Yılbaşı ile birlikte marketlerde poşet kullanımı ücretli hale geldi yaşadığınız üzere. Yani artık aldığınız ürünü marketin sağladığı ücretsiz hizmetle evinize götüremiyorsunuz. 0,25 kuruşluk ücreti her bir poşet için ödemek zorundasınız. Ben bunu aslında desteklemiş ve doğada yok olmayan poşetlerin daha az miktarda kullanılması için faydalı bulmuştum ve halen de öyle düşünüyorum ama; bu uygulama ile birlikte bir ahlaki bozukluk da ortaya çıktı. Son aylarda marketlerde para ile satılan poşetlerin gramajında hissedilir derecede bir düşüklük var. Poşeti ücreti ile satan marketler, bu gelirden pek hoşnut oldular ve bu alanda ki gelirlerini artırmak için poşetleri incelterek bir kiloya giren poşet miktarını yükselttiler. Olacak şey değil ama oldu, akıllara zarar bir aç gözlülük. Poşetten gelir elde etmeyi amaçlamak ve bunun için hile yapmak, nasıl izah edilebilir ki? Poşetler artık belli ağırlıkları taşıyamıyor ve bir yerine iki ya da üç poşet alıyorsunuz market kasasından. Bu durum ulusal marketler zincirine sahip marka marketlerimizde de böyle, bölgesel market zincirlerimizde de böyle.
Ahlaki çöküntü içerisindeyiz ve artık ahlaksızlığımızda sınır tanımıyoruz. Bir tarafta böylesine çirkin bir vurgun yapılıyor, aslında çok güzel bir düşünceyle ortaya çıkan yasa kullanılarak, bir tarafta da firmalarımız birer birer kapanıyor ekonomik kriz karşısında. Ülkemizin öz kaynak problemi var, bu inkar edilemez bir gerçek. Madencilik, tarım, hayvancılık, metalürji, ağır sanayi alanlarında üretimi durma noktasına gelmiş bir ülkenin nasıl olur da öz kaynak problemi olmaz ki? Olamıyor da zaten. Üretemeyen ama çok miktarda tüketen toplumumuz bir de poşet zulmüne kurban gitmekte. Ahlak, ahlak, ahlak…
***
Rusya’da çıkan bir yasaya göre; cinsel saldırıya uğrayan kadınlar, saldırıyı gerçekleştiren kişiye karşı güç kullanarak yaralarsa veya öldürürse hiçbir ceza almayacak. Muhteşem bir karar. Ülkemizde ki kızların, kadınları, çocukların; hem de erkek kız ayırt edilmeksizin ve yaş sınırı bebekliğe kadar inen tecavüz vakalarına maruz kaldıklarını düşündükçe, o yakalananların cezasını acılı aileler versin demek bile geliyor insanın içinden.
Ancak, yine de bu yasanın içeriği iyi hazırlanmalı, yani ülkemizde de bu yasa uygulanırsa!
Şöyle ki; şahidi olmayan cinayetler için katillerin sığınacakları bir liman olabilir bu yasa. Bana tecavüz etmek istedi, bende öldürdüm diyebilir katil durumunda ki kişi. Ancak şahit olmadığı için konu anlaşılamayabilir. Hatta konu anlaşılmasın diye, dövdüğünüz bir kişiyi öldürerek o dayağı sonlandırmanız daha akıllıca olur böyle bir yasa yürürlükteyken. Öldür, tecavüze yeltendi de, kurtul.
Üzerinde ciddi tartışılmalı ve gerekli düzenlemeler yapılarak bence ülkemizde de uygulanmalı. Yeter artık bu sapıklardan çocuklarımızın, kadınlarımızın çektiği.
***
Bu satırları yazarken dışarıda 1 Mayıs kutlamaları yapılıyor. Sesleri duyuyorum bir taraftan. İşçi bayramı 1 Mayıs.
