Kıdem tazminatı, işçinin yıllarca birikmiş emeğinin yıpranmasının karşılığı olmasının yanı sıra iş sözleşmesinin devamı yönüyle bir sigorta niteliğindedir. Hizmet akdi İş Kanunu’nda belirtilen biçimde sona eren işçinin kıdem tazminatına hak kazanması için işverenin aynı veya değişik işyerlerinde en az bir yıl çalışmış olması da gerekmektedir. İş görene, çalıştığı her tam yıl için 30 günlük brüt ücret tutarında ödenen kıdem tazminatı hesaplanırken bir yıldan artan süreler de oranlanarak hesaplamaya dahil edilir.
Gerek kıdem tazminatına hak kazanmada ve gerekse kıdem tazminatı tutarının hesaplanmasında çok önemli hususların başında çalışma süresi gelmektedir. Hizmet akdinin devamı süresinde hangi hallerin kıdem tazminatına dahil edilecek sürelerden olduğuna hep birlikte mercek tutalım. Kıdemin tazminatına ilişkin hesaplanmada süresinin başlangıcı işçinin “işe başladığı” tarihtir.Kıdemin sonu ise, işçinin ölüm tarihi veya fesih bildirim süresinin bittiği tarih ya da haklı sebeple derhal fesihlerde feshin bildirildiği tarihtir.
Kıdem süresini hesaplarken, hizmet sözleşmesinin devam ettiği döneme isabet eden hafta tatili, ulusal bayram, genel tatil, ücretli yıllık izin, makul süreyi aşmayan hastalık izinleri, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle izinli geçen süreler, kadın işçilerin doğum nedeniyle çalıştırılmadıkları süreler veya zorlayıcı nedenler dolayısıyla çalıştırılmayan 1 haftalık süre gibi iş sözleşmesinin askıda kaldığı tüm süreler, göz önüne alınır. Buna karşın, işçinin grev ve lokavtta geçen süreleri, “fesih bildirim süresi + 6 hafta”yı aşan istirahat süreleri, çıraklık ilişkisinde geçen süreler, mevsimlik işlerde çalışılmadan geçen süreler ve iş sözleşmesinin askıda olduğu süreler kıdemin hesaplanmasında dikkate alınmamaktadır.
Kıdem tazminatı niteliği gereği bir ücret ekidir.Kanunda ise kıdem tazminatlarının hesabında kısa çalışma sürelerinin dikkate alınacağı yönünde açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu noktadan hareketle kıdem tazminatının hesabında kısa çalışma sürelerinin dikkate alınmaması yönünde bir algı oluşabilir. Konuya ilişkin yargı kararları incelendiğindeyse bu algının tam aksine sonuçların ortaya çıktığı görülmektedir.
4857 sayılı İş Kanununun 55 nci maddesinin (j) bendinde; İşveren tarafından verilen diğer izinler ile Mülga 65 nci maddedeki kısa çalışma süreleri yıllık ücretli izin hakkının hesabında çalışılmış, süreler arasında sayılmıştır.Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de 14.07.2011 tarihli bir kararında bu maddeye atıf yaparak kısa çalışma sürelerinin kıdem süresine dahil edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Şahsi kanaatime göre de kısa çalışma süreleri işçinin kıdem süresinin hesaplanmasında dikkate alınması ve kıdeme eklenmesi gereken sürelerdendir.
YAZARLAR
22 Nisan 2020 - 11:34
Kısa çalışma süresinin kıdem tazminatına etkisi
Kıdem tazminatı, işçinin yıllarca birikmiş emeğinin yıpranmasının karşılığı olmasının yanı sıra iş sözleşmesinin devamı yönüyle bir sigorta niteliğindedir
YAZARLAR
22 Nisan 2020 - 11:34