Belki de günümüzün kargaşasının tek sebebi zalim Babil Kralı Nebukadnezar’dır. Nasıl mı? Bakalım.
M.Ö.10.yy ortalarına doğru Hazreti Süleyman tarafından bir kutsal mabet yaptırılır. Bu mabet dünya tarihinde tek Tanrı için yapılan ile tapınaktır. Hazreti Süleyman bir mabet yaptırmak ister ve kendisine bu isteği sonrası bir melek görünerek; “Tanrı’nın adını onurlandırmak için yapacağın bu tapınağa tüm halkın kendi olanakları dâhilinde katılımını sağlayacaksın” der. Bunun üzerine Hazreti Süleyman her sınıftan insanı sarayına davet eder ve iş bölümü yapılmasını sağlar. Fakir ve muhtaç kesimin payına iş bölümü sonrasında batı duvarı düşer. Zengin kesim gerekli inşaat malzemelerini satın alır ve işe koyulur, halk ise binbir güçlükle koskoca taşları kesmeye ve yontmaya çalışır. Tapınağın biten son bölümü halk tarafından bin bir güçlükle yapılan batı duvarı olur.
Ortaya çıkan eseri inceleyen Tanrı; “fakir ve muhtaç halkın el emeği ve alın teri benim nazarımda en değerli olanıdır. Bu duvarı ebediyen kutsuyorum, Tanrı’nın kutsal varlığı, batı duvarını ebediyen terk etmeyecektir” der.
Bu olaydan yaklaşık 370 yıl sonra Babil Kralı Nebukadnezar Kudüs’te taş üstünde taş koymadı ve bu zalimlikten Süleyman Tapınağı da nasibini aldı. Tümü yıkılan tapınaktan geriye sadece bu batı duvarı kaldı ve günümüze dek ulaştı bu duvar. Duvarın yapımında çalışan duvar işçilerine Fransızlar duvarcı ustası anlamına gelen “MAÇON” derler. Fransızların bu kelimeyi söylemesi bu güne etki eder. Şöyle ki, bu gün de birçok insanın merak ettiği Tapınak Şövalyeleri 1118 yılında, Haçlı seferi sırasında Clairvaux’luSt.Bernard önderliğinde on Fransız şövalye tarafından kurulan gizli ve gizemli bir teşkilat kuruldu. Bu teşkilatın kurucu üyeleri doğal olarak Fransızca konuşuyorlardı ve şövalyelik yaptıkları tapınağın tek ayakta kalan duvarını yapanlara “MAÇON” demekteydiler.
O tapınak Nebukadnezar tarafından zamanında yıkılmasa ve o batı duvarı tek duvar olarak kalmasa, halen tapınak olarak kullanılsa günümüzde dünyayı yöneten gizli örgütlerin başında gelen MASON yapılanması belki de hiç oluşmayacaktı. Diğer yapılanmalar da oluşmayacaktı. Çünkü gizemin büyülü dünyası sırlar âleminde bilinmezliğini koruyamayacaktı. Metafizik çalışmalar mistik sonuçlar doğuramayacaktı belki de.
Semavi dinler tam bir kavram kargaşası içerisinde dünyayı sürekli inanç savaşına sürüklemişlerdir. Günümüzde de işin özeti aslında tamamen bu. Hıristiyan dünyasının kanlı elleri Yahudi dünyasının kanlı emelleri ile birleşerek Müslüman coğrafyasına kan kusturmaktadır. Günümüz dünya devletleri içerisinde Müslüman olan hiçbir millet huzur ve refah ortamını yaşayamamaktadır. Bunun tek sebebi din ayrımıdır. Dinler arasında ki benzerliklerin tuhaf biçimde insanların ayrılmalarına yol açmasıdır.
Din dediğimiz inanç sistemi aslında tamamen bir coğrafya meselesi. Yani içinizden kaçınız samimi olarak cevap verebilir ki; başka bir dini inancın hâkim olduğu ülkede doğsaydı bile Müslümanlığı seçerdi. Buna samimiyetle cevap verecek olursanız hiçbiriniz seçmezdiniz çünkü size o ülkede ki dini inanç sistemi küçük yaştan itibaren empoze edilecekti. Yani aslında hepimiz öğretilmiş hayatı yaşamaktayız. Bize dayatılan, tabuları olan bir hayat yaşamak zorundayız. Etrafımız bizi bu hayatı yaşamaya zorlayan etkenlerle çevrilmiş durumda.
Ben bu öğretilmiş yaşama bir küçük din meselesi olarak bakıyorum ve bu küçük meselenin coğrafi sebebi gereği de başımıza gelenlerin tesadüf eseri olmadığını görebiliyorum. Evet, ekonomik olarak kıstırılmış bir ülkeyiz ve artık sona doğru yol alıyoruz. Bir Mustafa Kemal daha çıkar mı diye beklemeyelim ve hepimizi birer Mustafa Kemal olalım çünkü o gün çok yaklaştı.
YAZARLAR
15 Haziran 2019 - 11:00
Gün Geldi
Belki de günümüzün kargaşasının tek sebebi zalim Babil Kralı Nebukadnezar’dır
YAZARLAR
15 Haziran 2019 - 11:00
İlginizi Çekebilir