20 yıldır bilfiil sahada gayrimenkul danışmanlığı yapıyorum, 12 yıldır da gayrimenkul üzerine eğitimler veriyorum. Yani eğitimlerimi verirken aslında direk olarak sahada tecrübe ettiğim doğru ve yanlışları anlatıyorum. Bu noktada sadece kendi tecrübelerimi değil yine sahada faaliyet gösteren diğer danışmanların tecrübelerini de referans alırken sektörel anlamda işin doğruları ve yanlışlarını da yakinen takip ederim. Gittiğim her ülkede rastgele gayrimenkul ofislerine girip ofis sahipleri veya danışmanlarla konuşurum, dinlerim, bir şeyler öğrenmeye çalışırım. Ufak tefek farklılıklarla birlikte aslında sektör aynı doğru ve yanlışlarla ilerlerken ülkelerin eğitim ve ahlak düzeyine bağlı olmak kaydıyla ufak tefek bahsettiğim farklılıklar kendini gösterir. Ancak bu farklılıklar sektörün ana gerçekleri ile çatışmaz. Çünkü yol bellidir, yöntem bellidir ve uygulamalar da aslında hemen hemen aynıdır.
Amma velakin eğitimlerimde bu yazının başlığıyla yer yer itiraz olarak karşılaşırım; “Hocam sahada öyle değil”. Yani danışman eğer Zimbabwe veya Afganistan gibi bir yerde çalışmıyorsa bu itiraz saçmalıktan öte danışmanın “ben işin doğrularını yapmıyorum ve yapmadığım için de aslında eğitimlerde anlattığınız başarılı danışmanlardan biri değilim” çığlığından başka bir şey değildir benim açımdan. Çünkü yıllar içinde gördüğüm net bir gerçeklik şudur ki bir danışman sistemi kendisine göre eğip bükmeye başladıysa, yapılması gereken şeyleri yapmıyorsa başarısızlığını mazeretler ile maskelemek ister ve bu itirazı ilk fırsatta masaya koyar. Sahadan gelmiyor, fiilen satış ve kiralama yapmıyor olsam ve hatta hayatımda hiç sahaya çıkmamış olsam yine hak vereceğim bir itiraz olur bu itiraz çünkü gerçekten böyle bir durumda sahayı bilmiyorumdur. Hiçbir zaman bir gayrimenkul sahibiyle portföy görüşmesi yapmamışımdır, hiçbir alıcı adayına sunum gerçekleştirmemişimdir ve ne tapuyu görmüşümdür ne de bir kira kontratı yapmışımdır. Ancak dediğim gibi 20 yıldır zaten tüm bu işlerin içinde çalışıyor, hayatımı bu şekilde idame ettiriyor, yatırımlarımı ve harcamalarımı yine sektörden kazandıklarımla yapıyorumdur. Benden çok çok daha iyi danışmanların yaptıklarını yapmadığım için onlar kadar kazanmamışımdır ve benden daha az iyi olan danışmanlar benim yaptıklarımı yapmadıkları için benim kadar kazanmamışlardır. Ancak benden daha fazla kazanan danışmanların veya pozisyon olarak daha iyi konumda olanların yaptıklarını eleştirmemiş bununla beraber daha iyi ne yapılabilirdi diye hep düşünmüşümdür. Yine eğitimlerimde de benden daha iyi danışmanları ismen örneklemekten, yaptıkları güzel işleri masaya yatırmaktan çekinmem çünkü işin doğrusu neyse onu anlatmak için çaba sarf etmenin sektöre yeni giren danışmanlar açısından fark yaratabilme olasılığına inanırım. Tabi benim bu serzenişim bir şey değiştirecek mi diye de düşününce insan üzülüyor ister istemez. Çünkü ne gayrimenkul sektöründe ne de başka bir sektörde en iyisi olmak istemeyen birine hiçbir eğitimin katabileceği bir şey yoktur. O eğitime girmek zorunda olduğu için katılan biri tüm eğitim boyunca kendi mazeretlerini sırlamakla birlikte eğitimcinin söylediklerini kendince çürütmek için kafa patlatacağından biz eğitmenler açısından da pek keyifli değildir bu tarz kişilerle birlikte eğitime girmek. İşin benim açımdan zararsız kısmı eğitim bitince benim için de mevzu bitmiş olur ancak olayın zararlı kısmı bu kişilerin etrafındakilerin büyük kısmının arkadaş olarak gördükleri bu kişilerin söylemleri ile zehirlenecekleri gerçeğidir. Ve bu zehirlenmenin neticesinde potansiyeli olan gayrimenkul danışmanı adaylarının çoğunun hiçbir zaman gerçek potansiyellerine ulaşamayacak olmaları ve hatta sektörden kısa sürede kopacak olmalarıdır. Ancak bu konuda ne benim ne de diğer eğitmenlerin yapabilecekleri pek bir şey yoktur, dediğim gibi eğitimden faydalanmak istemeyene verebileceklerimiz o denli sınırlıdır ki biz ne kadar uğraşırsak uğraşalım “Hocam sahada öyle değil” cümlesi o kişilerin aklından çıkmadıkça, farklı bir bakış açısı ile farklı bir yaklaşımda bulunulmadıkça hiçbir şey değişmeyecektir. O zaman bu yazıyı da Albert Einstein’ın 2 güzel bir sözü ile bitirelim; “Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek ahmaklıktır” ve yine ekliyor Einstein “Hayatınızın değişmesini istiyorsanız önce kendinizi değiştirmelisiniz”. Tabi o kafadaki arkadaşlar Albert Einstein’in dahi karşısına çıksa ne diyecekler diye düşünürsek tek bir şey geliyor insanın aklına; “Albert Hocam sahada öyle değil ama” Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…
Amma velakin eğitimlerimde bu yazının başlığıyla yer yer itiraz olarak karşılaşırım; “Hocam sahada öyle değil”. Yani danışman eğer Zimbabwe veya Afganistan gibi bir yerde çalışmıyorsa bu itiraz saçmalıktan öte danışmanın “ben işin doğrularını yapmıyorum ve yapmadığım için de aslında eğitimlerde anlattığınız başarılı danışmanlardan biri değilim” çığlığından başka bir şey değildir benim açımdan. Çünkü yıllar içinde gördüğüm net bir gerçeklik şudur ki bir danışman sistemi kendisine göre eğip bükmeye başladıysa, yapılması gereken şeyleri yapmıyorsa başarısızlığını mazeretler ile maskelemek ister ve bu itirazı ilk fırsatta masaya koyar. Sahadan gelmiyor, fiilen satış ve kiralama yapmıyor olsam ve hatta hayatımda hiç sahaya çıkmamış olsam yine hak vereceğim bir itiraz olur bu itiraz çünkü gerçekten böyle bir durumda sahayı bilmiyorumdur. Hiçbir zaman bir gayrimenkul sahibiyle portföy görüşmesi yapmamışımdır, hiçbir alıcı adayına sunum gerçekleştirmemişimdir ve ne tapuyu görmüşümdür ne de bir kira kontratı yapmışımdır. Ancak dediğim gibi 20 yıldır zaten tüm bu işlerin içinde çalışıyor, hayatımı bu şekilde idame ettiriyor, yatırımlarımı ve harcamalarımı yine sektörden kazandıklarımla yapıyorumdur. Benden çok çok daha iyi danışmanların yaptıklarını yapmadığım için onlar kadar kazanmamışımdır ve benden daha az iyi olan danışmanlar benim yaptıklarımı yapmadıkları için benim kadar kazanmamışlardır. Ancak benden daha fazla kazanan danışmanların veya pozisyon olarak daha iyi konumda olanların yaptıklarını eleştirmemiş bununla beraber daha iyi ne yapılabilirdi diye hep düşünmüşümdür. Yine eğitimlerimde de benden daha iyi danışmanları ismen örneklemekten, yaptıkları güzel işleri masaya yatırmaktan çekinmem çünkü işin doğrusu neyse onu anlatmak için çaba sarf etmenin sektöre yeni giren danışmanlar açısından fark yaratabilme olasılığına inanırım. Tabi benim bu serzenişim bir şey değiştirecek mi diye de düşününce insan üzülüyor ister istemez. Çünkü ne gayrimenkul sektöründe ne de başka bir sektörde en iyisi olmak istemeyen birine hiçbir eğitimin katabileceği bir şey yoktur. O eğitime girmek zorunda olduğu için katılan biri tüm eğitim boyunca kendi mazeretlerini sırlamakla birlikte eğitimcinin söylediklerini kendince çürütmek için kafa patlatacağından biz eğitmenler açısından da pek keyifli değildir bu tarz kişilerle birlikte eğitime girmek. İşin benim açımdan zararsız kısmı eğitim bitince benim için de mevzu bitmiş olur ancak olayın zararlı kısmı bu kişilerin etrafındakilerin büyük kısmının arkadaş olarak gördükleri bu kişilerin söylemleri ile zehirlenecekleri gerçeğidir. Ve bu zehirlenmenin neticesinde potansiyeli olan gayrimenkul danışmanı adaylarının çoğunun hiçbir zaman gerçek potansiyellerine ulaşamayacak olmaları ve hatta sektörden kısa sürede kopacak olmalarıdır. Ancak bu konuda ne benim ne de diğer eğitmenlerin yapabilecekleri pek bir şey yoktur, dediğim gibi eğitimden faydalanmak istemeyene verebileceklerimiz o denli sınırlıdır ki biz ne kadar uğraşırsak uğraşalım “Hocam sahada öyle değil” cümlesi o kişilerin aklından çıkmadıkça, farklı bir bakış açısı ile farklı bir yaklaşımda bulunulmadıkça hiçbir şey değişmeyecektir. O zaman bu yazıyı da Albert Einstein’ın 2 güzel bir sözü ile bitirelim; “Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek ahmaklıktır” ve yine ekliyor Einstein “Hayatınızın değişmesini istiyorsanız önce kendinizi değiştirmelisiniz”. Tabi o kafadaki arkadaşlar Albert Einstein’in dahi karşısına çıksa ne diyecekler diye düşünürsek tek bir şey geliyor insanın aklına; “Albert Hocam sahada öyle değil ama” Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…