MivusMigrans, HaliasturSphenurus ve FalcoBerigora yani sırasıyla Kara Çaylak, Islıkçı Çaylak ve Kahverengi Doğan. Avustralya yerlileri bu kuşlara “YIRTICI ATEŞ ŞAHİNLERİ” demekteler. Bu kuşların pek bilinmeyen bir özelliği var. Orman yangınlarını kendileri için fırsata çeviriyorlar. Çünkü yanan ormandan kaçan savunmasız canlılar onlar için kolay bir av oluveriyor. Bu kuşlar yanan çubukları pençeleri ya da gagaları ile ortalama bir kilometre uzağa taşıyarak orman yangınının yayılmasına sebep olarak kendilerince av mevsimlerini uzatıyorlar. Yani doğanın doğal kundakçıları konumundalar.
Araştırmalara göre yüzlerce ateş şahini orman yangını hasıl olduğunda bir araya toplanarak devam etmekte olan yangın alanından yanan dal parçalarını alıp ortalama bir kilometre mesafe içerisinde ki henüz yangın ulaşmamış bölgeye taşıyorlar. Amaçları, ateş ve duman sayesinde avlarını saklandıkları yerlerden çıkarmak. Yani belki de, insanoğlundan sonra yaşamak için ateşi kullanan tek canlı bu kuşlar.
Avustralya’da bir türlü söndürülemeyen yangında bu kuşların önemli bir etkiye sahip oldukları uzmanlarca söyleniyor. Yani hayat, bir tarafta yangından kaçarak insanlara korku ve yardım isteğiyle sarılan kangurular için yıkım getirirken bir tarafta da bu yırtıcı ateş şahinlerine fırsat yaratıyor.
Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, doğanın kanunu karşısında aciz kalıyoruz. Bir küçücük yırtıcı kuş, koca kıtayı kendi içgüdüsel avlanma sistemini kullanarak yok ederken bizler ancak bu durumun şaşkınlığını yaşayabiliyoruz.
Her sene yağan kar kentlerimizde sorun oluyor. Yağmur, kent merkezlerimize biraz fazla yağsa çaresiz kalıyoruz. Kuvvetli esen bir rüzgarla çatılarımız uçuyor, teknelerimiz batıyor. Kuş gribi ile kümes hayvanlarını itlaf ediyoruz cahilce ve karşılığında kene gibi küçücük bir hayvan ölümümüze sebep oluyor. Doğanın bir kanunu var ve buna eko sistem diyoruz. Kısacası doğa, biz ne yaparsak yapalım kendini bu eko sistem ile sürekli olarak yeniliyor. Doğa bunu yaparken, nesli tükenen türlere de şahit oluyoruz, yeni türler de keşfediyoruz. Buna kısaca türlerin tükenişi ve yeni türlerin oluşumu diyebiliriz. Aslında gerçek bir evrime tanıklık ediyoruz. Ne kadarinkar etsek de evrim teorisini, gözümüzün önünde cereyan ediyor aslına ama biz görmemek için her şeyi yapıyoruz. Evrim karşıtları maymunun insana dönüştüğü gibi bir acayip bilgiyenasıl ulaştılarsa, bir türlü göremiyorlar yeniden evrilenleri. Evrim teorisinin insanın maymundan geldiği gibi bir fikri savunmadığını, evrimin farklı bir doğa gerçeği olduğunu bir türlü anlayamıyorlar.
Avustralya’da artık yeni bir dönem başlıyor. Belki de orada oluşacak yeni bir iklim ile tüm dünyada yeni bir dönem başlayacak. O yanan topraklarda yeniden oluşacak eko sistem nasıl bir sürdürülebilir yaşam şekline bürünecek ve bu ne kadar bir zamanda gerçekleşecek? Bizler bunu görecek ömre sahip değiliz bence. Dünyanın dengesini değiştireceğine inandığım bu yangının kısa vadede etkileri ile evrimleşecek çok bir canlı türü yok belki ama bundan 10 bin yıl sonra o bölgede bu gün için hiç hayal edemeyeceğimiz canlı türlerinin yaşayacağından eminim.
Biz akıllı insanlar bu dünyanın döngüsünde çok küçük bir zaman dilimini kullandık şu ana dek ve yaptığımız savaşlarla da çok daha fazlasını kullanabileceğimizi sanmıyorum. Bizden önce ki akıllı medeniyetlerin bırakıtlarıyla şaşırarak geçirdiğimiz bilim çağının ancak ve zorlayarak 700 yıl olduğunu düşündüğümüzde haklı olduğumu göreceksiniz. Oysaki dünyanın yaşı için milyarlarca yıldan bahsediliyor.
Öncesinde yoktuk, sonrasında da olmayacağız bana göre. Tabi bu benim fikrim ve ben sadece gördüklerimi yorumladım. Bilimsel bir yazı değil bu ve eminim bilim insanları okusa bu yazımı bir çokeleştiri getirirler ama onlar da bilim çerçevesinde gerçeği ararlarken benim kuşkularımı kullanıyorlar, çünkü evrenin dili olan matematik bizlere gerçeği rakamlarla haykırıyor ve ben yazımda rakamları kullanarak dünya yaşına göre ne kadar az bir zaman diliminde var olduğumuzu ortaya koydum.
YAZARLAR
09 Ocak 2020 - 11:34
Evrim
MivusMigrans, HaliasturSphenurus ve FalcoBerigora yani sırasıyla Kara Çaylak, Islıkçı Çaylak ve Kahverengi Doğan
YAZARLAR
09 Ocak 2020 - 11:34
İlginizi Çekebilir