Azim ve cesaret insan hayatında başarılı olmak için gereken en önemli iki olgudur. Sabır ve sebaat ile de pekiştiği zaman başarılmayacak iş, zaferle ulaşılmayacak hedef yoktur. Eğer başarısızlık gelmişse tüm bunlara rağmen, mutlaka birisinde eksiklik vardır.
Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları Anadolu’da tekrar Türk’ü hakim kılmak için var güçleri ile çalıştılar ve başardılar. 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a ayak bastıktan itibaren bunu gerçekleştirmek için büyük bir azim ve cesaret örneği göstererek gerekeni yerine getirdiler. Kurdukları laik demokratik cumhuriyet ülkesini muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak hedefindeydiler ve bu yolda attıkları adımlar ile de Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek hedefini belirlediler.
Ne yazık ki, ülkemiz gladyo etkisinden bir türlü kurtulamadı. Komünizm karşıtı kurulan gladyo örgütlenmesi ülkenin ayarları ile oynadı 1960’lardan beri ve ne yazık ki bu oynanma ile kardeşkanı döküldü bu ülkede. Önce sağ sol çatışması ile hortlayan anarşi, daha sonra Asala ile teröre alıştırma ve 1984 yılında Eruh baskını ile ortaya çıkan PKK. Asala için teröre alıştırma diyorum çünkü Asala hiçbir silahlı eylemini ülkemiz sınırları içerisinde gerçekleştirmedi. Anarşi yurt genelindeydi ama terör sınır dışındaydı. Yani yurdun bazı kesimlerinde görülen PKK yapılanması, oluşumu esnasında halk tarafından pek de yadırganmadı.
Oysa ki; Mustafa Kemal tüm bunları zamanında görmüş ve biz gelecek Türk neslini dinç tutmak için bizlere NUTUK’u miras olarak bırakmıştı. Okuduk mu? Lafa gelince evet, NUTUK okumamak tüm ATATÜRKÇÜLER için büyük bir ayıp ama gerçekten okuyan kaç kişiyiz. Çevreme hep sorarım, Atatürkçü geçinenlere. Atatürk, gençliğe hitabeyi nerede söylemiştir diye. Kimisi Bursa’da der, kimisi İzmir’de, kimisi de yazlı olarak okullara dağıtmıştır, söylememiştir der. Onlara Nutuk’u okuduz mu dediğimde de, okuduk tabi derler.
“MIŞ” gibi yapmak bizim huyumuz millet olarak. Bilmesek de biliyormuş gibi davranmak, bozuntuya vermemek, bilmiyorum diyememek ve en önemlisi de öğrenmeye çalışmamak.
Rum ile Yunan’ı aynı zanneden, Osmanlı’nın Türk olduğunu düşünen, Ak Parti’den önce ülkenin İslam dininden bir haber olduğuna inananlara bunu anlatmak imkansız. Eğitimlerini alırken bir halt anlamamış, hasbelkader mezun olmuş, çoğu da imam hatip mezunu yurdum insanına bir darbe de yeni eğitim müfredatı ile vuruluyor 19 Mayıs 1919’un 100.yılında ama nafile, hiçbir tepki yok toplumda. Matematik ve tarih dersleri seçmeli hale geliyor. Yani bilim bize lazım değil deniyor. Ülkede “çıt” yok. Gerçekten de bilim nemize gerek.
Böyle giderse yok olmaya mahkum bir toplumuz. Sonumuz bu topraklarda esaret altında yaşamak. Aklımızla alay ediyorlar ve biz de bir güzel aklımız olmadığını ispat ederek kanıyoruz onlara. Kardeş kardeşe kurşun atıyor on yıllardır. Kültürel değerlerimizi yitiriyoruz, geleneklerimiz elimizden uçup gidiyor ama akıllanmıyoruz bir türlü. Özenti hayatlar, sonu gelmez istekler, ülke gerçekleri üzerinde yaşanan lüks hayatlar… Hepsi gençlerimizin elimizden uçup gitmesine sebep oluyor, öğretemiyoruz onlara Türk olmayı, bu toprakları, geçmişi, tarihi değerleri… Hiçbir şey öğretemiyoruz ama Hollywood ile onlar birçok yanlışlığın içine giriyorlar gözlerimizin önünde ve biz bunu dahi fark edemiyoruz.
YAZARLAR
21 Mayıs 2019 - 10:34
Gitti Gidiyor…
Azim ve cesaret insan hayatında başarılı olmak için gereken en önemli iki olgudur
YAZARLAR
21 Mayıs 2019 - 10:34
İlginizi Çekebilir