KALEM Farkıyla...

Kuytu

Kuytu

Bugün sizlerle yeni bir yolculuğa çıkıyoruz sevgili Kalem gazetesi okurları. Bu köşeyi hayatın gürültüsü ve patırtısından uzak tozun dumanın gözümüze kaçmadığı esintisiz bir “Kuytu” ya dönüştürmeye çalışacağım.
Biraz soluklanacağınız, biraz kendinize dönüp bakacağınız, biraz kendinizden kurtulacağınız ama bazen de kendinize kavuşacağınız bir kuytu olacak.
Zamanın ve mekânın giremeyip sizi kapı eşiğinde beklediği, Her türlü bulanık birikintinin bir sırt çantasına doldurup sırtınızdan indirdiğiniz ve şu karşı köşeye koyduğunuz bir koyu gölge sessizliği.
Ne kadar iddialısın dediğinizi duyar gibiyim. Eğer bu iddiam gerçek bir temele dayanıyorsa samimiyetim ve heyecanımdan ileri gelir. Samimiyet gerçek bir heyecan sabırlı bir çabayla birleşirse ortaya çıkacak şey kendi mütevaziliğinin yanında özgün ve iddialı bir şey de olur.
Burada sizlerle aslında sadece tek bir hayali gerçekleştirme imkanımyok. Ve bu benim gerçekleştirilemeyecek hayalim olduğu kadar, size de asla vaadini veremeyeceğim bir durum.”Susmak”.Hayatın bu kakofonice yaşantılanan kısmına inat, ard arda yüklü ve dizili hafriyat kamyonları gibi yararsız cümleler yığınına karşın “Susmak” .Sıkıntıdan “Eeee! Daha daha nasılsın?” anksiyetesi yaşamadan,“suyunda lezzeti olur mu?” kabilinden bir soruya eş, susmanın o eşsiz lezzetinin tadına varmak.
Ben ki eğer sizinle kelimeler aracılığıyla temas kuran birisi olmasaydım belki bu hayalim de gerçek olurdu. Zira biz sadece çayın demlenmeye bırakıldığında gerçek ve özgün tadına kavuşacağını düşünme yanılgısı içerisinde var olup gidiyoruz. Oysa yaşamış olduğumuz her şey bir demlenme süreci gerektirir.
İşte susmak da bir anı bir olayı bir ilişkiyi hazmetmek için en elzem durumdur aslında.
Susmayı hayatınızın bir parçası haline getirdiğiniz de fark ettiğiniz o dur ki onunda hava gibi su gibi değişken lezzetleri var. Anlaşılmadığınızı düşündüğünüz bir ortamdaki suskunluğunuzun buruk ve acımsı tadıyla tamda “ işte budur” dediğiniz ortamdaki suskunluğunuzun tadı birbirinden o kadar farklı ki.
Bazen bu bir olay yada durumdan azade cereyan ettiğinde, kendi mucizesini de ortaya seriveriyor. Mesela güzel bir göl yada deniz kenarı düşleyin ve sizin orada sabit olduğunuzu varsayalım. Sizin yanınıza sürekli hayatınızda o ya da bu nedenle var olan insanları ya da canlıları belirli ve eşit sürelerde oraya getirip bıraksınlar. Ve siz sadece yanınıza kimin geldiğini görmek dışında onunla hiçbir iletişime girmeden yan yana oturacak şekilde sadece susun.
Birden bire göreceksiniz ki hareketsiz ve aynı yöne bakarak gerçekleştirdiğiniz bu eylem. Ki çoğunuz bu susma durumuna bir eylem bile demeyebilir. Bambaşka lezzet ve esintiyle yada huzursuzluk ve sarsıntıyla içinizi dolduracak.
Birisiyle tadına doyulmaz bir suskunluk yaşayacağınız gibi, bir diğeriyle diken üzerinde huzursuz bir suskunluk yaşayacaksınız.
Bütün bunları düşündüğünüz de hayat aslında bizim bildiğimizi sandığımızın aksine kendi ritmi, kokusu, dokusu ile bize rağmen bizimle akıp gidiyor.
Evet sayın okur!! Sen de ben de bu köşeye hoş geldik kısaca.
Senin suskun kalıp benim yazacak olmam, aramızdaki bağa engel bir durum gibi görünse de gerçek hiç de öyle değil. Seni şimdiden gözümde ve gönlümde hayal etmeye başladım bile.
Umarım güzel ve verimli bir yolculuk olur.
Hadi bakalım!! Rast gelsin…

Düşünceleriniz...

Alper Yancar

Alper Yancar

Tüm Yazıları

Son Yazıları

Arşiv

Takipte Kalın

Çanakkale'nin En Popüler Yerel Gazetesi Kalem, IOS & Android'de...

Kalem gazetesi artık IOS & Android cihazlarınızda. İndirin, seçkin yazarlardan etkin yorumlar, gündem yaratan haberler artık parmaklarınızın ucuna gelsin.

Uygulamayı ücretsiz indirebilir, bir hafta boyunca ücretsiz kullanabilirsiniz. Deneme süresinin sonunda satın alma seçeneklerimizi kullanarak gazeteye sahip olmaya devam edebilirsiniz.

ÜST