Hep “mış gibi” yaparak yaşıyoruz hayatı. Gerçek dışı bir yaşam tarzımız var. Diziler, filmler bizim için adeta sanal hayat platformu olmuş durumda. Kendi hayatımızı değil de, aktörlerin canlandırdığı karakterlerin rollerini yaşıyoruz. Hayal dünyasındayız vesselam… Kulaklarımızda kulaklıklar, sırtımızda çanta, gözlerimizde hülyalar ile günü tamamlıyoruz. Yaptığımız, söylediğimiz her şey aslında gerçek dışı. Davranışlarımız gerçek değil. Söylemlerimiz yerine gelebilecek türden hiç değil. Yaşadığımızı zannederek beylik laflarla gün geçiriyoruz işte, hepsi bu.
Bir haber gördüm bu gün ve bu satırları yazma ihtiyacı hissetim. Kirazlı’da ki altın madeni ve kentimizin tek içme suyu barajı olan Atikhisar barajı tüm yaz sadece ülkemizi değil dünyanın da önemli bir kesimini meşgul etmişti. Yerli ve yabancı ünlü kişilikler bölgeyi ziyaret ederek eylemcilere destek verdiler. Konserler bölgede verildi ve gelenlerin çoğu Mustafa Kemal’in kahve içtiği yerde aynı şekilde kahvelerini içtiler. Çevreci söylemler dudaklardan eksik olmadı. Herkes yine her zaman olduğu şekilde “mış gibi” yaparak bölgeyi terk edip gitti.
İşte okuduğum haber bununla ilgiliydi. Yazın bölgede ki eylemcilere destek veren sanatçılardan birisi de Şahan Gökbakar’dı. Namı-diğer Recep İvedik. Bir zamanlar, ilk filmden sonra birlikte yaşadığı ünlü bir hanımefendi sanatçımız kendisinden ayrılmış ve şöyle demişti; “Recep İvedik Şahan’a göre çok kibar bir karakter”. İlginç gelmişti bana bu söz ve haberi görünce anladım hanımefendinin ne demek istediğini. Şahan Gökbakar yeni filmi Recep İvedik 6 için Muğla’nın bir ilçesini mesken tutmuş. İddialar çok kapsamlı ama beni fotoğraflar ilgilendirdi. O güzelim ormanlık alanda bıraktıkları atıklar, fotoğraflarda ki görüntüler içimi acıttı. Daha birkaç ay önce çevreci görünen bir ünlü kişiliğin bu derece sorumsuzca doğayı tahrip etmesi ve bunun ortaya çıkabileceği olasılığını düşünmemesi beni hayretler içerisinde bıraktı. O da “mış gibi” yaparak ülkenin belli bir kesiminden paye kapmak derdine düşmüş belli ki. Yazık, son derece rahatsız oldum, keşke yazın eylemcilere destek vermeseydi çünkü görünen o ki kendisi çevreci bir düşünceye sahip falan değil, kimseyi kandırmaya çalışmasın. Zaman, yaptıklarının ancak kendisini kandırdığını ortaya çıkarıyor işte.
Sanatçı olmak gerçekten çok zor bir durum, yani elbette her sanatçı topluma örnek olamaz ama ne yazık ki günümüzde her sanatçı kendisinin topluma örnek olabileceğini düşünmekte. Oysa ki, yaptığı sanatın değeri her zaman o kişiyi en doğru insan yapmaya yetmiyor. Kişinin, ne iş yaparsa yapsın kendisini bilmesi ve bu doğrultuda hareket etmesi şart. Yoksa işte ortaya böyle açıklaması imkansız trajikomik durumlar çıkabiliyor.
Kirazlı’da neler oluyor derseniz? İnanın bilgi kirliliğinden başka bir şey olmuyor. Sonuç alındı mı? Bilmem, belki de ama bir düşünün ki ruhsatın yenilenmesi bir sene sonra yapılsa ne olur? Hem de bir kış ayında, kar kıyamet bir günde yapılsa mesela, ne olur?
Eylemciler içerisinde gerçekten çevreci olan ve bu eyleme gerçekten çevreci duygularla destek veren arkadaşlarım var, hepsini kutluyorum ancak gördük ki eylem bölgesi başka marjinal guruplarca da fırsat olarak görülerek değerlendirildi. Tıpkı gezi olaylarında olduğu gibi bölücü örgüt oradaydı bir çok kez. Olmaması gereken görüntüler gördük ve keşke o görüntülere orada ki gerçek çevreciler de tepki gösterselerdi. Bir tek PİKAMP GRUBU bu tepkiyi ortaya koydu. Gerçekten kutlarım.
Hayatımızı yaşayarak “mış gibi” yapmaktan kurtulmalıyız, bu sayede gerçekten yaşamaktan zevk alacağımız kendi hayatımızla tanışabiliriz.
YAZARLAR
01 Kasım 2019 - 10:32
Mış Gibi
Hep “mış gibi” yaparak yaşıyoruz hayatı
YAZARLAR
01 Kasım 2019 - 10:32
İlginizi Çekebilir