"Seçim Yasası" olarak geçen bu yasa en önemli yasalardan birisidir ve oldukça hassastır. Bu konu üzerine asırlarca düşünüldü, yazıldı, çizildi, özgür iradenin olup olmadığı sorgulandı. Gerçekten "özgür irade var mı?" Eğer özgür irade gerçekten varsa neden herkes kullanamıyor???
Özgür iradeye sahip bir varlık olarak insan, evrensel gelişmeleri ve olayları seçimleri ve istekleri doğrultusunda değiştirip şekillendirebilme gücüne sahiptir. Ancak bu değiştirebilme kabiliyeti varlığın tekamül ve bilinç seviyesiyle orantılıdır. Kişi ne kadar yüksek bilinç seviyesinde ve olgunluktaysa o kadar irade yasasını kullanma ve hayatı/olayları şekillendirebilme gücüne sahiptir.
Özgür irade yasası herkesin sahip olduğu ama bunu gerçekleştirmek için belli bir çabanın ve bilincin gerektiği bir yasa. Ayrıca seçimlerimizin sorumluluğunu alabilmeyi öğretir bize. Yasayı ancak farkındalığı ve bilinci yüksek kişiler yapıcı ve doğru şekilde kullanabiliyor. Çünkü kamil olan insan isteklerinin sorumluluğunu alır ve kimsenin ruhsal gelişimine zarar vermeyecek şekilde kararlar alır. Yasadaki hassas nokta da tam olarak bu! Allah kime neyi ne zaman vereceğini çok iyi bilir! Bizden istediği ise "yasaları keşfedecek, doğru kullanacak seviyeye gelmemiz ve seçimlerimizin sorumluluğunu almamız". Bu seviyeye geldiğimizde seçimlerimiz, dualarımız, isteklerimiz akış içinde gerçekleşmeye başlayacaktır. İyi niyetle istenen istekler ise olması gerektiği şekilde ve olması gereken zamanda olacak, kimseye zarar vermediği gibi bütünün de hayrına olacaktır. Dan Millman'ın "Hayatınızın Amacı" adlı kitabında yasa için şunları yazıyor: "Seçimler Yasası, koşullarımıza nasıl tepki göstereceğimizi seçme gücümüze ve sorumluluğumuza işaret eder. Bu yaşadığımız sürece asla yitirmediğimiz bir güçtür. Çarpık ve sınırlayıcı inançlarımız ne kadar az ise, seçim gücümüz o kadar büyük olur." Şimdide günlük hayattan basit bir örnekle bu yasayı biraz somutlaştıralım. Yakın bir arkadaşım çok çocuk sahibi olmak istiyordu ama evli değildi. Evlenmeye karar verdi ve uygun gördüğü bir adayla evlendi. Her şey önceleri güzeldi. Eee ne de olsa cicim ayları, seneleri... Zaman geçti ve çocuk sahibi olma kararı aldılar. Öncelik zaten çocuk sahibi olmaktı, doğru insanla evlenmek önceliği olmamıştı aslında. Her neyse... Çocuk sahibi oldular. Her şey doğumdan sonra değişmeye başladı. İlk baştaki kişiler olmaktan çıktılar. Harika bir bebek dünyaya geldi ama evlilikte sorunlar başladı ve bu süreç ayrılıkla sonuçlandı. Arkadaşım bir seçim yapmıştı. Özgür iradesiyle "anne olmayı" seçti. Önceliği buydu ve gelişen olaylar bu seçime hizmet etti. Sonuç olarak istediğini aldı ve anne olmayı başardı. Ancak bu amaç uğrunda bir çocuk babasız büyümekte ve bir baba çocuğundan uzakta yaşamakta. Peki ne olmalıydı diye sorabilirsiniz... Anne olabilmek için önce güzel bir evliliğe ve iyi bir eşe odaklanılmalıydı. Doğru insanla evlilik olduğunda bebek zaten süreç içerisinde en güzel şekilde gelecekti dünyaya. Kimse zarar görmeyecek, bebek babasız, baba çocuksuz kalmadığı gibi evlilik olması gerektiği gibi ilerleyecekti. Akış içinde iyi niyetle her şey olması gerektiği gibi yaşanacaktı. Büyük bir gerçek var. Allah herkese istediğini bir şekilde verir ancak bu isteklerimizin bir de sonuçları ve bedelleri vardır. Seçimlerimizin, hayatımızın sorumluğunu almalıyız... Büyük güç büyük sorumluluk ister! Emel Uğur Kırıcı
