Dernek, orman yangınlarının yalnızca doğa olayı değil, aynı zamanda insan eliyle yaratılmış ekonomik, sosyal ve siyasi bir kriz olduğunu ifade etti. Açıklamada, "Ormanlar birer ekosistemdir. Fakat bugünkü politikalar, ormanı bir rant alanı olarak gören, sermayeye açan, ekolojik dengeyi gözetmeyen bir bakış açısıyla şekillenmektedir" denildi.
Yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Orman Yangınları Ekologu Prof. Dr. Tuncay Neyişçi şöyle diyor: “Orman yangını denetim altına alınamayan, alınması güç ya da imkânsız pek çok etkenin bileşkesinde ortaya çıkan son derecede karmaşık bir olaydır. Karmaşık sistemlerin yönetimi her seviyede yüksek derecede sorgulanmış ve ilişkilendirilmiş bilgi ve deneyim gerektirir. Olayın tümü anlaşılmadan parçalarının anlaşılması ve yönetilebilmesi olası değildir. Orman yangınlarının, sosyal, ekonomik, ekolojik ve çevresel nedenleri ve sonuçları vardır.”
Ülkemiz son yıllarda çok ciddi orman yangınları yaşıyor, hem yangın sayısı, hem yanan alan büyüklüğ, hem de yangınların yerleşim yerlerine çok yakın hatta içinde oluşu çok ürkütücü hale gelmeye başladı. Yangınlar nedeniyle yok olan ormanlar, yaşamını yitiren yurttaşlar ve tüm diğer canlar için yüreğimiz yanıyor.
İçinde bulunduğumuz durumun vehameti, iktidarın orman yangınlarıyla mücadele politikasının yanlışlığını ortaya koyuyor. Halihazırdaki politika, yangına en kısa sürede(!) müdahale ederek en az orman alanı kaybı üzerine odaklanmaktadır. Nedenlerine ve nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik politika üretilmemektedir.
Ormanlar ekosistemin bir parçasıdır. Ormanları ekosistemin bir parçası değil de rant aracı olarak gören ve ormanları yok ederek her türlü enerji, madencilik ve turizm yatırımlarına ve yapılaşmaya açan politikalar kontrol altına alınmadan ormanlar üzerindeki baskıyı ve yangınları kontrol altına almak ve azaltmak da mümkün olmayacaktır.
Prof. Dr. Erdoğan Atmış’a göre: “Ülkemizde orman yangını rejimi değişmiştir. Bu nedenle bu gerçeği görerek alışılmışın dışında politikalar geliştirilmelidir.”
Orman yangınlarının artışı üzerinde iklim krizinin etkileri olmakla birlikte tüm sorumluluğu da iklim krizine yüklemek kolaycılıktır.
Sn. Atmış’ın verdiği bilgilere göre;
2010-2019 yılda ortalama 7 bin ha. Orman yanarken bu rakam 2020 yılında 21.000 ha, 2021 yılında 140 bin ha, 2023-2024 yıllarında ise ortalama 20 000 ha. Olmuştur. Normalin 3-14 katı arasında ekstrem koşullar yaşıyoruz.
Yangınlar etkili bir şekilde söndürülemiyor. Bunda Orman Teşkilatının yapısının bozulmasının ciddi bir payı var. Liyakat yok.
Orman yangınları ile mücadele bütçesinde yapılan kısıtlamalar ve Devletin tasarruf önlemleri yangınlara gerekli ve doğru yöntem ve araçlarla müdahaleyi zaafa uğrattı. 2018’da 191 milyon TL olan yangınla mücadele bütçesi, 2019’da 28 milyona, 2020’de ise 56 milyona düşürüldü ve 2021’deki büyük orman yangınları yaşandı. Kamuoyunun ve bilim insanlarının baskısı ile bütçe daha sonra arttırıldı ise de gereği gibi harcanmadı. Yeterli sayıda personel istihdamı yapılmadı, arazöz, hortum, maske, alet edevat alınmadı. Orman Teşkilatının elindeki makine parkları azaltıldı ve dışardan hizmet alımına gidildi. Orman İşletmeleri zayıfladı. Hizmet alımı da gereğince yerine getirilmeyince mücadelede zafiyet oluştu.
Tasarruf tedbirleri nedeniyle ormanlarda sıklık bakımı çalışması yapılmadı. Ormanın yapısı güçlendirilmedi ve ormanlar yangına dirençli hale getirilmedi. Yeterli orman yangın yolları, emniyet şeritleri açılmadı.
