Evet, zaman Tanrının kiralık katilidir. Er ya da geç, genç ya da yaşlı herkesin canını alır. Ne kadar uzun yaşadığın değil ne kadar kaliteli bir yaşam sürdüğündür önemli olan. Kaliteli hayatın nasıl olması gerektiği de herkese göre değişir. Kimi çok ünlü olup para pul içinde bir yaşam sürmek isterken, kimileri de kaderine boyun eğip kıt kanaat bir yaşam sürmeye çalışır ve iyi bir hayat sürdüğü yanılgısına düşer. Bazı kişilerin hayatları ise, rahat günlere ulaşmak için çabalarken, bir de bakar ki ömrü bir hiç uğruna geçip gitmiş. Belirli bir yaştan sonra ah edip vah etmeler boşunadır. Zaman bir saniye bile durmaz, onun için boş vakitlerini kaliteli uğraşlarla değerlendirmek önemlidir. Birey hayatında seçilen iş, eş, yaşam koşulları ne kadar kaliteli ve huzurlu bir hayatı olacağını belirler. Sadece karnını doyurmak için yapılan işler, ‘etraf ne der’ zihniyetiyle sadece laf olsun diye yapılan evlilikler kişilerin en büyük hata ve yanılgılarıdır. Belki de mutlu olmak için çok şeye ihtiyaç yoktur ama kuru kuruya şükretmek de mutluluk getirmez.
ÇÖPE ATILAN YEMEKLER VE AÇLIK
Beş yıldızlı otellerin açık büfelerinde kalan yemekler çöpe atılırken, dünyanın bir yerlerinde çocuklar açlıktan ölüyor. Zevk ve sefa içinde yaşayan biri, açlıkla boğuşan bir ülkede de doğmuş olabilirdi. Doğup büyüdüğün ortam ve koşullar çok önemlidir. İnsanlık tarihinde lüks içinde yaşam sürenlerin akıllarına açlıkla mücadele eden insanlar hiç gelmez. Sonuçta ne olur, zaman, güzeli çirkinleştirir, genci yaşlandırır ve herkes geldiği toprağa geri döner. Tanrının kiralık katili zaman, herkese de adil davranmaz, zenginlerin canını hep geç alır. Din buna kader der belki ama bu kesinlikle kader değildir. Çoğu kili de zamanın gerçekten Tanrının kiralık katili olduğuna inanarak geçirir. Asıl katil kapitalist sistemdir.
DİNLERİN VAATLERİ
Bütün dinler yardımlaşmadan bahseder. Komşun açken yatma der. Bunun aksine dinlerini en yoğun yaşayan toplumların çoğunda sınıfsal farklılıklar arasında uçurumlar vardır. Bir yanda açlıkla boğuşan insanlar varken diğer tarafta petrol zengini olan kişiler saraylarda yaşamaktadır. Din fakirin ruhsal gıdası olmuş durumdadır. Nasıl olsa öldüğünde cennette rahat edecektir. Cennete gidebilmek için çabalarken aslında cennetin de cehennemin de bu dünyada olduğunun farkına varamaz. Öteki dünyanın güzellikleri boş vaatlerdir. Bu dünyada inanç yaratılır, öğretilir, insanların itaat etmesi için her şey yapılır. Sefil bir yaşam sürenlere, öbür dünyada cennet ve huzur müjdelenir. Dinin sermayesi bedavadır, inananlar da sadece 'bel ki öteki dünyada rahat ederiz' avuntusu ile her şeye körü körüne inanırlar.
