Gelibolu’da gemi kuyruğunu yazmıştım. Halen Gelibolu halkının şikayetleri sona ermedi. Siyasiler ve kent yöneticileri bu güne kadar umursamazca davrandıkları için halk çile çekmeye devam ediyor. Senelerdir ortada olan bir sorunu görmezden gelmek ve yaza girilirken yeni bir iskele inşaatına başlamak ne denli samimi bir davranış? Hiç değil.
Yaklaşan kurban bayramı ile özellikle gurbetçilerin Ege sahillerine doğru Çanakkale üzerinden yol alıyor olmaları artık Çanakkale içinde de önemli bir trafik sorunu olmaya başladı. Şehrin içinde kalan iskelenin gemi yanaştıktan sonra ortaya çıkan araç tahliyesi müze kavşağına kadar tek şerit olan yollarımızda yoğunlaşmaya neden olmakta. Özellikle İnönü Caddesinin plaj mevkiinde sabırsız şoförlerin araç sollama girişimleri ciddi tehlikeleri de beraberinde getiriyor. İskelenin neden halen şehir içerisinde kaldığını açıklayabilecek bir yönetici olduğunu sanmıyorum. Bunun yanlışlığını görmek için çok üst düzey bir eğitim almaya gerek yok. Yaşayarak öğreniliyor zaten.
Bir başka sorun da şehirde ki koku. Kimi zaman saat kulesi civarında, kimi zaman meteorolojinin bulunduğu bölge de ortaya çıkan ağır kanalizasyon kokusu. Çok çalışma yapıldı belediye tarafından bu koku için ama bir türlü yapılanlar çözüm olmadı. Sorunun çözümü için biraz daha çaba sarf etmek gerektiği ortada.
Bir de tabi ki balık fabrikasının bitmek bilmeyen kokusu var ki, bir türlü o fabrika olması gereken yere taşınamadı. Bölgede yaşayan halk adeta esir edilmiş durumda bu kokuya. Aslında kente gereken duyarlılık gösterilmeli ve bir dünya markası haline gelen kentin gururu ve sağladığı istihdamla da önemli bir geçim kapısı olan fabrikamız bunu kendisi düşünmeli bence.
Aslında belediyemiz seçimlerden hızla işe koyuldu ve hiçbir yerel seçim sonrasında hiçbir ilde görmediğimiz hararetle çalışmalara başladı ve halen bu çalışmalar sürüyor. Kanalizasyon kapakları tek tek, bir tane bile atlanmadan açılarak temizlik yapıldı, yol kenarlarında ki otlar temizlendi, çeşitli nedenlerle yerinden oynamış kırılmış parke taşları yenilendi. Bu çalışmalar seçimin hemen sonrasında alışık olmadığımız yapılanlardı.
Yaşadığımız kent olan Çanakkale artık gerçek değerini bulmalı. Sanayi kenti olmasına izin verilmeyen kent için uygun görülen turizm alanı artık ciddi bir yapılanma içerisine girmeli. İskele kent meydanından alınarak kent dışına çıkarılmalı. Tarihi alanlar cazibe merkezi haline getirilerek yerli ve yabancı turist akını sağlanmalı. Kente sıcak nakit akışı sağlanarak halkın refah düzeyi artırılmalı ve kent yeni şekline bir an önce bürünmeli. Bir film yapımcısı hediye etmese TRUVA ATI’mız bile yoktu ve bu düşünce ile halen hareket ediliyor olması korkunç. Artık kente gereken değeri kazandırmalıyız.
Hızlı ve kaliteli bir göç almakta olan Çanakkale’miz tüm güzelliklere layık. Bizlere doğasıyla ve gıdasıyla kaliteli yaşam sunan kentimizde yaşarken sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilerek hareket etmek her zaman ilk hedefimiz olmalıdır.
Hızlı ve kaliteli bir göç almakta olan Çanakkale’miz tüm güzelliklere layık. Bizlere doğasıyla ve gıdasıyla kaliteli yaşam sunan kentimizde yaşarken sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilerek hareket etmek her zaman ilk hedefimiz olmalıdır.