Sadece kendin ol çünkü diğerleri çoktan tutuldu.
Toplum olarak ciddi bir özgünlük sorunumuz olduğunu düşünmüşümdür çoğu zaman. Ama bu kendi toplumuma dönük bir kompleks değil. Özgün olmayan tek toplum biz miyiz diyecek biri çıkarsa; kötü örnek örnek değildir derim. Ona kötü örnek denir. Evet, toplumumuzdaki klişelik yüzünden sıradanlık ve basmakalıp düşünce düşmanı olup çıktım. Bazen bu böyle bir hal alıyor ki, komplekse varıyor gibi hissediyorum. Kadim kökenlerimizi unutup başka kültürlere yönelmişizdir. Oysa yöneldiğimiz kültürler ilhamlarını tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuş antik metinlerden alır. 68’lerden beri, aranjman denilen, üstüne Türkçe söz yazılan, ithal edilen şarkıları, sırf düğün sezonunda çalınsın diye piyasaya sürülen uyarlanmış dans müziklerini sizler de duyuyorsunuzdur. Gençlik dönemimizin müzikleri, şimdilerde yeni kuşak popçular tarafından tekrar yorumlanıyor. Şimdiki kuşak da bunları yeni üretilmiş gibi dinliyor. Tıpkı anne babalarımızın, aranjmanları, asıllarını bilmeden, yeni üretilmişçesine dinlediği gibi. Bu arada dönemimizin müzikleri tekrardan kavırlanacak (cover) kadar eskimişiz. Popüler bilim yapan hatırı sayılır akademisyenler, zamanla yeni bir insan türü çıkacağını, yapay zeka ile insan birleşerek cyborg benzeri bir nesil oluşacağını, adına sibersapiens mi denir ne denir bilinmez ama bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyorlar. Sözümona bu ara kuşağı da, bilgisayar oyunları oynayan, böylelikle sanal bir ortam içine giren yeni genç neslin oluşturacağını düşünüyorlar.
Kola, cips, klavye, monitör, kablo dünyasında kaybolmuş, uykulu, hımbıl, looser denilen gençliğin bunu başaracağını pek sanmıyorum. En azından benim gözlemlediklerim öyle değil. Bu özentice gidişle en fazla şimdiden temeli atılan böyle bir pazara müşteri olurlar. E-spor denilen bu oyun dünyası, çoktan ciddi bir pazara dönüşmüş durumda. Her zamanki gibi söyleyip, gene enseyi karartmayalım deyip Çetin Altan’a gönderme yapalım derim.
Her bireyin kendini gerçekleştirecek zemini olduğuna, ihtiyaç duyduğu şeyi bulacağına ya da en azından aradığına inanırım. Önemli olan “kolektif şuur”a olumlu katkılarda bulunmak.
Oscar Wilde’ın sözünü tekrarlamakta fayda var. “Kendimiz olmaya ihtiyacımız var. Diğerleri çoktan tutuldu.”
Toplum olarak ciddi bir özgünlük sorunumuz olduğunu düşünmüşümdür çoğu zaman. Ama bu kendi toplumuma dönük bir kompleks değil. Özgün olmayan tek toplum biz miyiz diyecek biri çıkarsa; kötü örnek örnek değildir derim. Ona kötü örnek denir. Evet, toplumumuzdaki klişelik yüzünden sıradanlık ve basmakalıp düşünce düşmanı olup çıktım. Bazen bu böyle bir hal alıyor ki, komplekse varıyor gibi hissediyorum. Kadim kökenlerimizi unutup başka kültürlere yönelmişizdir. Oysa yöneldiğimiz kültürler ilhamlarını tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuş antik metinlerden alır. 68’lerden beri, aranjman denilen, üstüne Türkçe söz yazılan, ithal edilen şarkıları, sırf düğün sezonunda çalınsın diye piyasaya sürülen uyarlanmış dans müziklerini sizler de duyuyorsunuzdur. Gençlik dönemimizin müzikleri, şimdilerde yeni kuşak popçular tarafından tekrar yorumlanıyor. Şimdiki kuşak da bunları yeni üretilmiş gibi dinliyor. Tıpkı anne babalarımızın, aranjmanları, asıllarını bilmeden, yeni üretilmişçesine dinlediği gibi. Bu arada dönemimizin müzikleri tekrardan kavırlanacak (cover) kadar eskimişiz. Popüler bilim yapan hatırı sayılır akademisyenler, zamanla yeni bir insan türü çıkacağını, yapay zeka ile insan birleşerek cyborg benzeri bir nesil oluşacağını, adına sibersapiens mi denir ne denir bilinmez ama bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyorlar. Sözümona bu ara kuşağı da, bilgisayar oyunları oynayan, böylelikle sanal bir ortam içine giren yeni genç neslin oluşturacağını düşünüyorlar.
Kola, cips, klavye, monitör, kablo dünyasında kaybolmuş, uykulu, hımbıl, looser denilen gençliğin bunu başaracağını pek sanmıyorum. En azından benim gözlemlediklerim öyle değil. Bu özentice gidişle en fazla şimdiden temeli atılan böyle bir pazara müşteri olurlar. E-spor denilen bu oyun dünyası, çoktan ciddi bir pazara dönüşmüş durumda. Her zamanki gibi söyleyip, gene enseyi karartmayalım deyip Çetin Altan’a gönderme yapalım derim.
Her bireyin kendini gerçekleştirecek zemini olduğuna, ihtiyaç duyduğu şeyi bulacağına ya da en azından aradığına inanırım. Önemli olan “kolektif şuur”a olumlu katkılarda bulunmak.
Oscar Wilde’ın sözünü tekrarlamakta fayda var. “Kendimiz olmaya ihtiyacımız var. Diğerleri çoktan tutuldu.”