Vatanımızı Sevmek Dolar Yakmakla Ölçülseydi…
Son ekonomik krizin yavaş yavaş kendini hissettirmesiyle beraber gün geçmiyor ki trajikomik durumlarla karşılaşmayalım. İşin kötüsü ülkenin bir kısmının bu trajikomik durumlar karşısında nutku tutuluyorken, diğer kısmı ise anlamsızca ucuz milliyetçiliğe alkış tutuyor.
Mesela bir ilimizin Ticaret Odası Başkanı “Doları Literatürden Çıkaralım” diye açıklama yapıyor, kendisinin ne iş yaptığını bilmeyen kesim zat-ı muhteremi alkışlıyor. Vatansever insan neticede, ülkesini o kadar seviyor ki adeta tek başına Dolar’a göğsünü siper ediyor. Keşke herkes onun kadar ülkesini sevse. Peki ne iş yapıyor bu vatansever insan? Döviz bürosu sahibi kendisi. Dolar artıyor vatandaş geliyor dolar bozduruyor, dolar düşüyor vatandaş geliyor dolar alıyor. Vatansever bir şekilde dolar alıp satıyor.
Bir diğeri ucuzdan aldığı dolarları, üst seviyelerden bozduruyor. Bozdurduğu yetmiyor bir de bunu sosyal medyada paylaşıyor. Bir grup “İşte vatanseverlik bu” diye milyonlarca doların bozdurulmasına alkış tutuyor. E sormuyor ama bu milyon milyon dolarları kaçtan aldın, kaçtan bozdurdun, sonra kaçtan yeniden aldın?
Gariban vatandaş öyle heyecanlanıyor ki gidiyor elindeki 200 Doları yakıyor, kameraya alıp sosyal medyada paylaşıyor, üstüne eşinden bir de fırça yiyor. Bunu gören sahte milliyetçi durur mu o da gidip binlerce sahte doları alıp yakıyor. Gelsin alkışlar, yansın sahte dolarlar.
Yetmiyor biri çıkıyor, diyor ki “Amerika’ya inat ev fiyatlarını düşürüyoruz”… Gelsin alkışlar, gitsin övgüler; ne büyük adam ya Rabbim. Dolar artıyor diye, vatandaş ev alabilsin diye ev fiyatlarını düşürüyor. E kimse sormuyor “Ne alakası var arkadaş ev fiyatlarını düşürmek ile Dolar’ın? Madem ev fiyatlarını vatan sevgisiyledüşürdün de önceden pahalıya mı satıyordun acaba? Yoksa işler kötü gidiyor da durumdan istifade edip eldeki evleri hızla satmak mı amaç?” Peki diğer müteahhitler zan altında kalmıyor mu bu durumda, onların vatanseverliğinden şüphe mi duymamız gerekiyor?
Velhasıl ucuz yollu milliyetçilik mi görmek istiyorsunuz? O zaman doğru ülkedesiniz çünkü bu ülkenin en büyük afyonlarından biridir sahte milliyetçilik. Ülkemizi sevmenin asılan bayrak boyutuyla ölçüldüğü bir ortamda Kaz Dağları’nın altın için perişan edilmesi, en verimli topraklarının birilerine peşkeş çekilmesi; doğamızın, sahillerimizin, ormanlarımızın farklı sebeplerle katledilmesi, fabrikalarımızın birilerine sudan ucuza verilmesielbette şu sahte milliyetçiliğin çıkardığı gürültü kadar ses getirmiyor.
Ve hatta bunları söylediğiniz için hain diye bile adlandırılabiliyorsunuz. Ne de olsa bu günlerde en çok duyduğumuz laf değil mi?“Vatan Haini”.
Hele 30 Ağustos günü çıkıp; “29 Ekimleri, 30 Ağustosları, İzmir’in dağlarını hiç sevmem” diye yazabilen sahte vatanseverlerin milletvekili adayı olabildiği bir ülkede vatansever olabilmek; özgürce bu vatanı sevebilmek, vatanımızla ve bu vatanı bize armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’le gurur duyabilmek dahi hor görülebiliyor.
Nazım Hikmet’in yıllar önce kağıda döktüğü gibi;
“Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim.Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”