Özgür irade yasası herkesin sahip olduğu ama bunu gerçekleştirmek için belli bir çabanın ve bilincin gerektiği bir yasa. Ayrıca seçimlerimizin sorumluluğunu alabilmeyi öğretir bize. Yasayı ancak farkındalığı ve bilinci yüksek kişiler yapıcı ve doğru şekilde kullanabiliyor. Çünkü kamil olan insan isteklerinin sorumluluğunu alır ve kimsenin ruhsal gelişimine zarar vermeyecek şekilde kararlar alır. Yasadaki hassas nokta da tam olarak bu! Allah kime neyi ne zaman vereceğini çok iyi bilir! Bizden istediği ise "yasaları keşfedecek, doğru kullanacak seviyeye gelmemiz ve seçimlerimizin sorumluluğunu almamız". Bu seviyeye geldiğimizde seçimlerimiz, dualarımız, isteklerimiz akış içinde gerçekleşmeye başlayacaktır. İyi niyetle istenen istekler ise olması gerektiği şekilde ve olması gereken zamanda olacak, kimseye zarar vermediği gibi bütünün de hayrına olacaktır. Dan Millman'ın "Hayatınızın Amacı" adlı kitabında yasa için şunları yazıyor: "Seçimler Yasası, koşullarımıza nasıl tepki göstereceğimizi seçme gücümüze ve sorumluluğumuza işaret eder. Bu yaşadığımız sürece asla yitirmediğimiz bir güçtür. Çarpık ve sınırlayıcı inançlarımız ne kadar az ise, seçim gücümüz o kadar büyük olur." Şimdide günlük hayattan basit bir örnekle bu yasayı biraz somutlaştıralım. Yakın bir arkadaşım çok çocuk sahibi olmak istiyordu ama evli değildi. Evlenmeye karar verdi ve uygun gördüğü bir adayla evlendi. Her şey önceleri güzeldi. Eee ne de olsa cicim ayları, seneleri... Zaman geçti ve çocuk sahibi olma kararı aldılar. Öncelik zaten çocuk sahibi olmaktı, doğru insanla evlenmek önceliği olmamıştı aslında. Her neyse... Çocuk sahibi oldular. Her şey doğumdan sonra değişmeye başladı. İlk baştaki kişiler olmaktan çıktılar. Harika bir bebek dünyaya geldi ama evlilikte sorunlar başladı ve bu süreç ayrılıkla sonuçlandı. Arkadaşım bir seçim yapmıştı. Özgür iradesiyle "anne olmayı" seçti. Önceliği buydu ve gelişen olaylar bu seçime hizmet etti. Sonuç olarak istediğini aldı ve anne olmayı başardı. Ancak bu amaç uğrunda bir çocuk babasız büyümekte ve bir baba çocuğundan uzakta yaşamakta. Peki ne olmalıydı diye sorabilirsiniz... Anne olabilmek için önce güzel bir evliliğe ve iyi bir eşe odaklanılmalıydı. Doğru insanla evlilik olduğunda bebek zaten süreç içerisinde en güzel şekilde gelecekti dünyaya. Kimse zarar görmeyecek, bebek babasız, baba çocuksuz kalmadığı gibi evlilik olması gerektiği gibi ilerleyecekti. Akış içinde iyi niyetle her şey olması gerektiği gibi yaşanacaktı. Büyük bir gerçek var. Allah herkese istediğini bir şekilde verir ancak bu isteklerimizin bir de sonuçları ve bedelleri vardır. Seçimlerimizin, hayatımızın sorumluğunu almalıyız... Büyük güç büyük sorumluluk ister! Emel Uğur Kırıcı