En kestirme öğrenme şeklinin öğreterek olduğunu bilmiyordum. Öğrencilik yıllarımızda ders çalışırken okurdum, yazardım, kendi yöntemlerimle öğrenmeye çalışırdım. Bu yaşımda daha yeni anladım ki; en kolay öğrenme şekli başkalarına, öğrenmek istediğin konuyu anlatarak kavramakmış. Kişiye öğretmek niyetiyle anlatırken, konunun bilmediğin, sana karmaşık gelen yönlerini de yakalayıp araştırıyorsun, sonrasında yol göstermek için gayret ederken sen de öğrenmiş oluyorsun. Bu süreç otomatik bir hal alıyor. Nasıl öğrendiğini kendin bile anlayamıyorsun.
Haydi gelin “öğrenme” kelimesine marifetçe yaklaşalım ilim kabımız ölçüsünde inşallah. Öğrenmek, bilgi edinmektir. Kişi bir işi öğrendikten sonra, o işi yapar ve aklında tutar. Bellemektir aslında. Marifetçe öğrenmek istersek eğer, kulların görevi Rablerini bilmektir. Peygamber Efendimiz “Rabbini bilen nefsini bilir.” demiş. Marifete girip, nefisini öğrenen kişi ise Allah’ı sadece bilmek değil, öğrenmek ister. İnce ayrıntılarına, birçok kişinin sır dediği, gizli öğretilere ulaşmak ister. Burada en önemli adım niyetimizdir. Salih niyetle yola koyulmalıyız. Siz Allah’a samimi bir kalple yaklaşıp, kullarına Rabbini öğretmek maksadıyla Allah’ı öğrenmek isterseniz, dünde kapalı olan tüm kapılar sonuna kadar açılır. Rabbimiz gel, buyur kulum, senin niyetin salih der ve kuluna kendini öğretmek ister. Marifet ilmiyle tanıştıktan sonra, her gece uyumadan önce Rabbim ben cahilim, bana öğretir misin? Seni, öğrencilerime daha iyi anlatmak istiyorum diye yalvararak Rabbimize dua ediyordum. Bu duanın sonunda her gece, etrafımda olup da ulaşabileceğim kim varsa rüyada gösterildi. Allah bana her gece kullarını gösterdi, hallerini bildirdi. Sabah-akşam Allah’ın rızasını kazanmak için yaptığım Üveys Veysel Karane zikrini, rüyada gördüğüm kişilere anlatmamı istedi. Bunu sadece bana değil, öğrenmek ve öğretmek isteyen tüm üveyslere gösteriyor hamdolsun. Rüyalarımı öğretmenime sorduğumda, gördüklerine zikir ver, Allah’ı anlat, marifetçe konuş, sevgiyle yaklaş, nefislerinin kötülüğünü anlat gibi cevaplar alıyordum. Hep aynı rüya açılımları diyordum. Hatta öğretmenim hakkında nefsim ön plana çıkmaya başlamıştı. Bu rüyaların başka anlamı yok mu diye sorgularken bulmuştum kendimi. Bilmiyordum ki! Rüya yolu ile Rabbimizin bizlere verdiği mesajları uygulamaya geçirdiğimizde, öğreterek öğrenmiş olmakla kalmıyoruz, görmüş ve yaşamış oluyoruz. Mucize kitabımız Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz “Bilenle, bilmeyen bir olur mu?” diyor. Yaşadığımız için, en iyi şekilde bilen oluyoruz hamdolsun. Hiçbir karşılık beklemeden, Allah’ın bize verdiği lütufları övünmeden öğretmek için marifet dünyasının güzelliğini bilmeyenlere anlatıyoruz. Anlatmakla da kalmıyoruz, yeri ve zamanı gelince yalvarıyoruz. Ne olur, bize cömert olan Allah sana da cömert, gel. Bu fani dünyada işine, eşine zaman ayırıyorsun, sağlığına zaman ayırıyorsun, alış-verişe zaman ayırıyorsun. Ey akıl sahibi, seni yaratan ve sevgiyle donatan Allah’ına niye zaman ayırmıyorsun? En büyük cömertlik Allah ve Resul’ünü sevmeyi öğretmektir. Bizim işimiz size, şeriatı öğretmek, abdesti, namazı, Kur’an okumayı öğretmek değil ki! Bizim işimiz size Allah ve Resul’ü en kolay yoldan, en kestirme yoldan, en sağlıklı şekilde nasıl sevilir, bunu öğretmek istiyoruz. İnsanlara Allah’ı ve Şanlı Resulümüzü anlatırken alınan haz, mutluluk, huzur hiçbir şeyde yok. Hz. Ali “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” diyor. Biz üveysler aç ruhları bulup, Allah’ı öğretmek için, açları doyurmak için yaratıldık. Daha ötesi yok ki! Bir düşünsenize, aslında üveysler size görmediğiniz, gösterilmeyen bir sevgi sunuyor ve korkma diyorlar. Allah kuluna kafi! Ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Haydi gelin “öğrenme” kelimesine marifetçe yaklaşalım ilim kabımız ölçüsünde inşallah. Öğrenmek, bilgi edinmektir. Kişi bir işi öğrendikten sonra, o işi yapar ve aklında tutar. Bellemektir aslında. Marifetçe öğrenmek istersek eğer, kulların görevi Rablerini bilmektir. Peygamber Efendimiz “Rabbini bilen nefsini bilir.” demiş. Marifete girip, nefisini öğrenen kişi ise Allah’ı sadece bilmek değil, öğrenmek ister. İnce ayrıntılarına, birçok kişinin sır dediği, gizli öğretilere ulaşmak ister. Burada en önemli adım niyetimizdir. Salih niyetle yola koyulmalıyız. Siz Allah’a samimi bir kalple yaklaşıp, kullarına Rabbini öğretmek maksadıyla Allah’ı öğrenmek isterseniz, dünde kapalı olan tüm kapılar sonuna kadar açılır. Rabbimiz gel, buyur kulum, senin niyetin salih der ve kuluna kendini öğretmek ister. Marifet ilmiyle tanıştıktan sonra, her gece uyumadan önce Rabbim ben cahilim, bana öğretir misin? Seni, öğrencilerime daha iyi anlatmak istiyorum diye yalvararak Rabbimize dua ediyordum. Bu duanın sonunda her gece, etrafımda olup da ulaşabileceğim kim varsa rüyada gösterildi. Allah bana her gece kullarını gösterdi, hallerini bildirdi. Sabah-akşam Allah’ın rızasını kazanmak için yaptığım Üveys Veysel Karane zikrini, rüyada gördüğüm kişilere anlatmamı istedi. Bunu sadece bana değil, öğrenmek ve öğretmek isteyen tüm üveyslere gösteriyor hamdolsun. Rüyalarımı öğretmenime sorduğumda, gördüklerine zikir ver, Allah’ı anlat, marifetçe konuş, sevgiyle yaklaş, nefislerinin kötülüğünü anlat gibi cevaplar alıyordum. Hep aynı rüya açılımları diyordum. Hatta öğretmenim hakkında nefsim ön plana çıkmaya başlamıştı. Bu rüyaların başka anlamı yok mu diye sorgularken bulmuştum kendimi. Bilmiyordum ki! Rüya yolu ile Rabbimizin bizlere verdiği mesajları uygulamaya geçirdiğimizde, öğreterek öğrenmiş olmakla kalmıyoruz, görmüş ve yaşamış oluyoruz. Mucize kitabımız Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz “Bilenle, bilmeyen bir olur mu?” diyor. Yaşadığımız için, en iyi şekilde bilen oluyoruz hamdolsun. Hiçbir karşılık beklemeden, Allah’ın bize verdiği lütufları övünmeden öğretmek için marifet dünyasının güzelliğini bilmeyenlere anlatıyoruz. Anlatmakla da kalmıyoruz, yeri ve zamanı gelince yalvarıyoruz. Ne olur, bize cömert olan Allah sana da cömert, gel. Bu fani dünyada işine, eşine zaman ayırıyorsun, sağlığına zaman ayırıyorsun, alış-verişe zaman ayırıyorsun. Ey akıl sahibi, seni yaratan ve sevgiyle donatan Allah’ına niye zaman ayırmıyorsun? En büyük cömertlik Allah ve Resul’ünü sevmeyi öğretmektir. Bizim işimiz size, şeriatı öğretmek, abdesti, namazı, Kur’an okumayı öğretmek değil ki! Bizim işimiz size Allah ve Resul’ü en kolay yoldan, en kestirme yoldan, en sağlıklı şekilde nasıl sevilir, bunu öğretmek istiyoruz. İnsanlara Allah’ı ve Şanlı Resulümüzü anlatırken alınan haz, mutluluk, huzur hiçbir şeyde yok. Hz. Ali “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” diyor. Biz üveysler aç ruhları bulup, Allah’ı öğretmek için, açları doyurmak için yaratıldık. Daha ötesi yok ki! Bir düşünsenize, aslında üveysler size görmediğiniz, gösterilmeyen bir sevgi sunuyor ve korkma diyorlar. Allah kuluna kafi! Ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.