Benim çocukluğum İstanbul’un Merter semtinde geçti. 70’li yıllar, Merter son derece bakir, birkaç tane site var sadece, bir de okul. Okul da öyle bina falan değil ha, üç tane baraka. Sonrasında Avrupa’nın tekstil başkenti haline gelecek olan Merter’in 70’lerde ki hali böyle. Merter’in bir tek özelliği, Londra Asfaltına yakın bir binaya sahip olması. O bina da şimdi bir butik otel var ama o zamanlar bina DİSK’e ev sahipliği ediyordu. DİSK eylemlerini her 1 Mayıs’ta Merter’de yapardı. Çünkü olaylı Taksim gösterilerinden sonra 1 Mayıs günleri sokağa çıkma yasağı ilan edilirdi. AEG diye bir beyaz eşya markası vardı ülkemizde. Şimdilerde ELEKTROLUX diye bildiğimiz o zamanın AEG’sinde çalışan işçiler öncülüğünde DİSK önünde toplanırdı işçiler. Sonra polisler gelirler ve hepsini yere yatırırlardı. Polisler birkaç kişiyi gözdağı vermek için tutuklayıp götürürler ve diğerlerinin dağılmasını sağlarlardı. Evimizin penceresinden izlerdik ailece ve o yıllarda da görürdüm işçi olmanın 1 Mayıs’a sahip olmak için yetmediğini. İşçiler için 1 Mayıs aslında hiçbir şey ifade etmiyor. Dört kişilik bir ailenin aylık açlık sınırı rakamı 6.500,00 TL olarak kabul gördüğü şu günlerde 2.020,00 TL asgari ücret alan halkın ezileni işçilerin verdiği oylar ile muhafazakarlar bunca yıldır iktidarda. Solcular kendilerini ve savundukları ideolojiyi işçilere anlatamadıkları için işçiler yanlarında duran değil, kendilerini ezene oy veriyorlar. Celladına aşık olan idam mahkumundan farksız bir talihsizliğin içerisinde ki işçilerimizin senede sadece bir gün şarkılar eşliğinde hoplayıp zıplaması yarının gerçeğini yok edemez.
***
Bütün kış soğan fiyatlarından şikayet ettik. Hemen her yemeğe giren soğan Türk mutfağının değişmez malzemesi. Yeni ürünlerin çıkmasıyla soğanın fiyatının düşmesi beklentisi bir aydır vardı ama yine gol olmadı. Adana’da soğan çıkmasına rağmen fiyatlarda değişiklik olmadı. Çünkü bu kez de fırsatçılık baş gösterdi. Adana’da soğanın fiyatı 1 ile 2 lira arasında olmasına rağmen diğer illerimizde fiyatlar halen 7 ile 8 lira arasında. İşte burada ortaya çıkan büyük fark kesinlikle araştırılmalı ve önlenmeli. Toprağa terini akıtan köylünün kazanamadığı parayı, o köylüyü hiç tanımayan bir takım insanlar kazanmakta. Burada köylü kollanmalı ve hakkını alması için gerekenler yapılmalı ama bu gerekenlerin içerisinde kesinlikle tanzim satış saçmalığı olmamalı. Devletin zarara uğraması sektörün çözümü değil.
Konu ne olursa olsun, öncelikle ahlaklı olmalıyız. Ahlaki yapımız değişmedikçe yaşadıklarımız da değişmeyecektir. Ne çocuklarımıza, kızlarımıza ve kadınlarımıza uygulanan tecavüzler bitecektir biz ahlaki açıdan güçlenmezsek, ne de soğan fiyatlarının arasında ki pos bıyıklı koca koca adamlar yok olacaklardır piyasadan. Yani iş tamamen bizim ahlaki yapımızla ilgili, toplumun değerlerini bizim hareketlerimiz belirliyor.
YAZARLAR
Yayınlanma: 02 Mayıs 2019 - 10:42
Ahlak
Yılbaşı ile birlikte marketlerde poşet kullanımı ücretli hale geldi yaşadığınız üzere
YAZARLAR
02 Mayıs 2019 - 10:42
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir