Üveysler, Fatiha suresinin 4. ayetini “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz.” sancak, tevhidi “La İlahe İllallah” bayrak edinenlerdir. Allah ile araya aracı koymadan, her şeyi Rabbimizden isteriz, Allah’a sorarız ve ilk elden de cevabını alırız hamdolsun. Her girdiğimiz ortamda Allah’ı ve Peygamber Efendimizi konuşmak isteriz. Her üveys, zikretmeyenlere zikri anlatmak ve tebliğ etmek ister. Kimse bize Üveys Veysel Karane zikrini yayın, anlatın diye zorunlu bir görev vermedi. Kişi bir şekilde zikre girdikten sonra, huzuru yakalayıp, kendine verilen lütuflara şahit olup, yaşadığı güzelliklerin devam ettiğini gördüğünde, zikri önce kendi tanıdıklarına vermek ister. Sevdikleri de zikre başlasın ister. Tanıdıklarımız da benzer halleri yaşayınca mutluluğumuz, sevincimiz bir o kadar daha artar ve kişi kendini tanıdık-tanımadık herkese bu zikri anlatırken bulur. Dayanamaz, hemen tebliğ etmek ister. Ben çok fayda gördüm, sevdiklerim de fayda görsün ister. Kendinizi durduramazsınız. Her geleni potansiyel zikir ehli gözüyle değerlendirir ve zikir kitapçığını uzatıverirsiniz eline. Bu Rabbimizin bizlere verdiği bir lütuftur aslında. Düşünsenize, siz Allah’ı anmaya başladınız, başkaları da Allah’ı ansın diye didiniyorsunuz. Mesai harcıyorsunuz. Emek var ortada ve en güzeli de bunun karşılığında, kimseden hiçbir şey beklemiyorsunuz. Dua bile istemiyorsunuz. Varsa sevabı, zaten Rabbimiz verecektir deyip nefsi susturuyorsunuz. Rabbimiz tüm kullarını çok seviyor belli. Herkese adını andırmak istiyor. Bizlerden de zikri tebliğ etmemizi istiyor. Öyle güzel kullarına anlattırıyor ki zikri, bazıları hazır, tebliğ eder etmez, ben de böyle bir dua arıyordum diyor. Bazılarına ise henüz müsaade yok. Zikir kitapçıklarını dahi almak istemiyorlar.
Zikretmeye hazır olan kişilerle sohbet ettiğimizde mutluluktan oturup ağlıyorsunuz. Sarılıyorsunuz kardeşinize sımsıkı, safları sıkılaştırıyorsunuz sevgi bağlarıyla. Peygamber Efendimizin hadisini yaşıyorsunuz. Ne diyor Şanlı Resulümüz, “Bir kişinin hayatını kurtaran, bütün insanların hayatını kurtarmışçasına sevap alır.”
Biz de zikretmeyenler gibiydik dünde. Bilmezdik üveyslik neymiş, kimlere üveys denilirmiş. Üveys olmayı, Allah nasip eder elbette. Rab isterse “ÜVEYS” oldurur. Allah kendi adını anmayı, seçtiği kullarına nasip eder. Üveys olmayı biz seçmedik ki. Seçildik. Rabbimiz seçti bizleri. Allah, bu cahile de adını anmayı nasip etti. Huzur verdi, lütuflar verdi. Her üveys zikirde kendi yaşadıklarına bakar, verilen lütufları ve öğretileri tefekkür eder. Zikirle kendini olumlu yönde değiştirmeye gayret eder. Şimdi size soruyorum bildiğiniz bir zikir varsa ve yapıyorsanız, siz kendiniz, birey olarak ne yaşadınız. Neler verdi Rabbimiz sizlere. Düşünün lütfen! Zikirden önce neydiniz ve zikre başladıktan sonraki halinizde bir değişiklik oldu mu? Üveyslere verilen lütuflardan bir tanesine değinmek istiyorum. Rabbimiz Muhammed suresi 17. ayette diyor ki; “Hidayeti kabul edenlere gelince, Allah onların hidayetlerini artırmakta ve kendilerine korunma yollarını vermektedir.” Hidayet, Rabbimizin bizlere yaşattığı lütuflardır diyebiliriz. Yaşadığımız her hal ile sıratı müstakim üzere bizleri ilerletiyor Yüce Yaradan. Ayette Allah onların hidayetlerini artırmakta ve korunma yollarını vermektedir diyor. Korunma yolunu da Rabbimiz veriyor üveyslere. Bunu yaşadığımız bir örnekle açıklayacak olursak, her üveyse bildiği ya da bilmediği bir ayeti, sureyi, sır ayet olarak veriyor Yüce Rabbimiz. Nasıl oluyor derseniz. Bir sabah dilinize dolanmış halde sürekli bilmediğiniz, duymadığınız bir ayeti ya da sureyi okuyarak uyanırsınız. Sır ayet üveyslikte korunma yollarından biridir. Başınız sıkıştığında sizlere, şahsınıza özel verilen sır ayetinizi okuduğunuzda bir ferahlama ve huzur hissedersiniz. Olduramadığınız işinizi