Çakra
Vücudumuzun en önemli ihtiyaç duyduğu vitamin D vitamini. Çünkü D vitamini en önemli bölgeyi çalıştırıyor vücudumuzda. Epifiz bezini. Aslında birçok insanın varlığı yada yokluğu hakkında bilgi sahibi olmadığı bir bölge orası. Hani şu Serdar Ortaç’ın şarkısında geçen ÇAKRA var ya, hah işte o. Üçüncü gözümüzü yöneten ve aslında bezelye tanesi kadar olan bir organ. Zihnimizin psişik merkezi. “Haydaaa, bir de üçüncü göz çıktı başımıza” diyenlerinizi duyar gibiyim. Bu epifiz bezi öyle her insanda çalışmaz, o yüzden de çok dikkat çekmez. Hani bazı insanlar için ÇAKRASI AÇIK, ALGISI KUVVETLİ falan derler ya, işte onunla alakalı bu D vitamini. Aslında vücuda yeterli miktarda almak biraz sorunlu. Çünkü çok fazla besinde bulunmuyor. Balıklardan somon, uskumru ve ton balığında, peynir, süt ve yoğurtta, yumurtanın sarısında, tere yağında ve istiridyede bulabilirsiniz tüketirseniz ama bu ürünlerde bile o denli az ki, vücudumuz için gereken D vitamininin ancak yüzde yirmisini gıdalar ile karşılayabiliriz. Geri kalan yüzde sekseni nasıl karşılayacağız derseniz, aslında bedava giderebilirsiniz bu açığı; güneş ışınlarından. Evet, üçüncü gözümüz için gerekli olan D vitamini sadece güneşe çıkmaya bakıyor.
İyi de, zaten iki gözümüz var; üçüncüsü çalışsa ne olacak çalışmasa ne olacak derseniz, zaten sizde çalışmıyor dert etmeyin derim.
Hani hepimize olmuştur; bir düğündeyiz farz edelim. Yaklaşık beş yüz kişi salonda Siz de kendi halinizdesiniz ama birden içgüdüsel olarak bir yöne dönüyorsunuz ve salonun uzak bir köşesinde size bakan bir çift göz ile göz göze geliyorsunuz. Yani size bakan birini çok uzak olmasına ve sizin bakış açınızda olmamasına rağmen görüyorsunuz. İşte bu başarılı çalışmayı üçüncü gözünüz ile yapıyorsunuz. Siz fark etmeseniz de o epifiz bezi çalışıyor. Yani ne kadar D vitamini ihtiyacı karşılanırsa o kadar başarılı bir hayat süreriz. Etrafının farkında olmak insana her zaman avantaj sağlar çünkü.
Geçtiğimiz hafta ABD’nin New Mexico eyaletinde bulunan güneş gözlem evine FBI tarafından baskın düzenlendi ve bu baskın sonrasında gözlemevi kapatılırken hiç bir açıklama da yapılmadı. Ardından dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan güneş gözlemevlerinden çok ilginç fotoğraflar paylaşılmaya başlandı güneşle ilgili. Tabi komplo teorileri de yanı sıra dünyayı kasıp kavurdu.
Koca evrende yalnız mıyız değil miyiz? Aslında en önemli soru bu son zamanlarda. Dinlerin sorgulandığı, yeni arkeolojik bulgularla sürekli tarihin değişti günümüzde artık evrende yalnız olduğumuzu düşünenlerin sayısı oldukça azaldı. Biliyoruz ki evren bizim için yaratılmadı. Biliyoruz ki piramitler insanoğlu tarafından yapılmadı. Biliyoruz ki homo sapiens yokken de bu dünyada akıllı yaratıklar vardı ve biliyoruz ki o akıllı yaratıklar halen varlar ama bir kırılma anı ile teması kestiler insanoğlu ile.
Bilim dünyası her geçen gün yenilenen buluşları ile gerçeğe doğru yol alırken dünyanın önemli bir kısmı tüm bu gelişmelerden bir haber yaşam döngüsünü kapitalist sistemin kölesi olarak tamamlamakla meşgul. Dünya halklarını “İŞ” saçmalığı ile oyalayıp öleceği güne dek uykudan uyandırmayan sistemin artık çökmekte olduğunu görme zamanı geldi. Kurdukları ekonomik doktirin ile toplumları yönetme sistemi işe yaramaz olduğunu içerisine girdiği kısır döngü ile ispat etmiş durumda. Küresel piyasalarda ki ekonomik kırılma tüm devletler için sorun teşkil ederken oyun kurucuları bile mutlu etmiyor. Son anlarına geldiğimiz bu kokuşmuş düzenin çökmesi ile dünya nasıl bir şekil alacak ve biz bu yeni şeklide hangi doğru pozisyonu almalıyız. İşte ülke olarak derdimiz bu aslında ve bunu başarırken millet olarak ihtiyacımız olan yegane şey o kullanmaktan imtina ettiğimiz üçüncü gözümüz. Bol miktarda süt ve süt ürünü tüketerek, balıklarda ton, uskumru ve somonu tercih ederek beslenmeli ve bol bol güneş ışınına vücudumuzu açmalıyız. Eğer yeni oluşacak dünya düzeninde yerimizi almak istiyorsak EPİFİZ BEZİ’mizi kullanmayı öğrenmeliyiz. Ne diyeyim; KOLAY GELSİN.