Kan basıncı

Hiç gereği ve yeri yokken üzüldüğüm zamanların neredeyse tamamı; fazla konuştuğum, bir şeyi anlatmaya çalıştığım zamanlar olduğunu fark ettim. Ockham’ın usturası diye bilinen basitlik yasası da denilen bir problem çözme ilkesi var. Buna göre doğru olan şey ilk akla gelen şeydir ve basit olandır. Çünkü hayat genelde basit. Bir çok kişi basit tercihlerle yaşıyor. Giriftleşmeden, çetrefilleşmeden soyut akıl yürütmeleri göze almadan yaşıyor. Durup dururken, hiç gereksiz bir yerde hak etmeyen birine ‘entel’ bir fikirden bahsederseniz sizi anlamayacakları aşikar. Bu da yetmez gibi bir de sabote edilirsiniz hatta linç yersiniz. İnsanlık tarihi önceden linç edilip sonradan kahraman ilan edilen kişilerle dolu.

Mevlana’nın bir deyişini kendime şiar edinmeye karar verdiğimde epey genç olduğumu düşününce, şimdi bile o zamanki ergen halimle gurur duyarım. “Senin kabın küçükse deryayı suçlama, kendi kabını genişlet” diyor. Nejat hoca vardı. Kulakları çınlasın. Kadıköy toplanma günleri yaptığımız sıralarda “kan basıncı iki şekilde hareket eder” demişti. Basınç ya aşağıya gidermiş, cinsel organlara ve ilkel güdülere göre davranırmış, veya yukarıya beyine gider, bazı özel hasletler edinip tüm hayatımız boyunca kullanacağımız bilgi ve deneyimleri edinmemize yararmış. Doğru yere hareket ettirmezsek hayatımız boyunca yetersizlik duygusuyla çırpınır durur, bu durumu başkalarına, genellikle en yakınlarımıza yönlendiririz. Kendimizi gerçekleştirmek ve insan olmanın gereğiyle ilgili naçizane bir iki çıkarımdan sonra gelelim önümüzdeki yaklaşık iki haftalık kapanma konusuna. Yok hayır. “Doğrusu bu, şöyle olsaydı” filan demeyeceğim. Sonuçta konuya pek vakıf değilim. Olsa olsa bu evde kalıp kapanacağımız zamanları nasıl değerlendirebileceğimiz hakkında kendimce tavsiyelerde bulunabilirim.

Gabriel Garcia Marquez’in ‘yüz yıllık yalnızlık’ adlı romanını okuyorum. Önce “bu da nesi, tüm isimler bir birinin aynı” deyip bir yere fırlatmıştım. Sonra uygun bir buluşma anı olmuş olmalı ki tekrardan başladım okumaya. Aceleciliğimden az daha mahrum kalacaktım yazarın kurguladığı o müthiş gizemli dünya kurgusundan. Zaten büyülü gerçeklik akımının önde gelen yazarlarından biri Marquez. Metafor, gizem, büyü ve imge dolu muhteşem bir öykü dinlemek isterseniz kesinlikle tavsiye ederim. İyi okumalar. Hoşça kalın.