Orman kanununda değişiklik yapılarak, ormana yakın oturan köylerdeki 18-50 yaş arası köylülerin orman yangını söndürme mükellefiyeti kaldırıldı ve yerel halkın yangına müdahalesi zayıflatıldı. Oysa köylüler ilk müdahaleyi yapanlardı.
Orman gönüllüleri eğitimi yeterli olmadı. Yeterli eğitimler verilmedi. Gönüllülerden yeterli destek alınamadı. Gönüllü altyapısı oluşturulamadı.
Yangına müdahalede teknolojinin ve insan gücünü birlikte organize edilmesi çok önemli. Karasal mücadelede ekipler sayısal olarak ve bilgi ve teknik donanım açısından yetersiz kaldı.
Ülkemizde orman yangınlarının çıkış nedenleri de bilinmiyor ya da açıklanmıyor. İstatistikler oldukça yetersiz.
Genel olarak orman yangınlarında doğal nedenlerin oranı %15, insan kaynaklı nedenlerin oranı ise %85 olarak açıklanıyor. İnsan kaynaklı yangınların yarısının ise nedeni bilinmiyor. “İnsan kaynaklı” demek ne derece doğru? Belki de “sistem kaynaklı” demek doğru olacak.
İnsan kaynaklı nedenler arasında; anız yakma, ot ve yüzey temizliği, elektrik dağıtım şebekelerinde kablo kopması, kıvılcım sıçraması, trafo yangınları, kaynak makinaları, hasat sırasında tarım aletleri, sabotaj gibi nedenler var. Ancak son yangınlarda, elektrik dağıtım şebekelerinin ciddi payı olduğu görülüyor. Elektrik Dağıtım Hatlarının özelleştirilmesi ile birlikte kar odaklı işletme mantığı ile şirketlerin gerekli bakım onarım ve yenileme yatırımlarını yapmadıklarına ilişkin çokça haber var.
Ormanlar artık enerji, maden, turizm ve altyapı yatırımları açısından yol geçen hanı oldu. Orman idaresi, iktidarın politikaları doğrultusunda ekosistem ve kamu yararını değil, şirketlerin çıkarını gözetiyor ve her gün sayısız “Orman Kesin izni” düzenliyor ve devlet eliyle ormanlar yok ediliyor. Alamos Gold 347 bin ağacı kesmişti, Cengiz Holding 1 milyon ağacı kesti. Daha yüzlerce şirket binlerce dönüm ormanı yok etti ve etmeye devam ediyor. Ormanlar insan/şirket etkileşimine çok açıldı ve bu durum da yangınlar açısından oldukça büyük risk oluşturuyor.
Şirketler ormanların içinde cirit atarken, iktidar vatandaşa ormana giriş yasağı koyuyor.
Türkiye Ormancılar Derneği’nin 2020’de yaptığı bir açıklamada “22 bin işçiye ihtiyaç var. Ancak alınan işçi 3 bin 377” demişti.
Ali Ekber Yıldırım da 29 Temmuz 2025 tarihli yazısında: “Yaz mevsiminde bu 3062 yandın söndürüldü İki ayda 3 bin 62 yangın çok değil mi? Ekim 2025’e kadar teyakkuz hali devam edecek. Eskiden orman köylüleri ormanlardan hem geçimini sağlar hem de ormanı korurdu. Uygulanan politikalarla köylü ormandan uzaklaştırıldı. Ormanlar adeta talan edildi. Köylülerin yerini maden şirketleri, enerji tesisleri, villalar, turistik tesisler, kaçak yapılar aldı. Bu tesislerin altyapısı için ormanlar delik deşik edildi. Enerji hatları çekildi. Plansız piknik alanlarının açılması ve bu alanların bilinçsiz kullanımıyla orman yangın riski çok arttı.” diyor.
“Orman Genel Müdürlüğü’nün 2025 bütçesinde “ormanların korunması” programında 32,5 milyar liralık ödenek varken, ilk 6 ayda yalnızca 12,5 milyar liranın, yani ödeneğin sadece yüzde 38’inin kullanılmasına izin verilmiştir. İşte bu durum iktidarın ekonomik tercihlerinin sonucudur.” diyen Sn. Ali Ekber Yıldırım, ormanlarımız için ilk 6 ayda kullanılan kaynak, kamunun faiz ödemelerine ayırdığı kaynağın sadece yüzde 1’i olduğunu söylüyor.
