Ey Nefs! Yazarken bile kaşlarımı çatıyorum. İçten içe kızıyorum sana! Nefs, görevini çok iyi yapıyor. Profesyonelce kişilere yaklaşıp, istediğini elde etmek için gafil avlıyor herkesi. Ey Nefs! Tekrar sesleniyorum sana. Artık ifşa olma vaktin geldi. Aleme senin azılı bir düşman olduğunu tanıtma vakti! Peki nedir bu pis Nefs? NEFS içimizde yaratılmış, asla Allah’a yakın olmamızı istemeyen, iblise yakın akraba olan ve iblisle hem fikir olan, işbirliği yapan bir yaratıktır. Nefs, şeytanın adımlarına ayak uydurmamızı ve Kuranın men ettiği tüm kötülükleri yapmamızı ister. İyiliği, güzelliği istemezken, doğası gereği hep kötülüğü ve fenalığı emreder. Kişiye kötülüğü empoze eder ve istediğini yaptırmak için baskı kurar. O kadar kötü, o kadar acımasızdır ki hiçbir zaman laf söz dinlemez, anlamaz ve susmaz. Peygamber Efendimiz (sav), “Hakiki mücahit, nefsine karşı savaş açandır.” diyor. Her savaşın bir sonu vardır ancak nefs ile yapılan savaş, biz ölünceye kadar devam eder. Bu savaşta amaç, nefsin bizlere zarar veremeyecek hale, yani bitkisel hayata girmesidir. Peki nefs mücadelesi nasıl olur? Birincisi; nefsin aşırı isteklerine karşı gelmek ve onu aç bırakarak olur. Yeme, içme, giyinme, ev-araba alma, tüketime yönelme gibi aşırıya kaçan isteklerimizi göz ardı ederek olur. İkinci mücadele şekli ise; TEVHİD’dir. Nefs ile asıl mücadelede en etkili silahtır TEVHİD! Nefsimizin vesvese yoluyla bizlere gün içerisinde fısıldadığı yüzlerce kelimesine karşılık, TEVHİD SOPASIYLA onun kafasına vurarak, yoğun bakıma alınmış haline, pis nefsimizi döndürmektir. Şöyle etrafımıza baktığımızda, nefsi ezmek isteyen insan sayısı az iken, nefsinin elinde oyuncak olmuş insan sayısı o kadar çok ki… Nefs ve iblisin en büyük silahları ise bizlere verdiği olumsuz düşünceler, vesveselerdir. Vesvese; şüphe, kuruntu veya kötü düşünce şeklinde kalbe gelir. Kalp, tepki verir, savunmaya geçer. Savunmayı bırakıp kabul edişe geçerse, o şüpheyi veya kötü düşünceyi kişi kalbinde büyütür, yer edinmesine sebep olur. Bunun farkına varan insan bu halden kurtulmak için uğraşır. Vesveseye önem verirse kişinin sıkıntısı giderek büyür, hiç önemsemeyip aldırış etmezse de küçülür. “Her şeyi çift yarattım” (Zariyat, 49) diyen Rabbimiz, içimizde iki varlık yaratmıştır. Bunlardan biri nefs iken, diğeri ruhtur. Ruh, Allah’ın nurundan yaratılmış, Rabbimizin zerresidir. Nefs ise yukarıda bahsettiğim üzere Allah’ın zıttıdır, içimizdeki gizli düşmandır. Nefs ve Allah asla bir arada bulunmaz! Savaşta düşmanımızı ve donanımını iyi bilmeliyiz ki muvaffak olalım. “Nefsini bilen, Rabbini bilir.” demiş Peygamber Efendimiz (sav). Nefsini bilmek ise yalnız TEVHİD ile olur. Tevhidi sabah-akşam ve gün içerisinde bolca söylemekle olur. Esmalar (Allah’ın isimleri) ya da sıfatlarla olmaz. Mevlana Sultanımız, her nefs bir hayvanla sıfatlanmıştır der. İçimizde sevimli bulduğumuz ama gerçekte bizlere canavarca davranan nefsimizi ancak VEYSEL KARANİ ZİKRİ ile öğrenebiliriz. Zikri yapıp, nefsinin ne olduğunu öğrenen kişi, hayatının geri kalanında ne ile mücadele etmesi gerektiğini doğrudan öğrenmiş olur. Nefsinin hangi hayvan olduğunu öğrenmek ve Rabbini bilmek istiyorsan mutlaka bu zikri yapmalısın!
YAZARLAR
08 Kasım 2019 - 10:17
Nefsinle savaşmalısın!!
Ey Nefs! Yazarken bile kaşlarımı çatıyorum
YAZARLAR
08 Kasım 2019 - 10:17