“Bu şehir bir vatan kalbinin attığı yerdir ve eğer bu şehir vatan kalbinin attığı yer ise Mustafa Kemal Atatürk o kalbin ta kendisidir” demiştim bundan 1 yıl önceki yazımda. “Yarbay” olarak geldiği Çanakkale’den “Albay” olarak ayrılırken tarihin sayfalarına altın harflerle yazdırıyordu “Çanakkale Geçilmez”i. Asıl yolculuğu şimdi başlıyordu Mustafa Kemal’in ve henüz o yolun Samsun’a gideceğini bilmiyordu ama bu ülke için neler yapmak istediğini belki de çoktan planlamış, yol haritasını kafasında çizmiş ve engelleri nasıl aşması gerektiğini düşünmüştü.
Çanakkale’de gösterdiği kahramanlık dilden dile yayılırken, Mustafa Kemal’in adı tarih sahnesinde yerini almaya çoktan başlamıştır. Hatta 1917’de kendisi ve komutasında savaşan Urfalıların hatırasına Urfa’da bir anıt çeşme yaptırılmış, önündeki caddeye de Mustafa Kemal Paşa adı verilmiştir. Urfa Sancaktarı Nusret Bey tarafından yaptırılan bu anıt aynı zamanda Mustafa Kemal adına yaptırılan ilk anıt olmuştur. Ne ilginçtir ki o anıtı yaptıran Nusret Bey, 3 yıl sonra Ermeni Tehciri sebebiyle yargılandığı duruşmada önce aklanıp ardından satın alınmış yargıçlar, düzmece ithamlar ve sahte şahitler ile yeniden yargılanıp Damat Ferit’in emri gereği Beyazıt meydanında Temmuz ayında asılarak şehit edilmiştir. Belki de Mustafa Kemal’i desteklediği için şehit edilen Nusret Bey’in vasiyetinden şu cümleler kalmıştır ardında; “Vatanım yaşasın, elbet bir gün gelir hesabı sorulur.”
Ve o hesabı soracak kişilerin başında olan Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal için, Nusret Bey’in şehit edilmesinden 2 ay önce yine Damat Ferit imzalı padişah buyruğu (idam fermanı) tarihin sayfalarında yerini almıştır. O idam fermanı için gerekli fetva ise kendisine verilen emir gereği Mustafa Sabri adlı bir şeyhülislamdan gelmiştir. Yine ne ilginçtir ki aynı şeyhülislamın adı 2017’de Mustafa Kemal’in kurtardığı bu ülkenin sınırları içerisinde bir okula (her zamanki gibi) sehven verilerek kısa süreli de olsa yaptığı ihanet gıyabında ödüllendirilmiştir.
İşte Mustafa Kemal’e verilen o idam fermanının başlangıcı ise Samsun’da karaya ayak basılan 19 Mayıs 1919’dur. Ve o tarihten 1 yıl sonra verilen idam fermanında 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’dan askerlikten atılmış Selanikli Mustafa Kemal Efendi diye bahsediliyordur. Suçu ise “Kuvayı Milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkışmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi olmak.”
Çanakkale’den Samsun’a, kahramanlıktan vatan hainliğine giden bir yol ve bu yola baş koymuş Mustafa Kemal, ona inanan başta bir avuç insan ama sonrasında onun yolundan giden bir halk. Küllerinden doğmuş bir ülke ve medeniyete doğru atılan emin adımlar. 100 yıl önce karaya ayak bastıkları Samsun’dan doğan, İzmir’in dağlarına kadar çiçekler açtıran bir güneş.
Kuva-yi Milliye kazanmasın diye yapılan onca ihanete rağmen pamuk ipliklerine bağlı bir zaferi Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasıyla ve ona inananların yılmaz kararlılıklarıyla kazanan o günlerin Türkiye’sinden; “Keşke yunan kazansaydı” diyebilen fesli delilerin tarihçi diye anıldığı, bazılarınca el üstünde tutulduğu günlere geldik. Paralel tarihler yazılmaya çalışarak hainin vatansever, Mustafa Kemal’in hain diye anlatıldığı bugünlere geldiğimizde görüyoruz ki biz daha yolun çok başındayız. Ve “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağı” bu yolda fikrimizin rehberi yine Mustafa Kemal Atatürk ve onun şu sözü olacaktır;
"İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!"
YAZARLAR
21 Mayıs 2019 - 10:36
Çanakkale'den Samsun'a 19 Mayıs
“Bu şehir bir vatan kalbinin attığı yerdir ve eğer bu şehir vatan kalbinin attığı yer ise Mustafa Kemal Atatürk o kalbin ta kendisidir” demiştim bundan 1 yıl önceki yazımda
YAZARLAR
21 Mayıs 2019 - 10:36