Nerede okuduğumu ve kimin söylediğini hatırlamıyorum ama bu söz içimde çok yer etmiş ender sözlerden birisidir. Çok güçlü ve derin bir anlamı olduğunu düşündüğüm ve hayatımda da içselleştirdiğim bir söz! Ne zaman gevşeyip rahatlamaya başlasam "uyan" diyen bir içsesle dürtüldüğüm ve ayıldığım bir söz. Bana hissettirdiği şey şu: Zaman azalıyor, rahatlama lüksümüz yok, çalışmak ve "insan" olmak zorundayız!
İnsanoğlu tekamül etmesi için sınav yeri denilen dünyaya gönderildi ve yaratıcı tarafından insanoğlunun bu sınavları geçerek, tekamül etmesi ve kendini aşması, kamil insan bilincine yükselmesi bekleniyor. Tabi bunu yapması için belli bir zaman dilimi tanındı. Bu zamanın ne kadar olduğunu bilemesek de hızlanan hayatımız ve kıyamet alameti olarak kutsal kitaplarda bildirilen alametlerin apaçık görünür hale gelmesi çokta zamanımızın kalmadığını hissettiriyor artık. Beklenen bilinç seviyesine ne kadar ulaştık, bunun için gerçekten ne kadar çaba sarfettik bunu herkes kendine sormalı, kendini sorgulamalı artık. Kamil insan olabildik mi? Eğer olamadıysak şimdi ne olacak?
Biz gerekeni yapmadığımızda ve beklenileni gerçekleştiremediğimizde devreye yaratıcı giriyor ve bize zamanımızın kalmadığını, artık kalkıp kıyam etmemiz gerektiğini, silkelenip kontrolü ele almamız gerektiğini hissettirip sopasını gösteriyor ve o "devrim" sopasıyla dünyayı bir güzel dürtüyor. "Şimdiye kadar kalkmadın, gerekeni yapmadın ve zamanını doğru kullanmadın, şimdi 5 yılda(misal olarak) yapman gerekeni 5 günde yapmak zorundasın" diyor adeta. İşimiz gerçekten zor. Asırlarımızı boşa geçirdik, savaş, öfke, hırs, güç sevdası, güzellik, para, tutku, dünyasal olan her şeye fazla kapıldık ve asıl yapmamız gerekenden uzaklaşıp dünya sarhoşu olduk. Evet bunları yaşarken eğlendik, tatmin olduk ve egomuzu besledik ama artık bedel ödemek zorundayız. Geri gelmeyen tek şeyi "zaman"ı doğru kullanamamanın bedeli bu. Zaman... Belki de sahip olduğumuz en önemli ve en değerli kavram da yok artık bizim için. Aşırı baskı ve korku altındaki insanoğlu artık sıçrama yapmak zorunda! Ayılmak zorunda, özüne ulaşıp büyük haritayı görmek zorunda. Dünyada boşuna olmadığının, "insan" olmanın anlamını, Allah'ın neden bize(insanoğlu) bu kadar değer verdiğini, bizi alemler yaratacak kadar sevdiğini anlamak zorunda. Uyanmamız (kıyam etmemiz) neden bu kadar önemli? Neden bu kadar değerliyiz? Artık bunca dünya sarhoşluğundan sonra bunu keşfetme zamanı... Yaratıcının devrimi insanoğlunun devrimlerine benzemez. Çok sarsıcı ve ölümcüldür! Ayıltana kadar hırpalar, sarsar insanı. Ayılmazsan da yok olursun! Seller, yangınlar, depremler, kasırgalar... Dünya isyan ediyor. Bizim ona zulmümüzü depremler yoluyla konuşmaya çalışarak, öfkesini yangın çıkararak, gözyaşlarıyla sellere sebep olarak ve kasırgalar yoluyla nefes almaya çalışarak yapıyor. Bunca şey olurken hala dünyasal heveslere dalmak ahmaklık olur. Dünya hepimizin evi ve hem kendimizi hem de evimizi kurtarmak zorundayız! İşe önce kendimizden başlayalım... Derin bir nefes alıp insan olmanın gerçek anlamını anlayalım artık. Allah'ın bize bahşettiği yaratıcılık yeteneğini BİR olmak için, BÜTÜNLEŞMEK için, HEPİMİZ için kullanıp kendimizi ve dünyamızı nasıl daha güzel bir yer yapabileceğimizi düşünmek için kullanalım... Korkularımızı aşıp İNSAN olalım! Olan her şey bunun için... Emel Uğur Kırıcı
Biz gerekeni yapmadığımızda ve beklenileni gerçekleştiremediğimizde devreye yaratıcı giriyor ve bize zamanımızın kalmadığını, artık kalkıp kıyam etmemiz gerektiğini, silkelenip kontrolü ele almamız gerektiğini hissettirip sopasını gösteriyor ve o "devrim" sopasıyla dünyayı bir güzel dürtüyor. "Şimdiye kadar kalkmadın, gerekeni yapmadın ve zamanını doğru kullanmadın, şimdi 5 yılda(misal olarak) yapman gerekeni 5 günde yapmak zorundasın" diyor adeta. İşimiz gerçekten zor. Asırlarımızı boşa geçirdik, savaş, öfke, hırs, güç sevdası, güzellik, para, tutku, dünyasal olan her şeye fazla kapıldık ve asıl yapmamız gerekenden uzaklaşıp dünya sarhoşu olduk. Evet bunları yaşarken eğlendik, tatmin olduk ve egomuzu besledik ama artık bedel ödemek zorundayız. Geri gelmeyen tek şeyi "zaman"ı doğru kullanamamanın bedeli bu. Zaman... Belki de sahip olduğumuz en önemli ve en değerli kavram da yok artık bizim için. Aşırı baskı ve korku altındaki insanoğlu artık sıçrama yapmak zorunda! Ayılmak zorunda, özüne ulaşıp büyük haritayı görmek zorunda. Dünyada boşuna olmadığının, "insan" olmanın anlamını, Allah'ın neden bize(insanoğlu) bu kadar değer verdiğini, bizi alemler yaratacak kadar sevdiğini anlamak zorunda. Uyanmamız (kıyam etmemiz) neden bu kadar önemli? Neden bu kadar değerliyiz? Artık bunca dünya sarhoşluğundan sonra bunu keşfetme zamanı... Yaratıcının devrimi insanoğlunun devrimlerine benzemez. Çok sarsıcı ve ölümcüldür! Ayıltana kadar hırpalar, sarsar insanı. Ayılmazsan da yok olursun! Seller, yangınlar, depremler, kasırgalar... Dünya isyan ediyor. Bizim ona zulmümüzü depremler yoluyla konuşmaya çalışarak, öfkesini yangın çıkararak, gözyaşlarıyla sellere sebep olarak ve kasırgalar yoluyla nefes almaya çalışarak yapıyor. Bunca şey olurken hala dünyasal heveslere dalmak ahmaklık olur. Dünya hepimizin evi ve hem kendimizi hem de evimizi kurtarmak zorundayız! İşe önce kendimizden başlayalım... Derin bir nefes alıp insan olmanın gerçek anlamını anlayalım artık. Allah'ın bize bahşettiği yaratıcılık yeteneğini BİR olmak için, BÜTÜNLEŞMEK için, HEPİMİZ için kullanıp kendimizi ve dünyamızı nasıl daha güzel bir yer yapabileceğimizi düşünmek için kullanalım... Korkularımızı aşıp İNSAN olalım! Olan her şey bunun için... Emel Uğur Kırıcı