular için yön bulmanın da sembolüydü.
Sokaklar ve Yapılaşma
O dönemin Çanakkalesi’nde sokaklar dar, taş döşeli ve iki katlı evlerle çevriliydi. Evler genellikle taş temelli, üst katları ahşap ya da sıvalı yapılardan oluşuyordu. Bazılarının balkonlarından çiçekler sarkar, ahşap kepenkler göze çarpardı. Kışları sert rüzgârlara açık olan şehirde evlerin avluları yüksek duvarlarla çevrilmişti. Sokaklarda çocuk sesleri, seyyar satıcıların bağırışları ve kayıkçıların Boğaz’dan getirdiği balık kokusu karışırdı.
Çanakkale’nin sosyal yaşamında kahvehaneler önemliydi. Çarşı içindeki kahvehaneler, yalnızca çay içilen mekânlar değil, aynı zamanda siyaset konuşulan, radyo yayınlarının dinlendiği, halkın gündemi takip ettiği yerlerdi. Kadınlar ise daha çok evlerinin avlularında ve komşu ilişkilerinde günlük yaşamlarını sürdürürlerdi.
Boğaz ve Kayıkçılar
Boğaz’ın karşı kıyısına, Kilitbahir’e geçmek isteyenler kayıklarla taşınırdı. Kayıkçılar, sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar çalışır, yolcuların yanı sıra sebze, meyve ve balık gibi ürünleri de karşıya geçirirlerdi. İskele Meydanı, kayıkçıların toplandığı, yolcularını beklediği, küçük kayıkların sıra sıra dizildiği hareketli bir alandı.
Balıkçılık da kent ekonomisinde önemli yer tutuyordu. Hamsi, sardalya ve istavrit gibi balıklar kayıklarla kıyıya getirilir, çarşıdaki pazarlarda satılırdı. Boğaz kıyısında sabahın erken saatlerinde balıkçıların ağ çektiğini görmek sıradan bir manzaraydı.
İnsanlar ve Kentin Dinamiği
Eski Çanakkale’nin insanları, kentin çok kültürlü yapısını yansıtıyordu. Rum, Ermeni, Yahudi ve Türk esnafın yan yana dükkân açtığı bu şehirde farklı diller, lehçeler ve gelenekler bir arada yaşardı.
Kentin sokaklarında fesli ihtiyarlar, başörtülü kadınlar, Cumhuriyetle birlikte üniformalarıyla dolaşan genç subaylar ve okul kıyafetleriyle çocuklar görülürdü. Limana yanaşan gemilerden inen yabancılar, şehirde küçük bir hareketlilik yaratır, kahvehanelerde farklı diller duyulurdu.
Bugünden Farklılıklar
Bugün Çanakkale modernleşmiş, sokakları genişlemiş, meydanları yeniden düzenlenmiş bir şehir. O dönemin taş evlerinin çoğu yerini apartmanlara bırakmış durumda. Kayıkların yerini feribotlar, dar sokakların yerini asfalt yollar aldı. Cumhuriyet Meydanı hâlâ kentin kalbi olsa da etrafı artık bambaşka bir görüntüye sahip. İskele Meydanı modern yapılarla çevrilmiş olsa da hâlâ o eski ruhu taşıyor. Saat Kulesi ise tüm bu değişimlere rağmen dimdik ayakta, geçmişin tanığı olarak şehri izlemeyi sürdürüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: