Kahvehanelerin erken saatlerde bile müşterileri olmaya başladı. Sabahları bir kahvehanenin önünden geçerken, içeri doğru şöyle bir baksanız televizyonun önüne dizilmiş, başları yukarıda, çıt çıkarmadan TV izleyen birkaç kişi görmek mümkündü. Hatta kahvehanelerin, bastonlarına dayanmış kalın gözlüklerinin altından kaşlarını merakla kaldırmış, ağızlarını hayretle açan birkaç yaşlı müşterisi bile oluyordu. Hem seyrediyorlar hem de şaşkınlıklarını yakınındakiyle paylaşmayı ihmal etmiyorlardı. “Ya! Gördün mü bak” dedi yaşlılardan biri. “Kadının hiç haysiyeti kalmamış, biz gençliğimizde bunları rüyamızda bile göremezdik.”
Terzi diye bilinen kahvecinin eşi, yeni yetme oğlu Mehmet’ten dizi akşamı televizyonu eve getirmesini istedi. Evde kadınlar kahvehanedeymişçesine toplanmış, çerezli çimenli her yaştan seyirciler vardı. Diziyi renkli izlemenin, böylece dizi keyfini iyice köpürtmenin hayali içindeydiler.
Terzi köye sonradan taşınmış olduğundan; önceleri pek arkadaşı olmayan, konu komşuyla pek kaynaşamayan karısı da bu sayede köyün en popüler kadınlarıyla bile yakınlık kurup kendine bir saygınlık ve itibar kattı. Dizinin oynamasına dakikalar kal çaylar demlendi. Çerezlerle yiyecekler hazırlandı. Ta öte mahalleden bile gelenler renkli televizyon karşısında yerlerini aldılar. Bir sürü kadın, onların kızlı erkekli çocukları toplanmış, herkesin içi heyecandan kıpır kıpırdı. Kahvecinin ergenleşmiş bıyıkları terleyen oğlu da kahvehanede epey sosyalleştiğinden kadınların içinde de rahat tavırlarla şımarıklıklar, şakalar yapabiliyordu. Televizyonun yerini ayarlarken kızlara yan gözle bakmayı ihmal etmedi. Televizyonun kumandasından ince ses ve renk ayarları yaptı. Her zaman görmediği yaşıtlarına hem zenginliklerini hem de becerilerini sergilemenin peşindeydi. Videoya bağlı olan televizyonda birden dizi yerine tuhaf çıplak kadınlar ve erkekler görünmesiyle ortalığın çığlıklara boğulması bir oldu. Öyle ki yoldan geçen biri rahatlıkla, birinin başına elim bir kazanın geldiğini düşünebilirdi. Neye uğradığını anlamayan kadınlar hem paniklediler hem de kaçamak gözlerle televizyondaki çıplakların neler yaptığını izlemekten geri durmadılar. “Kapatın şunu ayol! Kapat… Başımıza taşlar yağacak şu gavur icatları yüzünden.” Diye bağıran yaşlıca Halime Teyze’nin bile ağzı kulaklarında olduğundan kendini toplaması epey zaman aldı.
Birden kendiliğinden cereyan eden bu gülünç ve tuhaf durumun yarattığı sansasyon “Dallas”ı bile aratmayacağa benziyordu. O anlara tanık olmuş, şimdilerde yaşını başını alıp torun torba sahibi olmuş kadınlar bir araya geldiklerinde, o komik ve vahim durumu anmadan edemezler.
YAZARLAR
28 Aralık 2019 - 10:42
Televizyon Kazası (2. Kısım)
Kahvehanelerin erken saatlerde bile müşterileri olmaya başladı
YAZARLAR
28 Aralık 2019 - 10:42
İlginizi Çekebilir