Genetik geçişli bir kanama bozukluğu olan hemofili, pıhtılaşma faktörlerinin eksikliği ya da yokluğu nedeniyle ortaya çıkıyor. Taşıyıcı annelerden erkek çocuklara geçme olasılığı yüksek olan hastalık, özellikle kas içi ve eklem içi kanamalarla kendini gösteriyor. Hemofili; Faktör 8 eksikliğine bağlı Hemofili A ve Faktör 9 eksikliğine bağlı Hemofili B olarak ikiye ayrılıyor.
Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi Hematoloji Uzmanı Dr. Serkan Güven, hemofili hastalığı hakkında bilgilendirmede bulunarak, hastalığın yalnızca fiziksel değil, psikolojik ve sosyal yönlerinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
“Hemofili, doğru bir takip ve uygun tedaviyle kontrol altında tutulabilir. Ancak hastalar yaşamları boyunca bu hastalıkla uyum içinde yaşamak zorundalar. Düzenli faktör tedavisi, fiziksel aktivite planlaması, kanama risklerini azaltacak yaşam alışkanlıkları ve psikososyal destek büyük önem taşıyor. Ayrıca, genetik danışmanlık hizmetleriyle hastalığın bir sonraki nesle aktarılması da önlenebilir,” dedi.
Hemofili tanısı, basit pıhtılaşma testleri ile kolayca konulabiliyor. Ancak farkındalık eksikliği, erken tanı ve tedaviye ulaşımı geciktirebiliyor. Bu nedenle 17 Nisan Dünya Hemofili Günü, toplumu bilgilendirmek ve hemofili hastalarının yaşam kalitesini artırmak adına büyük önem taşıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: