Kuran-ı Kerimin birçok ayetinde Rabbimiz tekrarlamış, “Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter.” diye. Okumadığımız için kuranı, bilmiyoruz Rabbimiz bizlere neler demiş, neler öğretmiş ve bizden kulları olarak neler istiyor. Kuranın içinde nasıl dua edildiğinden tutunda, bizlere Rabbimizin öğretmek istediği birçok sır var. Okumadık ki hiç, sorgulamadık ki, öğrenmek için bir çabamız yok ki. Rabbimizin dilini öğrenmek için neden hala beklemedeyiz. Rab’ce konuşmamızın zamanı gelmedi mi artık?
Peki Allah ile konuşma dilini nasıl çözebiliriz?
En kestirme yol olan Rabbimizi her an zikretmekle elbet. Yine zikir mi diyeceksiniz. Evet, en kestirme yol bu. Başka yol yok ki derim size. En kolayı ve en doğrusu, Üveys Veysel Karane zikri.
Kişi sevdiğini anar, andığını sever. Siz kimi seviyorsanız, günlük yaşantınız içinde hep ondan konuşmak, onu anlatmak, onu paylaşmak istersiniz. Ne kadar Allah’ı severseniz, işte biz üveyslerin yaptığı gibi, sürekli Allah’ı zikreder gezersiniz. Ne kadar çok zikrederseniz, o sevgi kocaman bir deniz olur, büyür ve giderek artan huzurla kaplanır. Üveysler her daim Allah’ı andıkları için, sohbet ortamında da Allah’ı konuşmak, O’ndan bahsetmek isterler. Allah ile yatıp, Allah ile kalkarsınız. Gündelik işler yerine, bugün Allah için ne yapabilirim diye düşünürsünüz. Allah ve biricik habibim dediği, çok sevdiği Resul’ünü daha çok nasıl sevindirebilirim diye kafa yorarsınız. Üveys Veysel Karane zikrinin yaşantımız içinde iyiden, doğrudan, güzelden yana size nasıl yön verdiğine kendiniz şahit olursunuz. Dünde hep kendimiz için isterken, zikirle nasıl boyut değiştirdiğimize bakın. İstemeler kendiniz için değil, tüm insanlar için, Allah’ı ve Allah’ın sevdiklerini nasıl mutlu edebilirim, ben Allah için ne yapabilirim diye yön değiştirir. Rabbimiz Kuranda “Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.” (Muhammed suresi, 7. ayet) buyuruyor. Allah’ın bizim yardımımıza ihtiyacı yok ki! Bizim Allah’a ihtiyacımız var. Burada biz Allah’ı öğretmek için çabaladıkça, Rabbimize olan yakınlığımızın ve muhabbetimizin arttığını bizzat yaşayıp görüyoruz hamdolsun. Allah’ı dünde başkalarından öğrendiğimiz Allah olarak değil, Allah’ın, bizzat kendisinin öğrettiği Allah anlayışını kullarına öğretmek için çabalıyoruz. Düşünsenize; Allah, ilk elden kendini size öğretecek. Allah kuluna nasıl öğretir sorusuna cevap olarak derim ki, bu zikri yapın yaşayın ve görün. Sayfalarca anlatılır Rabbimizin biz üveyslere olan öğretileri, lütufları.. Sizlere hep söylediğimiz ve söylemekten vazgeçmeyeceğimiz bir cümlem var. Lütfen dünde Müslümanlık anlamında bildiğiniz her ne varsa bırakın, unutun gitsin! Burada bahsettiğim şeriat kuralları değil elbet. Dinimizin gereklerinden namaz, oruç, zekat… vs. öğretileri değil. Size en doğru kaynağı anlatıyoruz. Allah’ı, bizzat Allah’ın kendisinden öğrenebileceğiniz “marifet deryasında” kulaç atın diyoruz. Derede yüzmeye çalışıyoruz, koca umman dururken. Derede yüzemezsin. Sadece üzerini ıslatmış olursun ve yaz sıcağında serinlediğini sanırsın. Denizde kulaç atabilirsin, derinliklere dalıp, bakış açını genişletebilirsin. İnanın bana, idrakiniz arttıkça her imtihana, her sıkıntıya, her darlığa meydan okurken bulacaksınız kendinizi. Öyle körü körüne, kuru kuruya değil! Allah’ın kalesine sığınarak. “Kim tevhidi çok söyleyip kaleme sığınırsa, onu korurum” diyen Allah’a sığınarak ilerliyorsunuz yaşamınızda. Allah cümle aleme yeterken, bana niye yetmesin bakışı bürüyor sizi. lmazları olduran O değil mi? Gani değil mi? Karşılıksız veren, kullarını çok seven, en büyük hazinelerin sahibi, sınırsız ilim ve hikmet sahibi o değil mi?
Sınırsız olmak Allah’a mahsus iken, daldırın kendi kabınızı Allah’ın deryasına. Allah’ı başka kapıda duada, esmada, kişide, hacıda, hocada aramayın. Allah’ı bizzat kendisinden Allah’tan öğrenin! O’nda kalın, O’nda arayın, O’nunla yaşayın inşallah!
Ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com
En kestirme yol olan Rabbimizi her an zikretmekle elbet. Yine zikir mi diyeceksiniz. Evet, en kestirme yol bu. Başka yol yok ki derim size. En kolayı ve en doğrusu, Üveys Veysel Karane zikri.
Kişi sevdiğini anar, andığını sever. Siz kimi seviyorsanız, günlük yaşantınız içinde hep ondan konuşmak, onu anlatmak, onu paylaşmak istersiniz. Ne kadar Allah’ı severseniz, işte biz üveyslerin yaptığı gibi, sürekli Allah’ı zikreder gezersiniz. Ne kadar çok zikrederseniz, o sevgi kocaman bir deniz olur, büyür ve giderek artan huzurla kaplanır. Üveysler her daim Allah’ı andıkları için, sohbet ortamında da Allah’ı konuşmak, O’ndan bahsetmek isterler. Allah ile yatıp, Allah ile kalkarsınız. Gündelik işler yerine, bugün Allah için ne yapabilirim diye düşünürsünüz. Allah ve biricik habibim dediği, çok sevdiği Resul’ünü daha çok nasıl sevindirebilirim diye kafa yorarsınız. Üveys Veysel Karane zikrinin yaşantımız içinde iyiden, doğrudan, güzelden yana size nasıl yön verdiğine kendiniz şahit olursunuz. Dünde hep kendimiz için isterken, zikirle nasıl boyut değiştirdiğimize bakın. İstemeler kendiniz için değil, tüm insanlar için, Allah’ı ve Allah’ın sevdiklerini nasıl mutlu edebilirim, ben Allah için ne yapabilirim diye yön değiştirir. Rabbimiz Kuranda “Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.” (Muhammed suresi, 7. ayet) buyuruyor. Allah’ın bizim yardımımıza ihtiyacı yok ki! Bizim Allah’a ihtiyacımız var. Burada biz Allah’ı öğretmek için çabaladıkça, Rabbimize olan yakınlığımızın ve muhabbetimizin arttığını bizzat yaşayıp görüyoruz hamdolsun. Allah’ı dünde başkalarından öğrendiğimiz Allah olarak değil, Allah’ın, bizzat kendisinin öğrettiği Allah anlayışını kullarına öğretmek için çabalıyoruz. Düşünsenize; Allah, ilk elden kendini size öğretecek. Allah kuluna nasıl öğretir sorusuna cevap olarak derim ki, bu zikri yapın yaşayın ve görün. Sayfalarca anlatılır Rabbimizin biz üveyslere olan öğretileri, lütufları.. Sizlere hep söylediğimiz ve söylemekten vazgeçmeyeceğimiz bir cümlem var. Lütfen dünde Müslümanlık anlamında bildiğiniz her ne varsa bırakın, unutun gitsin! Burada bahsettiğim şeriat kuralları değil elbet. Dinimizin gereklerinden namaz, oruç, zekat… vs. öğretileri değil. Size en doğru kaynağı anlatıyoruz. Allah’ı, bizzat Allah’ın kendisinden öğrenebileceğiniz “marifet deryasında” kulaç atın diyoruz. Derede yüzmeye çalışıyoruz, koca umman dururken. Derede yüzemezsin. Sadece üzerini ıslatmış olursun ve yaz sıcağında serinlediğini sanırsın. Denizde kulaç atabilirsin, derinliklere dalıp, bakış açını genişletebilirsin. İnanın bana, idrakiniz arttıkça her imtihana, her sıkıntıya, her darlığa meydan okurken bulacaksınız kendinizi. Öyle körü körüne, kuru kuruya değil! Allah’ın kalesine sığınarak. “Kim tevhidi çok söyleyip kaleme sığınırsa, onu korurum” diyen Allah’a sığınarak ilerliyorsunuz yaşamınızda. Allah cümle aleme yeterken, bana niye yetmesin bakışı bürüyor sizi. lmazları olduran O değil mi? Gani değil mi? Karşılıksız veren, kullarını çok seven, en büyük hazinelerin sahibi, sınırsız ilim ve hikmet sahibi o değil mi?
Sınırsız olmak Allah’a mahsus iken, daldırın kendi kabınızı Allah’ın deryasına. Allah’ı başka kapıda duada, esmada, kişide, hacıda, hocada aramayın. Allah’ı bizzat kendisinden Allah’tan öğrenin! O’nda kalın, O’nda arayın, O’nunla yaşayın inşallah!
Ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com