Ben bulmaca çözmeyi çok severim, günlük gazetede ki bulmacayı çözmek gazeteyi okumaktan sonra yaptığım en eğlenceli ve dinlendirici uğraşımdır. Hem beynimin elektrik ile beslenmesini sağlarım, hem de bilgiye her gün zaman ayırmış olurum. Bunu yaparken de eğer bir kafede değil de bürolarımdan birinde ya da evde isem mutlaka 528 hz müzik dinlerim. Bu sayede bize dayatılan o 440 hz yaşamdan da biraz olsun aralanmış olurum.Bizi yönetmek için kullanılan bir çok bilinç altı yöntemin dışında biraz olsun kalmaya çalışırım o anlarda.
Çok kötü alışkanlıklarım da var elbet. Mesela futbol ile ilgiliyim. Yani çağımızın en büyük toplum yönetme yöntemiyle. Bizleri ruhen hapsetmenin en etkili yoludur futbol. Hem de ABD hariç tüm dünyada. Öylesine bir tutkudur ki, en tehlikeli keyif verici maddeden daha güçlü bir zehir olmasına rağmen insan vazgeçemez futbol ile ilgilenmekten. Ülkemizde de toplumun psikolojisini yönetmenin, kontrol altında tutmanın en etkili yoludur futbol. Ülkenin neredeyse yüzde yetmiş beşi üç İstanbul takımının taraftarı durumunda. Bu üç takımın mücadelesi ne kadar had safhada cereyan ederse o derece ülke insanı meşgul oluyor demektir. Yani mesela; geçtiğimiz yıl normal şartlarda şampiyon olması mutlak olan ama taraftarı olmayan bir Başakşehir takımı vardı. Eğer o takım şampiyon olsaydı futbol ile büyük kitlelerin beyinleri elde tutulabilir miydi? O beyinler uyuşturulabilir miydi? Elbette ki hayır. Bu yüzden bir mucize gerçekleşti ve Galatasaray şampiyon oldu. Ülke insanının meşgul olacağı bir rekabet tartışması ülkede ki tüm sorunların üzerini örterek toplumun önüne kondu. İşte ben böyle hastalıklı bir durumun müptelasıyım ne yazık ki! Bir de sigara var. Bir türlü kopamadığım, çok kez kopmaya çalıştığım ama başaramadığım sigara. Sigaranın üretilmesinde, satılmasında, satın alınmasında, kullanılmasında, bırakılamamasında hiçbir mantık yok ama… Olmuyor işte, olmuyor canına yandımın…
Müzik tercihimle, bulmacalarımla, her gün mutlaka okuduğum kitaplarımla (günlük 200 sayfanın altına düşmemeye özen gösteririm), zıpkın avcılığıyla, motosiklet tutkusu ve iş hayatımla günlerimi zenginleştirmeye çalışsam da futbol ve sigara zehirlenmesine maruz kalıyorum ne yazık ki… Televizyon denen aptal kutusundan ne mutlu ki kurtuldum. Maçlar, bir iki tartışma programı ve özellikle uzay konulu belgeseller dışında televizyon ilgimi çekmiyor. Film ve dizi konusunda çok seçiciyim. Uzay ve evren konulu bilim kurgular ilgimi çekiyor ama tavsiye üzerine zaman ayırıyorum. Dizi konusu benim için yıllar önce bitti. Behzat Ç. Son noktayı koymuştu dizi seyretmeme final yaparak. Şimdi sadece DARK isimli bir diziyi izliyorum Netflix üzerinden. O dizi de solucan delikleri üzerine bir bilim kurgu. Zaten üzerinde çeşitli kitaplar okuyarak araştırma yaptığım bir konu bu ve Almanlar bu konuyu dizide mükemmel kurgulamışlar.
Denizi keşfetmeyi, suyun altındaki gizemli toprakları ve kayalıkları izlemeyi, orada bulunmayı çok seviyorum. Amatörce zıpkın avcısıyım ve bazen keşiflerimde akşam rakının yanına bir güzel armağan da aldığım oluyor zıpkınım ile. Ancak almasam da denizin o sakinleştirici güzelliği, dalışlarda kulağımda uğuldayan güzel sesi ile tüm yorgunluğumu atıyorum. Hayatınıza sizi mutlu eden güzellikleri alın, sizi yoranları eleyebildiğiniz kadar eleyin ve onlarla vedalaşın. Bu hayat yaşandıkça güzelleşir ve güzelleştikçe yaşanır. Doğru döngüyü keşfedin.
Denizi keşfetmeyi, suyun altındaki gizemli toprakları ve kayalıkları izlemeyi, orada bulunmayı çok seviyorum. Amatörce zıpkın avcısıyım ve bazen keşiflerimde akşam rakının yanına bir güzel armağan da aldığım oluyor zıpkınım ile. Ancak almasam da denizin o sakinleştirici güzelliği, dalışlarda kulağımda uğuldayan güzel sesi ile tüm yorgunluğumu atıyorum. Hayatınıza sizi mutlu eden güzellikleri alın, sizi yoranları eleyebildiğiniz kadar eleyin ve onlarla vedalaşın. Bu hayat yaşandıkça güzelleşir ve güzelleştikçe yaşanır. Doğru döngüyü keşfedin.