“Türkiye’de birçok alanda olduğu gibi orman yangınları konusunda da riski yönetmek yerine krizi çözme odaklı bir politika uygulanıyor. Orman alanlarında yangına karşı koruyucu önlemler almak ve yangınların çıkışını önlemek yerine, yangın çıktıktan sonra söndürme çalışmalarına odaklanılıyor.” diyen Yıldırım, “Asıl hedef yangınların çıkmasını önlemek olmalı.” diyor.
Tuncay Neyişçi bir televizyon programında özetle aşağıdaki hususları vurguluyor:
Bu sene farklı bir durum yaşıyoruz. Farklı bir dönemden geçiyoruz. Her yer yangın yeri. Eğer bir yerde orman varsa, bitki varsa, zeytin varsa, fıstık ağacı, portakal ağacı varsa hepsi yanabilir. Yazın bu aylarda yangın çıkacağını biliyoruz. İklim değişikliği neyi getirdi, hava sıcaklığının artışı. Bu biliniyordu. Nelerle sonuçlanacağını da biliyoruz. Bu senaryolara göre tedbir almak gerekirdi. Ciddi çalışmalar yapmadılar. Ne yapıldı bu senaryolara göre? Hiçbir şey. Ormanları, kırsalı, şehirleri daha dirençli hale getirmek gerekirdi.
Yangınların en büyük nedeni, insan kaynaklı. Bunun engellenmesi için insanların eğitimi gerek. Bütçede bu konuda bir kalem yok. İnsana yatırım yok. Oysa insanı daha duyarlı hale getirmek için bütçe ayırmak gerek.
Rüzgar hızı çok önemli. Rüzgar yoksa, yangın büyümez. Ormanlarımız içinde rüzgar perdesi yaratmamız lazım. Rüzgar yönüne dik yönde sık bitki örtüsü ile yangın yaygınlaşması önlenebilir. 40 senedir söylüyoruz, uygulanmıyor.
Önümüzdeki sene daha şiddetle yanacağız. Yanan alanların % 60’ı, yeni dikilmiş ağaçlandırma alanları. Bu ne demek? Yetiştirdiğimiz ormanlar yangına dirençli değil. Tedbir bugün alınamaz. Daha önceden alınması gerekirdi. Yangına dirençli ormanlar oluşturulması gerekli idi. O yangını söndürmek de mümkün değil. Bütün büyük yangınlar ya orman bittiği, ya da rüzgar durduğu için durmuştur. Uçak/helikopter ile söndürülen yangın çok azdır. Bundan sonra yangına dirençli ormanlar tesis etmemiz, mevcut ormanları da yangına dirençli hale getirmemiz gerekiyor. Bilim insanları olarak 40 senedir söylüyoruz ama dlkkate alınmıyor.
Orman genel Müdürlüğü’nün yangın nedenlerini ortaya koyacak bir dedektif ekibi yok. Nedenleri bilinmiyor. İlk müdahale ekipleri ile birlikte keşif ekibi de gitmeli, alan didik didik edilmeli. Böyle bir ekip yok. Rapor yok. %50’sinin nedenini bilmiyor Orman İdaresi. Didik didik ederseniz, suçlusunu bulup cezalandırırsanız, bir çekingenlik oluşur. Ona göre önlem alırsınız. Elimizde teknolojik donanım var, ortaya çıkartılabilir. Sadece yangın söndürmekle olmaz. Nedenleri ile uğraşılmıyor.
Özetle:
İktidar, ormanları bir ekosistem olarak görmeli, ormanı koruyucu önlemleri almalı ve yasal düzenlemeleri yerine getirmeli, mevcut orman yangınları politikasını değiştirmelidir.
İktidar, yangınların nedenine odaklanmalı, nedenleri ortadan kaldıracak politikalar geliştirmeli, olası yangınlar için karadan ve havadan müdahale için gerekli ve yeterli donanıma sahip profesyonel ve gönülllü insan gücü oluşturmalı, arazöz, iş makinası, helikopter, uçak gibi araçlarla yangın filosunu güçlendirmelidir.
Yangının tasarrufu olmaz. İktidar, yangın önleme harcamalarından tasarruf etmek yerine lüks özel uçaklardan, arabalardan, saraylardan tasarruf etmelidir.
Yangın demek, ekosistem kaybı, can kaybı, mal kaybı, anıların, kültürün, geçmişin kaybı demek.
Ormanlar enerji ve maden şirketleri ve turizmcilerin işgalinden kurtarılmalıdır.
Enerji ve maden şirketleri yangın dönemi boyunca faaliyetlerini durdursun, tüm makine parklarını Orman İdaresi’nin emrine sunsun.
Daha fazla orman yangınına, bir ağacın bile yanmasına tahammülümüz yok!"
Yorumlar
Kalan Karakter: