Günler mi günleri, aylar mı ayları kovalar? Bilemedim.
Geçen zaman mı, yoksa ömür mü? Kestiremedim.
‘’İyiyiz,’’ demek adetten mi olmuş? Anlayamadım.
Ağustosun yarısı yaz, yarısı kış mı? Farkına varamadım.
Mevsimler mi kayıyor? İdrak edemedim.
Kendi yanlışlarını çuvala basmışlar da bizimkileri duvara mı asmışlar? Çözemedim.
İşte böyle bir yaz gününde hemhal edelim istedim.
Yazdıklarımı takip edenler bilir, bazen zaman ayak uydurmakta güçlük çekiyorum. İnsanların sirtaki yaparcasına ilerlediği bu yollarda ayaklarım tökezliyor. Daha sonra bir ihtiyarın nasihatiyle yönümü buluyor, yolumu doğrultuyorum. Gün görmüş büyüklerimizin nasihatlerine ehemmiyet veriyor, onlardan beslenmeye çalışıyorum.
Tahta oturaklı demir iskemlelerin doldurduğu kahvehanelerin samimiyetini, zincir kahvecilerin şöhret dağıtan yapmacıklıklarına tercih ediyorum.
Bu hissiyatları içimde taşırken dertleşebilecek bir büyüğüm olsun dedim, bu yolculukta gönül duvarıma tuğla koyan tüm büyüklerimden bir iz taşıyan Fikri Bey Amca ile sizleri ziyaret edelim istedim.
Fikri Bey Amca kimi zaman kaybolacak, kimi zaman belirecek. Bazen gölgesinde serinlediğiniz ulu bir çınar bazen aksi bir ihtiyar…
‘’Fikri Bey Amca, hoş geldin. Biz seni zaman içerisinde tanıyacağız. O yüzden aşina olduğumuz biyografik cümlelerle hiç vakit kaybetmeyelim. Sen anlat biz dinleyelim. Nereye gidiyor bu gençlik?’’
‘’Eyvallah evlat. Kimsenin bir yere gittiği yok. Bir yere varmaya niyeti de yok. Asıl sıkıntımız da bu zaten. Biz arada kalmış bir toplumuz. Bir yanımız gelenekselci, bir yanımız çağdaş. İkisi de aynı anda olsun istiyoruz. Ama iki güzel aynı anda olmaz ki,’’
‘’Anladım, tarafımızı seçemiyoruz diyorsun,’’
‘’Taraf da yok aslında mevzu istikrar ile alakalı. Biz tarhana çorbasından sonra portakallı pekin ördeği yemek istiyoruz.
‘’Yemeyelim mi?’’
‘’Yiyelim elbet ama tarhana çorbasından sonra kuru fasulye pilav yiyelim. Yok o ördekten yiyeceksek öncesinde kremalı bilmem ne çorbası içelim.’’
‘’Sence hangisi Fikri Bey Amca?’’
‘’Bu işin sencesi bencesi de yok ki evlat. Önemli olan arada kalmamak.’’
‘’Sanırım şimdi oldu. Bir gözün kalk gidelim derken öbütü otur oturduğun yere demesin diyorsun sanırım.’’
‘’Hah işte öyle demek istiyorum. İki gözün de ya otursun ya da istediği yana gitsin.’’
‘’Güzel anlatıyorsun da bugünlük bize ayrılan bölümün sonuna geldik. Toparlayalım mı Fikri Bey Amca? Yine bizleri ziyarete gelir misin? Gönül sofrandan istifade edebilir miyiz?’’
‘’Nasip evlat, nasibinde olmayınca bir adam sopa bile yiyemezmiş,’’
Bu haftayı da Bahadır Cüneyt Yalçın ile noktalayalım kıymetli okur.
‘’Monotonlaşan tüm gariplikler bir bakmışsın gölgen olmuş. Zaman gelir onlarsız yaşayamazsın.’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
Şimdi anlıyor gibiyim
Günler mi günleri, aylar mı ayları kovalar? Bilemedim
Yayınlanma :
18.08.2022 10:00
Güncelleme
: 18.08.2022 10:00
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: