Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Beni sorarsanız ben biraz öfkeliyim... Hatırlarsanız daha önceki yazılarımda kötülük problemi üzerinde durmuştuk. Salt kötülük var mıdır? Insan doğuştan kötü olabilir mi vb. Sorulara cevap aramıştık, ben bugün buna bir soru daha eklemek istiyorum: insan niye hep kötüyü görür? Uzun zamandır kendimde fark ettiğim bir durum var, ben hep kötüyü görüyorum. Kötü baktığım için mi, kötü olan gösterildiği için mi yoksa her şey zaten kötü olduğundan mı? Gördüğümüz, duyduğumuz ve izlediğimiz şeyler malum, bir de bunları yaşamımızda da görmeye başlıyoruz. Herkes birbirini eleştirmek derdinde, kendine bir stres topu belirleyip onun üzerinden ruhsal bir tatmin yaşıyor.
Bu stres topları çoğu zaman çalışanlar oluyor, müşteri daima haklıdır düsturu benimsenmiş işlerde müşteri çalışanı aleni aşağılayabiliyor, bağırıyor yeri geliyor küfür hatta tehdit ediyor. Ülke ekonomisi üzerinden ‘Eee.. biz doları indirdik siz niye fiyatları indirmiyorsunuz?’ naraları kimi zaman bir market kasiyerini kimi zaman pazar tezgahtarını kimi zaman da bir resepsiyonisti bulabiliyor. Işte o an haykırmak istiyorsunuz her şey en başından belliydi diye. Ekonomik parametreler üzerinden açıklamalar getirmek istiyorsunuz, diliniz döndüğünce seviyeli tartışmak istiyorsunuz bu soruların muhatabı o kasiyer kız değil demek istiyorsunuz ama demiyorsunuz neden demiyorsunuz? Çünkü o, %52’lik yüce dilimde tartışsanız da asla kazanamayacağınız bu kavgaya girmiyorsunuz ve sonunda kimsenin ağzına telefonunuzu sokmak istemediğinizden susuyorsunuz...
Hayvanlar barınağa, ağaçlar oduna, insanlar mezara dönmeli yurdumda
Hepiniz görmüş, hatta içinizden tepki verenleriniz bile olmuştur belki ülkede büyük bir ıslah çalışması var şahane sokaklarımıza ne hayvanları layık görebiliyoruz ne de kendimize benzemeyen insanları. Kuş mu uçuyor vuralım, kedi-köpek mi geziyor barınağa tıkalım ya da zehirleyelim kim uğraşacak şimdi barınak aramakla, ağaçlar hastalanmış hemen seyrekleme adı altında kesip odun yapalım maden şirketlerine alan açılsın. Biri bizden farklı mı davranmış, giyinmiş, paylaşım yapmış, bir şeyler söylemiş hatta düşünmüş hapse atalım ya da öldürelim...
Sanki dünya sadece insana ait gibi üzerinde o kadar çok planımız var ki halbuki sokaklar bile sadece bizim değil ağacı, kuşu, kedisi, köpeği bunlar olmadan soğuk asfaltlarda, taş kaldırımlarda mutlu mu olacağız. Sokaklarda sadece insanlarla arabalar mı gezsin? Bu düşüncedeki insanlara göre sen-ben de layık değilizdir o sokaklarda gezinmeye.
Doğalgaz çok gelmesin diye sıcaklığı bir derece arttıramayıp soğuktan içi titreyenler de anlamazsa kim anlayacak sokaklarda, soğukta yaşamaya çalışan canların halini. O yüzden ricamdır apartmana giren kediyi sokağa kovalamayın, sokakta gezinen, havlayan köpekler gördüğünüzde hemen telefona sarılıp belediyeleri aramayın. Toplasınlar ya şunları, eskiden ne güzel hep toplayıp barınağa koyarlardı biz de rahat ederdik düşüncesinden uzaklaşın. Barınak çalışanlarının/gönüllülerin paylaşımlarına kulak verin, barınaklar iyileştirilmedikleri takdirde ölüm yuvalarıdır. Mutlaka duymuşsunuzdur barınaktaki kediler açlıktan birbirlerini yedi şeklinde haberleri ve barınaklar sandığınız gibi hayvanların son zamanlarını rahat geçirecekleri huzur evleri değildir orada mutlulukla yemek yiyip arkadaşlarıyla oynayarak huşu içinde ölümü beklemezler, ölüm onları bulur. Barınaklarda hayvanların belli bir sahiplenilme süreleri olurmuş o sürede sahiplendirme olmazsa yenilerine yer açmak için uyutuluyorlarmış...
Dilerim barınaklar hakkında yukarıda saydığım her şey benim karanlık distopyamdır. Eğer öyle değilse de lütfen artık bu haberler geride kalsın barınak şartları iyileştirilmiş olsun ve biz de sokakta ne görsek çok matah bir şeymiş gibi barınağa gönderilmeli diye düşünmekten vaz geçelim.
Sevgiyle kalın...
YAZARLAR
29 Aralık 2021 - 09:06
İçimizdeki başı okşanmamış çocuk dünyayı yıkıyor
Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Beni sorarsanız ben biraz öfkeliyim
YAZARLAR
29 Aralık 2021 - 09:06
İlginizi Çekebilir