Rabbimiz oldurur. Önünüzdeki engeli kaldırır. Burada dikkat edilmesi gereken, her üveysin şahsına özel verilen ayetlerdir bunlar. Kimse bir diğerinin sır ayetini bilmez ve sormaz da. Adı üzerinde sırdır. Kimseye söyleyemezsiniz. Başınız sıkıştığında öyle internetten yazıp bir dua bulayım. Hangi dua neye faydalı diye aranmanıza gerek kalmaz. Sır ayetiniz size anahtar olarak verilmiştir. Biz bunları yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz hamdolsun. Yaşadıkça da etrafımızdaki herkes bu güzellikleri yaşasın istiyoruz. Zikirde ilerledikçe derdiniz, Allah’ın zikrini nasıl daha çok insana ulaştırabilirim, Allah için ne yapabilirim oluyor. Üveys olanlar anlar bizi, siz de gelin buyrun tadına bakın bu zikrin. Bal gibi tatlı, bal gibi şifa bu zikir. Yaşamayan bilemez ki! Yaşayın ve siz de görün isteriz. Zikir nasıl yapılır kısmını merak edenleri www.veyselkarane.com
Zikretmeye hazır olan kişilerle sohbet ettiğimizde mutluluktan oturup ağlıyorsunuz. Sarılıyorsunuz kardeşinize sımsıkı, safları sıkılaştırıyorsunuz sevgi bağlarıyla. Peygamber Efendimizin hadisini yaşıyorsunuz. Ne diyor Şanlı Resulümüz, “Bir kişinin hayatını kurtaran, bütün insanların hayatını kurtarmışçasına sevap alır.”
Biz de zikretmeyenler gibiydik dünde. Bilmezdik üveyslik neymiş, kimlere üveys denilirmiş. Üveys olmayı, Allah nasip eder elbette. Rab isterse “ÜVEYS” oldurur. Allah kendi adını anmayı, seçtiği kullarına nasip eder. Üveys olmayı biz seçmedik ki. Seçildik. Rabbimiz seçti bizleri. Allah, bu cahile de adını anmayı nasip etti. Huzur verdi, lütuflar verdi. Her üveys zikirde kendi yaşadıklarına bakar, verilen lütufları ve öğretileri tefekkür eder. Zikirle kendini olumlu yönde değiştirmeye gayret eder. Şimdi size soruyorum bildiğiniz bir zikir varsa ve yapıyorsanız, siz kendiniz, birey olarak ne yaşadınız. Neler verdi Rabbimiz sizlere. Düşünün lütfen! Zikirden önce neydiniz ve zikre başladıktan sonraki halinizde bir değişiklik oldu mu? Üveyslere verilen lütuflardan bir tanesine değinmek istiyorum. Rabbimiz Muhammed suresi 17. ayette diyor ki; “Hidayeti kabul edenlere gelince, Allah onların hidayetlerini artırmakta ve kendilerine korunma yollarını vermektedir.” Hidayet, Rabbimizin bizlere yaşattığı lütuflardır diyebiliriz. Yaşadığımız her hal ile sıratı müstakim üzere bizleri ilerletiyor Yüce Yaradan. Ayette Allah onların hidayetlerini artırmakta ve korunma yollarını vermektedir diyor. Korunma yolunu da Rabbimiz veriyor üveyslere. Bunu yaşadığımız bir örnekle açıklayacak olursak, her üveyse bildiği ya da bilmediği bir ayeti, sureyi, sır ayet olarak veriyor Yüce Rabbimiz. Nasıl oluyor derseniz. Bir sabah dilinize dolanmış halde sürekli bilmediğiniz, duymadığınız bir ayeti ya da sureyi okuyarak uyanırsınız. Sır ayet üveyslikte korunma yollarından biridir. Başınız sıkıştığında sizlere, şahsınıza özel verilen sır ayetinizi okuduğunuzda bir ferahlama ve huzur hissedersiniz. Olduramadığınız işinizi Rabbimiz oldurur. Önünüzdeki engeli kaldırır. Burada dikkat edilmesi gereken, her üveysin şahsına özel verilen ayetlerdir bunlar. Kimse bir diğerinin sır ayetini bilmez ve sormaz da. Adı üzerinde sırdır. Kimseye söyleyemezsiniz. Başınız sıkıştığında öyle internetten yazıp bir dua bulayım. Hangi dua neye faydalı diye aranmanıza gerek kalmaz. Sır ayetiniz size anahtar olarak verilmiştir. Biz bunları yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz hamdolsun. Yaşadıkça da etrafımızdaki herkes bu güzellikleri yaşasın istiyoruz. Zikirde ilerledikçe derdiniz, Allah’ın zikrini nasıl daha çok insana ulaştırabilirim, Allah için ne yapabilirim oluyor. Üveys olanlar anlar bizi, siz de gelin buyrun tadına bakın bu zikrin. Bal gibi tatlı, bal gibi şifa bu zikir. Yaşamayan bilemez ki! Yaşayın ve siz de görün isteriz. Zikir nasıl yapılır kısmını merak edenleri www.veyselkarane.com