Nerede o eski bayramlar…
Her bayramın vazgeçilmez iç çekişi…
Özleneni, bekleneni, kavuşulmak isteneni…
Ah, o eski bayramlar.
Çocukluğum… Yaşadığımız ilçenin nüfusu birkaç binden yukarılara çıkamadığından ve doksanların çocuklarından olduğumdan, bayramlık alışverişi için ailemin yaşadığı ilçeden nispeten daha büyük ve imkânları daha zengin olan başka bir ilçeye giderdik. Sıra sıra tezgâhlara dökülmüş bayramlık kıyafetler, kutularından çıkarılıp parlatılmış ve yine kendi karton muhafazalarının üzerine dizilmiş yine bayramlık ayakkabıların yaşattığı o heyecan… Bir tanesi benim olacaktı. Hangisinin olduğunun bir önemi yoktu. Ailemin bütçesine uygun olanı, en önemlisi de yeni olanı… Seçilenin provası için “eskilerimden” ayaklarımı çıkarırken çorabımdaki yırtık dikişinden utanmıyorum.
Sıra geldi bayramlıkşekerlere… Öncelikle bayramlık çocuklara kapıda tutulacak olan şekerler alınırdı. Renkli, cafcaflı ambalajın içinde biçimsiz şekerlemeler… Neredeyse her kapının ardından tutulan aynı şeker olmasına ve poşetlerimizin yine aynı şekerlerle dolacak olduğunu bilmemize rağmen… Anımsıyorum o tadı. Sonra bayramlık misafirler için –büyük misafirler- alınacak, diğerinin en fazla üçte biri gramajında lakin yakışıklı ambalajlı çikolatalara gelirdi sıra. Kalırsa bayram sonuna, hoooptorbaya…
Dönüşte komşulardan birinin evinde toplanılır, bayramlık tatlı yapılırdı. Öyle kıytırık hazır yufkadır, fabrikasyon imalattır bilmezdik. Analarımız ellerinde açar hamuru, içine konulacak cevizler sofra bezinin arasında dövülürdü. Etrafa sıçrayan birkaç kırıntı, biz çocukların nasibi olurdu. Tepsiler ardı ardına taşınırdı evlerine. Şerbetleri bayram namazından sonra dökülürdü.
Babalar en küçük kâğıt paralara bozdururlardı büyük olanları. İmkânı olan, haddince bayramlık harçlık verirdi.
Hele bir bayramlık temizlik yapılırdı ki… Akşama kadar eve gelmek yasak olurdu. Ne yasak ama! Gün doğardı biz mahallenin bebelerine. Kaç maç yapardık!
Zaten öğlene kadar tutardık orucu. Çocuktuk. Bayram namazına da kaldırmazdı babalar. Bizim yerimize de kılarlardı. Akşamdan başucuna koyulan bayramlık kıyafetler, gece boyunca eşlik ederlerdi rüyalarımıza. Bayramlık kahvaltı hep birlikte yapılır, bayramlık elbiseler giyilir ve bayramlık misafirler beklenirdi.
Öyle kimse kimseyi aramazdı “Müsaitseniz bayramlaşmaya geleceğiz!” diye. Nasıl bir teşkilatlanma ise herkesin çaldığı kapı açılırdı. Ne de olsa, bayramdı.
Bunların hepsi ve daha niceleri, sadece bayram için yapılırdı. Bayram, bizim çocukluğumuzda böyle yaşanırdı.
Bayramın neşesini, o eski bayramlar tadında yaşamanız ümidiyle…
YAZARLAR
12 Haziran 2019 - 11:22
Kayda Değer Şeyler/Bayramlık
Nerede o eski bayramlar… Her bayramın vazgeçilmez iç çekişi… Özleneni, bekleneni, kavuşulmak isteneni… Ah, o eski bayramlar
YAZARLAR
12 Haziran 2019 - 11:22