Kore izlenimleri - 1

Bu hafta gayrimenkul dışına çıkacağımız haftalardan biri ve konumuz da yazı başlığından anlaşılacağı üzere Kore olsun. Yaklaşık bir 10 gündür Kore’deyim ve bugün itibari ile siz bu yazıyı okurken muhtemel uçakta dönüş yolunda olacağım. Kore derken bir konuya da açıklık getirelim çünkü çok sık aldığım sorulardan biri; “Güney mi? Kuzey mi?”. Kuzey Koreli biriyle karşılaşma veya Kuzey Kore’ye gidebilme ihtimaliniz normal şartlar altında yok denecek kadar azdır o yüzden “Güney mi? Kuzey mi” sorusu tamamen boşa düşen bir sorudur. Emin olun karşılaşacağınız tüm Koreliler güneydendir o yüzden bu soruyu direk pas geçebilirsiniz.

Kore’ye 3. gelişim ve ilk iki sefer ya ilkbahar ya da sonbahar geldiğimden yaz aylarında hiç bu kadar sıcak ve nemli olabileceğini düşünmemiştim. Öyle böyle bir sıcak değil o yüzden Türkiye’de batı bölgelerinde yaşadığımız sıcaklar falan pek bir şey ifade etmiyor. Belki Güney Doğu Anadolu falan böyledir bilemiyorum ama cidden çok sıcak. Neyse ki kapalı alanlarda cayır cayır klima çalışıyor da nereye girerseniz girin bir ferahlama oluyor. O yüzden Ağustos’ta falan geleyim demeyin, bekleyin Eylül sonu Ekim başı gibi gelirsiniz. Tabi Kore’ye gelecekseniz çok iyi organize olmanız lazım, İngilizcenize güvenip geliyorsanız çok büyük ihtimal Incheon Havalimanın’da mahsur kalacaksınız çünkü Kore’nin başladığı yer büyük ihtimalle İngilizcenizin bittiği yer olacak. Dediğim gibi benim 3. gelişim ve ben hala sıkıntı yaşıyorum ki Avrupa’ya falan gittiğim zamanların hiç birinde bu kadar çaresiz kalmamıştım. İngilizce bilen birini bulmanız lazım ama bu da yetmeyecektir çünkü bulduğunuz kişinin İngilizce konuşuyor olması da önemli zira utangaçlık sebebiyle çoğu İngilizce konuşmaya gelince kitlenip kalıyor. Bu sebeple bakıştığınızla kalıyorsunuz. Haliyle gelmeden çok önce iyi bir organizasyon, mümkünse Koreli bir tanıdık veya direk tur şirketi en iyi çözüm gibi duruyor ya da ben macera severim diyorsanız bir an bile düşünmeyin atlayın gelin.

Kore’de toplu ulaşıma direk adapte olmanız gerekiyor. Hemen hemen her yere toplu ulaşım ile gidebiliyorsunuz ve sistemi ne kadar çabuk çözerseniz o kadar hızlı rahata ulaşırsınız. Bizdeki tek hat veya iki hatlı metroları falan unutun, 3 katlı bir metro sistemi içerisinde aktarmalarla birlikte her yere ulaşabiliyorsunuz. Buna diğer toplu ulaşım merkezleri de dahil. Koreliler bile metro için özel bir aplikasyon kullanıyorlar ki yani gerisini siz düşünün. Biz tek hatlı metrolara alışık olduğumuz için biraz garip gelebilir ama nereye kaç aktarma ile gideceğinizden, trenin hangi vagonuna binip nerede inerseniz kaç dakika yürüyüşle diğer trenin belirtilen vagonuna ulaşabilirsiniz falan her şey o aplikasyonda mevcut. Bayağı bulmaca çözer gibi bir durumunuz olacak ancak çözdüğünüz anda oldukça rahatlıyorsunuz.

Kore turizmi benim gördüğüm kadarıyla daha çok iç turizme yönelik olduğundan öyle çok İngilizce anlatımlar falan beklemeyin gittiğiniz turistik mekanlarda, öncesinde gideceğiniz yerleri çalışmanız gerekecektir Kore kültürünü ve tarihini anlamanız için. Bizdeki gibi çok turistik mekanlar yok ayrıca ama işte öyle tarihi mekanlara giderseniz anlamanız iyi olur diye düşündüğümden öyle demek istedim. Kore’de asıl ilginç olan kısım bana göre gündelik yaşam. Seoul’de bir yerin üstü var, metro sistemlerinden ötürü yerin altı var, yüksek gelir grubuna hitap eden yerler var ve hemen onun alt sokağında apayrı bir dünya var. Yani o kadar kozmopolit ve aynı zamanda keşfedilmesi gereken bir yer ki muhtemel bunu gözlemlemek bile apayrı bir turistik tecrübe. Yani öyle Paris, Viyana, Roma gezmek ile uzaktan yakından alakası olmayan bir macera diyebilirim. Seoul’ün dışına çıktığınızda ise çok daha farklı bir turistik deneyim sizi bekliyor olacaktır. Tabi tüm bunları 3-5 günlük bir turla yapamayacağınızdan biraz daha uzun bir süre ve bütçe ayırmanız daha keyifli bir tatil geçirmenizi sağlayacaktır.

Evet girişi bu hafta böyle yapalım, haftaya Kore’den devam ederiz ilginizi çektiyse…