İnternetin hızla gelişen ve sürekli değişen kültürü, artık yalnızca bilgiye ulaşma aracı değil; yeni bir dilin, kolektif duyguların ve gerçeküstü karakterlerin üretildiği sonsuz bir evren. Bu evrende bazı kelimeler yalnızca sözcük değil, birer dijital varlığa, karaktere dönüşüyor. “Tung tung tung sahur” ve “ballerina cappuccino” da bu evrende yaşayan iki ayrı ama birbiriyle kesişen karakter gibi.
Tung Tung Tung Sahur: Dijital Gecelerin Davulcusu
“Tung tung tung sahur”, adeta memetik bir varlık. Sahur vaktiyle hiçbir anlamlı bağlantısı kalmamış, ama sanki hep oradaymış gibi duran bir hayalet karakter. Kafanın içinde yankılanan bir ses gibi: metalik, ritmik, hafif sinir bozucu ama aynı zamanda güven verici. Bir davulcunun gecenin sessizliğinde uzaktan gelen sesi değil; beynin içindeki o anlamsız ritim.
Bu karakter, absürt mizahın en parlak örneklerinden biri. Türkçe internet kullanıcılarının “gece saat üçten sonra olanlar” konseptine duyduğu kolektif ilgiyi simgeler. Zihinsel dağılmanın, uykusuzluğun, telefon ışığına bakarken kaybolmanın sesidir. “Sahur kimidr?” gibi kuralsız, rastgele bir dil kullanımı ise bu karakterin gerçeklikle bağını iyice koparır. Tung tung tung sahur, ne anlatır bilinmez ama mutlaka bir şey anlatıyordur—ya da biz öyle hissederiz.
Ballerina Cappuccino: Dijital Rüyanın Köpüğü
Ballerina cappuccino ise bambaşka bir dünyanın figürüdür. O, gecenin ilerleyen saatlerinde zihne gelen zarif ama anlamsız bir görüntü: dumanı tüten bir cappuccino fincanının içinde dönerek dans eden bir balerin. Estetikle absürtlüğün kusursuz bileşimi. Hem sanatsal, hem saçma. Hem gerçeküstü, hem TikTok estetiğine uygun.
Bu karakter, “Italian brainrot” evreninin doğal bir parçası. İtalyan operaları, espresso fincanları, Vivaldi çalan balkonlar arasında zarifçe süzülürken birden TikTok filtresine yakalanmış gibi olur. Ballerina cappuccino, hiçbir şey anlatmaz ama seni izlerken kendini kültürlü sanarsın. Oysa yalnızca kahve köpüğü kadar derin ve o kadar geçici bir haldir.
Bu İki Karakterin Kesişim Noktası: Brainrot
Tung tung tung sahur ve ballerina cappuccino, her ne kadar farklı mizah kanallarından doğmuş gibi görünseler de aynı zihinsel coğrafyada yaşarlar: brainrot. Yani bir şeylere anlam vermekten vazgeçmenin, kendini absürdün akışına bırakmanın, var olan her anlamı bozarak yerine daha hissi ve rastgele bir mizah koymanın adı. Brainrot, artık sadece “çok sevdiğim için takıntı haline getirdim” anlamına gelmez; bilinçli bir mantıksızlıktır.
Bu karakterler, gecenin bir vakti internette kaybolmuş birinin zihninde beliren metaforlardır. Bir yanda sahursuz bir davulun sesi gibi “tung tung tung sahur”, diğer yanda köpük gibi var olup kaybolan “ballerina cappuccino”. Bu ikisiyle birlikte yaşadığımız dijital çağ, klasik hikâye anlatıcılığını değil; kısa, garip, anlaşılmaz ama hissettiren görsel anlatıları sever.
HABER MERKEZİ