Birkaç yıl sonra asma köprünün olduğu bir şehirde yaşıyor olacağız. İstanbul’dan sonra boğaz köprülü ikinci şehir…
Bu iyi mi olacak? İyi evet ama neye göre, kime göre. Çıkar sahipleri iyi diyecek, zarar görenler kötü. Ülke menfaati tercih edilse her zaman, “gerisi teferruat” olsa ne olurdu. Şehrimize böylesine büyük bir yapı yapılacak olmasından onur duyduk. Ulaşım, ticaret, iletişim… Her şey daha iyi olur umarım. Daha başka neler olur, bekleyip göreceğiz.
***
“Biz birbirimizi sevmeyi beceremedik. Bir ülkede sebebini bilmeden A köyü B köyüne, C şehri D şehrine düşman olur mu hiç? Biz bunlarla uğraşırken herkes yolunu aldı.” Bu sözler Yılmaz Erdoğan’a ait. Sanatçı haklı. Şu, ötekini anlama, kendisine benzemeyen yönlerini kabul etme, diğerinin kendine has zenginliğiyle daha da zenginleşmeyle sonuçlanacağını anlayamadık. Biz Anadoluluyuz diye övünürüz her fırsatta. Anadolu ne demek? Cevap veriyorum: Kelime anlamına takılmazsak, medeniyetlerin beşiği demek. Hititler diye bir halk yaşadı Anadolu’da, M.Ö. 3000’lerde. Çorum, Ankara, İç Anadolu civarlarında. Bin tanrılı ülke denirmiş zamanında onlara. Her ülke bir tanrıya zor sahip olurken, onların bin tanrısı varmış. Neden mi? Fethedip bünyesine aldıkları ülkelerin, milletlerin, halkların tanrılarına da sahip çıkmışlar. Tabi ki beraberinde kültürlerini de sahiplenmişler. Sonuç olarak ne olmuş? Zengin olmuşlar. Döneminde Mısır’a kafa tutabilecek tek imparatorluk olmuşlar.
“Kasabalı derim ben, henüz kültürlenmemiş bir gruptan söz ederken. Köylü derler ya, yanlış. Köy üretilen yerdir. Üretilen yer horlanmaz.” Bu sözler İlber hocaya ait. Soyadını demeye gerek var mı? Kaç tane İlber hoca var… Üretilmeyen yerlerde, yani kasabalarda, dedikodu, eksiklik arama, eksiklikten beslenme, üretemediği için kopyalama, dayanışma grupları oluşturma, mahalle baskısı, hepsi olur.
Ha! Bu mahalle baskısı lafı da ünlü sosyoloğumuz Şerif Mardin’e ait. Şerif Mardin deyince de aklıma şehrimizde yaşamış ve yetişmiş olan şair Ece Ayhan gelir. “Bakışsız bir kedi kara” şeklinde. Bu kıymetli sosyoloğumuzdan çok faydalandığını söylemiştir ünlü şair. İkinci yenilerden kabul edilse de kanımca üslup, tarz, imge ve biçim açısından apayrı bir yeri vardır. Ve bütün hepsinden de ayrı tutulmalıdır. Nevi şahsına münhasır şair ışıklar içinde uyusun.
***
Daha önce de demiştim, yerel olmadan evrensel olunmaz diye. İlker beyin de bir yazısında dediği gibi, yerel gazeteler tarih yazıyor. Evet, bu doğru. Çünkü biz evrensel olanı da gözetiyoruz. Kabuğumuza çekilmiş, Çanakkale sınırlarına sıkışmış değiliz. Yereli takip edip evrensel olana bakmak. Küçük resimden büyük resme… İleri, durmadan ileri giderken, arada durup geriye bakmalı. Yoksa bulunduğumuz yeri, ufuk çizgimizi, konumumuzu kaybederiz. Mevcut konumu kaybedince de şakul kayar, ona göre. Sağlıcakla kalın.
YAZARLAR
05 Şubat 2019 - 11:03
Konu Başlıksız İnsiyatifler 1
Birkaç yıl sonra asma köprünün olduğu bir şehirde yaşıyor olacağız
YAZARLAR
05 Şubat 2019 - 11:03
İlginizi Çekebilir