İlginç bir yaz yaşıyoruz. Aslında geçen yıl da aynısı olmuştu. Hafta içi sıcaktan kavruluyoruz ama hafta sonları kapalı bir hava ile karşılaşıyoruz. Gün içinde arada bir atan yağmur da cabası.
Sanki her şey üst üste geliyor. ABD ile gerildik. Sovyetlerin sahte dostluğuna kandık. Batı Trakya sınırımıza askeri yığınak yapılmasına seyirci kaldık. Güney sınırımız kan gölüne döndü ve biz söz sahibi olamadık. Terör yeniden hortladı ve önleyemiyoruz. Akdeniz resmen ABD donanmasının kontrolünde. Ekonomi bir çöktü ki, yeniden yapılanması neredeyse mümkün değil. Yani resmen yandı gülüm keten helva. Bir de üstüne yaz günü hava muhalefeti…
ABD bize F35 verecekti ve kullanımı için de pilotlarımıza eğitim veriyordu. Artık vermiyor, bunun yerine süre verdi. Aklınızı başınıza alın dedi. Bunu nasıl deme cesareti gösteriyor peki? Kim ki ABD? Bize nasıl bu delikanlılığı yapabiliyor? Tabi ki cevabı basit. Üretimi yok olmuş bir toplum tamamen dışa bağımlı hale gelmiş demektir. ABD ve diğer gelişmiş ülkelerin ürettikleri ürünlere mecbur bir yapıdayız artık. Sebze üretiminde, hayvancılık alanında bile dışa bağımlıyız. Durum böyle olunca da resmen köle haline geldik. Hatta vaziyet öyle kötü ki; kimsenin umursamadığı İzlanda bile Milli Takımımıza türlü çeşitli rezillikler yaptı ve biz bunu da sineye çektik. Çünkü artık yokuz dünya arenasında.
Güzel günleri tekrar ülke olarak yaşayabilmemiz için mutlaka üretime yönlenmeliyiz. Dışa bağımlı yaşamak resmen modern kölelik ve biz şu anda bunu yaşamaktayız. Özellikle tarım ve hayvancılık alanında dışa bağımlı olan ülkeler gelecekleri hakkında karar alamazlar ve kendilerine tanınan süreleri boynu bükük dinlemek zorunda kalırlar. Yiyeceğimiz sebzeyi bile yetiştiremiyoruz, tohum ve fide tamamen dış menşeli. Hayvancılık bitme noktasına geldiği için artık hayvanlarımız da ithal ve ne yazık ki yiyecekleri saman bile ithal. Nasıl geleceğimizle ilgili kararlar alabiliriz ki bu noktada.
Ne yazık ki bizde ABD ile ilişkilerimizi bu noktaya getirdik ve efelendiğimizi zannettiğimiz o ABD’ye tam bağımlı yaşamaktayız. ABD ve diğer gelişmiş ülkeler olmasa hiçbir ihtiyacımızı karşılayacak durumumuz olmadığı halde anlamsız bir kargaşaya sürüklenmekten çekinmedik.
ABD’nin tanıdığı süre dolunca ne olacak? Ambargo ile karşı karşıya kalır mıyız? Bu durum bizi üretime sevk edebilir mi? Üretim yapabilecek maddi kaynağı yaratabilir miyiz? Kentsel yaşamı benimseyen halkımıza tarımsal hayatı yeniden tercih edilebilen seviyeye getirebilir miyiz? Bu çok zor görünüyor, büyük sermayeye köle olan gençlerimiz üretim sektörünün zorlu koşullarına nasıl alıştıracağız? Alıştırsak dahi o üretime yönlenen müteşebbisler parayı nereden bulacaklar? Üretilen ürünler bu iç piyasada maliyeti karşılayan fiyatlarla satılabilecek mi?
Bir felakete doğru sürükleniyoruz. Nerede son bulacak bu felaket bilemiyoruz ve bu felaket yürüyüşünü biz yönetmiyoruz. Yol aldığımız tren kendi kontrolümüzde değil. Bundan sonrası ne mi olacak? Kaderimizi terk ettiklerimiz ne derlerse o olacak.
YAZARLAR
13 Haziran 2019 - 11:25
Felaket Yol Almak
İlginç bir yaz yaşıyoruz
YAZARLAR
13 Haziran 2019 - 11:25
İlginizi Çekebilir