“Onlar, kısrak sütünden yapılmış kımız kullanırlar ve bunu sarhoş oluncaya kadar içerler. Ruhlara tapar ve Şamanlara inanırlar. Savaşta ölmeyi şeref, fakat hastalıktan ölmeyi zillet sayarlar.”
Çin kaynaklarının Türkleri tanımlaması bu şekilde. Şimdi Biz Türkler böyle miyiz?
Bizim zamanımızda din dersi ortaokulda başlardı ve adı da “DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK” dersiydi. Evet, din bir kültür biçimidir. Bir toplumun kültürünü hiçe sayıp sadece din inancı ile o toplumun yapısını kabullenemezsiniz. Yine bir toplumun tarihi sürecini de bu gün mevcut inancının tarihi sürecinden ibaret ayamazsınız. Kısacası Türkler İslamiyet’ten önce de vardı ve Türkler İslamiyet’i yeni dini inançları olarak kabul etmeden önce de inançlı bir milletti.
Türklerin büyük çoğunluğu Şaman’dı ama Budist, Musevi, Hristiyan gibi inanca sahip topluluklar da vardı içlerinde. Ancak bunlardan da önce yine Şaman inancı ile kültürlerini oluşturan bir milletti Türkler. Kimilerine göre büyücü, kimilerine göre alim, kimilerine göre şifacı, kimilerine göre de bir aracı olarak gördükleri KAM diye adlandırdıkları kişinin yönettiği ayinler ile ibadet ederlerdi. İki Tanrı’ya ve onların da Tanrı’sı olan tek büyük Tanrı’ya inanırlardı. Gök Tanrısı ve iyiliğin simgesi Ülger Han, yer Tanrısı ve kötülüğün simgesi Erlik han ile Onlar’ın da Tanrısı olan Kara Han.
Kam kişisi düzenlediği ayinlerde (semah) davul çalarak dans eder ve ayine katılanlar da sarhoş oluncaya kadar kımız içip dans ederlerdi. Bu tür ayinler kurbansız yapılan ayinlerdi ve Kam ayini yönetirdi. Bir de kurbanlı ayinler vardı ve en değerli kurban at olarak kabul edilirdi. Türkler ruhlarla iletişim kurulabileceğine inanırlardı ve Kam bunu sağlayan aracı olarak görülürdü. Ölüm Türkler için yeni bir başlangıç olarak kabul edilirdi. Her ölüm aslında yeni bir başlangıçtı onlar için.
İşte böyle inanç kültürüne sahip bir millet zaman içerisinde birçok başka inanç tarzları ile karşılaştı ve onları kabullenen topluluklar oldu içlerinde. Ancak Türklerin İslamiyet ile karşılaşması ve İslamiyet’in ibadet şeklinin, özellikle de yaşam tarzının Türk kültürüne tam bir tezat yaratması üzerine İslamiyet’in kabulü hiç de kolay olmadı. Günümüz Türk gençliğinden saklanmaya çalışılan bu tarihsel süreç aslında çok incelenmesi gereken bir süreçtir.
Bunları niye yazdım. Günümüzde öyle bir algı yaratılıyor ki; sanki İslamiyet’ten önce Türkler yoktu. İslam ile Türk ayrılmaz bir bütün sanki. Araplaşmış İslam inancının dayatılması sonucu tam bir kültür karmaşası içerisindeyiz. Gençlerimiz geçmişlerini bir türlü algılayamıyorlar çünkü onlara geçmişimizi tüm açıklığı ile anlatacak hiçbir çalışmamız yok. Osmanlı’yı tanımadan Osmanlıcı olan gençlerimiz tarihin en büyük aldatmacası içerisinde hayatlarını tamamlayacaklar. Osmanlının kurucusunun adını hep Osman Bey olarak bilecekler Arap mollaların taktığı lakap isimle. Oysa ki o kişinin adının Ataman Bey olduğunu ve batının Osmanlıya bu yüzden OTTOMAN dediğini bir türlü anlayamayacaklar.
Türk kültürü çocuklarımızdan saklanamayacak kadar değerli ve onur verici bir kültürdür. Dini inancımı ne olursa olsun geçmişimize sahip çıkabilmeli çocuklarımıza öz kültürümüzü doğru olarak verebilmeliyiz. Aksi takdirde bu gün iyice yozlaşan gençliğimiz hiç tanımadığı geçmişini kendi çocuklarına ne yazık ki aktaramayacaktır.
YAZARLAR
24 Ekim 2019 - 10:24
Din Kültürü
“Onlar, kısrak sütünden yapılmış kımız kullanırlar ve bunu sarhoş oluncaya kadar içerler
YAZARLAR
24 Ekim 2019 - 10:24
İlginizi Çekebilir