BİREY OLMAK
Bazı insanlar daha çocukluklarında her şeyi sorgulamaya başlar ve öyle büyürler. İsyan ve başkaldırı her bireyin genlerinde vardır, ama çoğu zaman toplum baskısı ağır basar. Öncelikle her kişi birey olmayı başarmalıdır. Bu o kadar da kolay değildir. Bilgi ister, emek ister, çalışmak ister, özveri ister. Pes eden kişiler çemberin içine girer ve sürüye dahil olurlar. Birçok şeyin farkına varmak ve bilmek de bazı durumlarda insanı mutsuz edebilir. Çünkü dünyada o kadar çok yolunda gitmeyen şey olur ki, duyarlı kişiler bundan rahatsız olur ve tepki gösterirler. Ondan dolayıdır ki sömürü sistemi akıllı, zeki ve duyarlı kişilerin yetişmesini engellemek için sürekli eğitim sistemleri üzerinde oynar. EMEK HIRSIZI SÖMÜRGECİ ZENGİNLER
Bütün zenginlikler yoksul halkların hayatlarından, emeklerinden çalınanlar üzerine kurulmuştur. Kimdir bu kendini yenilmez sananlar. Birçok Avrupa ülkesi sömürge zenginidir ve binlerce kölenin, acı çekerek ölen insanlar sayesinde kavuşmuşlardır zenginliklerine. Çoğunun refah ve huzurları geçmişlerindeki acımasızlıkları üzerine kurulmuştur. Bazı ülkeler ise, sanayi, bilim ve eğitime yatırım yaptıkları için bugünlerini mutlu ve huzurlu yaşarken, gelecekleri de parlak görülmektedir.
UTANÇ HEYKELLERİ YIKILIYOR
Yaklaşık 15 gün önce Amerika'da siyahi kişi ırkçı polis tarafından öldürüldü. Olay sonrası ırkçılık karşıtları sokaklara döküldü. Gösteriler birçok Avrupa ülkesine yayıldı. Düşünebiliyor musunuz, adamlar sözde medeni ama geçmişte köle ticareti yapanların heykellerini yapmışlar. Sanki gurur duyulacak bir şeymiş gibi. Bu çıkanlar olaylar sonucunda kimlerin köle ticaretini meşru kıldığını da öğrenmiş olduk. Ama hiç utanmaları yok, hala bolluk içinde yaşamak için çabalıyorlar ama bir gün hepsinin sonu gelecek. Aslında ne bu dünya da, ne de öteki dünyada adalet falan yok. San ki her şey züğürt tesellisi.
Evet, zaman Tanrının kiralık katilidir. Herkes katili ile iyi diyalog içinde olup zamanını çok iyi değerlendirmelidir. Bireyin yok oluşu kaçınılmazdır. Önemli olan, dünyada sürdüğümüz hayat süresince ne yapabildiğimiz ve nasıl anılacağımız. Hatırlanıp anıldığımızı belki de öldükten sonra da anımsarız. Bu imkansız gibi görünse de, kim bilir belki de mümkündür.
ÇÖPE ATILAN YEMEKLER VE AÇLIK
Beş yıldızlı otellerin açık büfelerinde kalan yemekler çöpe atılırken, dünyanın bir yerlerinde çocuklar açlıktan ölüyor. Zevk ve sefa içinde yaşayan biri, açlıkla boğuşan bir ülkede de doğmuş olabilirdi. Doğup büyüdüğün ortam ve koşullar çok önemlidir. İnsanlık tarihinde lüks içinde yaşam sürenlerin akıllarına açlıkla mücadele eden insanlar hiç gelmez. Sonuçta ne olur, zaman, güzeli çirkinleştirir, genci yaşlandırır ve herkes geldiği toprağa geri döner. Tanrının kiralık katili zaman, herkese de adil davranmaz, zenginlerin canını hep geç alır. Din buna kader der belki ama bu kesinlikle kader değildir. Çoğu kili de zamanın gerçekten Tanrının kiralık katili olduğuna inanarak geçirir. Asıl katil kapitalist sistemdir.
DİNLERİN VAATLERİ
Bütün dinler yardımlaşmadan bahseder. Komşun açken yatma der. Bunun aksine dinlerini en yoğun yaşayan toplumların çoğunda sınıfsal farklılıklar arasında uçurumlar vardır. Bir yanda açlıkla boğuşan insanlar varken diğer tarafta petrol zengini olan kişiler saraylarda yaşamaktadır. Din fakirin ruhsal gıdası olmuş durumdadır. Nasıl olsa öldüğünde cennette rahat edecektir. Cennete gidebilmek için çabalarken aslında cennetin de cehennemin de bu dünyada olduğunun farkına varamaz. Öteki dünyanın güzellikleri boş vaatlerdir. Bu dünyada inanç yaratılır, öğretilir, insanların itaat etmesi için her şey yapılır. Sefil bir yaşam sürenlere, öbür dünyada cennet ve huzur müjdelenir. Dinin sermayesi bedavadır, inananlar da sadece 'bel ki öteki dünyada rahat ederiz' avuntusu ile her şeye körü körüne inanırlar.
BİREY OLMAK
Bazı insanlar daha çocukluklarında her şeyi sorgulamaya başlar ve öyle büyürler. İsyan ve başkaldırı her bireyin genlerinde vardır, ama çoğu zaman toplum baskısı ağır basar. Öncelikle her kişi birey olmayı başarmalıdır. Bu o kadar da kolay değildir. Bilgi ister, emek ister, çalışmak ister, özveri ister. Pes eden kişiler çemberin içine girer ve sürüye dahil olurlar. Birçok şeyin farkına varmak ve bilmek de bazı durumlarda insanı mutsuz edebilir. Çünkü dünyada o kadar çok yolunda gitmeyen şey olur ki, duyarlı kişiler bundan rahatsız olur ve tepki gösterirler. Ondan dolayıdır ki sömürü sistemi akıllı, zeki ve duyarlı kişilerin yetişmesini engellemek için sürekli eğitim sistemleri üzerinde oynar. EMEK HIRSIZI SÖMÜRGECİ ZENGİNLER
Bütün zenginlikler yoksul halkların hayatlarından, emeklerinden çalınanlar üzerine kurulmuştur. Kimdir bu kendini yenilmez sananlar. Birçok Avrupa ülkesi sömürge zenginidir ve binlerce kölenin, acı çekerek ölen insanlar sayesinde kavuşmuşlardır zenginliklerine. Çoğunun refah ve huzurları geçmişlerindeki acımasızlıkları üzerine kurulmuştur. Bazı ülkeler ise, sanayi, bilim ve eğitime yatırım yaptıkları için bugünlerini mutlu ve huzurlu yaşarken, gelecekleri de parlak görülmektedir.
UTANÇ HEYKELLERİ YIKILIYOR
Yaklaşık 15 gün önce Amerika'da siyahi kişi ırkçı polis tarafından öldürüldü. Olay sonrası ırkçılık karşıtları sokaklara döküldü. Gösteriler birçok Avrupa ülkesine yayıldı. Düşünebiliyor musunuz, adamlar sözde medeni ama geçmişte köle ticareti yapanların heykellerini yapmışlar. Sanki gurur duyulacak bir şeymiş gibi. Bu çıkanlar olaylar sonucunda kimlerin köle ticaretini meşru kıldığını da öğrenmiş olduk. Ama hiç utanmaları yok, hala bolluk içinde yaşamak için çabalıyorlar ama bir gün hepsinin sonu gelecek. Aslında ne bu dünya da, ne de öteki dünyada adalet falan yok. San ki her şey züğürt tesellisi.
Evet, zaman Tanrının kiralık katilidir. Herkes katili ile iyi diyalog içinde olup zamanını çok iyi değerlendirmelidir. Bireyin yok oluşu kaçınılmazdır. Önemli olan, dünyada sürdüğümüz hayat süresince ne yapabildiğimiz ve nasıl anılacağımız. Hatırlanıp anıldığımızı belki de öldükten sonra da anımsarız. Bu imkansız gibi görünse de, kim bilir belki de mümkündür.