Karantina günlerinde yaşarken insan ister istemez okuyacak, izleyecek, üzerine düşünecek birçok konu ile karşı karşıya kalıyor. Bunların ciddi bir kısmı ise ne yazık ki komplo teorilerine yol açan bilgi kirliliğinden başka bir şey değil. Ve hatta benim şahsi fikrim bu saçmalıklarınbirileri tarafından insanoğlunun zeka seviyesini ölçmek için uydurduğu komplo teorileri olduğu yönünde. Geriye ise bu saçmalıklara inanacak birilerinin ortaya çıkmasına kalıyor ki bu konuda ciddi bir başarı sağlıyoruz insanoğlu olarak.
Şu Covid-19 çıktı hemen birileri Amerika’nın biyolojik silahıdır bu diye fikir beyan etti. Koca koca profesörler çıkıp bunun mutasyona uğramış bir virüs olduğuna inandıramadı bu komplo teorisyenlerine inanan kitleyi. Neymiş efendim bir Kore dizisinde 2 yıl önce bahsetmişler bu Korona’dan. Eğer gerçek olmasa nasıl bilebilirlermiş ki? E zaten Covid-19 virüsü genel olarak Korona diye geçen virüs ailesinden, yani Korona’yı bir dizide kullanmak çok da ahım şahım bir durum değil aslına bakarsak. Ama insanoğlu işte sever komplo teorilerini, inanıverir hemen boncuk bulmuş gibi.
Sonra dünyadaki emekli nüfusa yönelik bir biyolojik silah olduğuna inananlar çıktı. Yani koca koca ülkeler birkaç bin emekliyi ortadan kaldırıp emekli maaşlarından tasarruf etmek için yüz milyarlarca dolarlık bir masraf yaratmışlar kendilerine. Var mı buna inanan? Olmaz mı? Dünya nüfusunu kontrol etmek için neler neler yapıyormuş bu devletler de haberimiz yokmuş.
Ama benim en sevdiğim HAARP teorileri. Evet HAARP diye bir şey var, teknolojik bir çalışmanın adı. Gerisi ise yine birilerinin uydurduğu saçmalardan seçmeler. Depremler, tsunamiler, beyin dalgaları, fırtınalar, hortumlar ne ararsak var içinde. Anlatanlar öyle bir inanmışlar ki sanırsınız biz öldük de ağlayanımız yok şu garip dünyada. HAARP gemilerinden bir tanesi de Çanakkale civarlarındaymış şu an. Kim bilir nerelerde deprem yaratacak kerata, göstere göstere boğazlarımızdan geçecek ve bu gemiyi acilen durdurmalıymışız. E durdurun o zaman, gemi ordaysa arşın burada neticede.
Peki tüm bu komplo teorilerine inanmak sağlıklı bir beynin ürünü mü? Ya da komplo teorileri ile akıl sağlığı arasında nasıl bir bağlantı var mı? BBC’de 13 Kasım 2019’da Deneysel Sosyal Psikoloji Dergisi tarafından yapılan bir çalışmaya istinaden yayınlanan bir makaleye göre bu tarz komplo teorilerine inanmak ile akıl sağlığı arasında ciddi bir bağlantı varmış. Kişiler kendisini yalnız hissettikçe, hayatlarındaki düzen bozuldukça (boşanma, ayrılık, ölüm, işsizlik, ekonomik sıkıntılar gibi travmalar) çareyi bu tarz komplo teorilerinde arıyormuş.
Yine İngiltere'de bulunan AngliaRuskin Üniversitesi öğretim üyesi VirenSwami tarafından 2016 yılında yapılan bir araştırmada da, stres ile gerçek olmayan şeylere inanma arasında bir bağ olabileceği tespit edilmiş. Araştırmanın sonucunda stres düzeyi arttıkça, komplo teorilerine inanma eğiliminin de yükseldiği ortaya çıkmış. Swami, "Stresli durumlarda, insanların analitik düşünme eğilimleri köreliyor. Stresli bir hayatı olan kişiler, aslında olmayan kalıpların ve düzenlerin var olduğunu görmek gibi belli bir düşünce tarzına kapılmaya başlayabilir. Stres yaratan olayların ardından düzenin sürdüğü ya da kontrolü ellerinde tuttuklarını hissetmek için komplo içeren açıklamaları kabul etme eğilimi ortaya çıkabilir" diyor.
Yani kısaca benim anladığım kişi kendini değersiz hissettikçe aradaki açığı bu tarz komplo teorileri ile kapatma yolunu seçiyor. Eş dost muhabbetlerinde bunları anlatarak önemli bir konuya parmak bastığını düşündüğü gibi, etraftan gelecek ve kendisini yüceltecek tepkilerle kaybettiği değeri yerine koymaya çalışıyor. Bu elbette bazen bir komplo teorisi, bazen batıl bir inanç veya bir mucize olabiliyor. Şimdi bu yazıyı okuyup beni de anlayışsız ve gerçeklerden bihaber, zavallı bir insanoğlu gibi görenler olacaktır elbet. Gerçi zaten karşılıklı olarak birbirimizi böyle görüyoruz; ama ben yine de bu durumdan çok rahatsız değilim, bir anlamda çeşit çeşit insanlar hayatımıza renk katıyor bu Korona günlerinde.
YAZARLAR
21 Nisan 2020 - 10:30
Koronadan Haarp'a Komplolar
Karantina günlerinde yaşarken insan ister istemez okuyacak, izleyecek, üzerine düşünecek birçok konu ile karşı karşıya kalıyor
YAZARLAR
21 Nisan 2020 - 10:30