Yine soğuk kış günlerindeyiz ve yine o soğuk günlerin sokaktaki can dostlarımıza zalimliği başladı. Soğuk, yağış ve yiyecek sıkıntısı ile geçecek bir koca kış. Köpekler Çanakkale’de biraz daha şanslı kedilere göre. Belediyenin hayvan barınağı köpekler için kurulmuş ve işleyişini sürdürüyor. Kapalı alanları da var barınağın misafirlerinin, kocaman bir bahçeleri de. Yiyecek ve su sıkıntıları yok, tedavileri, yapılıyor. Tek eksikleri sevgi. Barınağa gittiğinizde hemen önünüzde toplanıp türlü çeşitli muziplikler yaparak sevimli olma çabası içerisine giriyorlar. Çeşitli cinslerde, değişken yaşlarda irili ufaklı onlarca köpek. Barınak temiz, görevli sürekli işinin başında ve hayvanlar bakımlı. Gittiğinizde eksik göremiyorsunuz.
Köpekler böyle şanslı iken ya kediler ne durumda. Onların durumu tamamen bizlerin elinde. Köşe başlarına koyacağımız su dolu kaplar, kedi yemleri onların en büyük ihtiyacı. Öncelikle tok olmaları gerek. Sonrasında barınma sorunları var. Duyarlı vatandaşlarımız bazı yerlere mukavva kolilerden küçük yuvalar yapıyorlar. Belediyemizin Esenler’de yaptığı bir güzel kedi parkı var -ki bu parkta yiyecek, su ve barınma yerleri mevcut ama bölgede yaşayanlar sürekli şikayet ediyorlar görevli yok ve parkı çevreleyen çitlerin kapısı kilitli diye- bir de Sarıçay’ın kenarın da güzel bir kedi kulübesi var. O kulübenin içi sıcak ve bir çok kediye ev sahipliği yapacak döşek mevcut. İçecek su ve yiyecekleri de sürekli bakıcı tarafından tazeleniyor. Yani bu bölgelerde ki kediler şanslı ama ya diğerleri? Çanakkale bundan ibaret mi? Değil elbet, bizlere de iş düşüyor.
Öncelikle barınma sorunu yaşayan kedilerin yeni park ettiğimiz araçlarımızın sıcak kaputuna sığındıklarını iyi biliyoruz ama tekrar aracımıza binerken o kaputun sağına soluna şöyle ses getirecek bir iki şaplak atmayı nedense akıl edemiyoruz. Her apartman kapısının önüne su kabı ve yiyecek bıraksa, her apartmanın önünde o kedilerin barınması için basit küçük yuvalar olsa sorun çözülür aslında. Ancak ne kadar acıdır ki; bunları gerçekleştiren duyarlı vatandaşlarımız olduğu gibi, bunları gördüğünde su kaplarında ki suyu döküp kabı atan, yiyecekleri tekmeleyen, o küçük mukavva kolileri yakan bir takım insan suretine bürünmüş garip yaratıklar da var. Hatta bir keresinde kulaklarımla duydum ve şok oldum, kedileri kovalayan bir garip yaratık kendisine çıkışan mahalle sakinlerine şöyle diyordu; “siz yemek veriyorsunuz, onlar gelip benim bahçeme s…ç…yorlar”. Dumura uğramıştım. Bahçesi var, otu çiçeği seviyor ama ekolojik sisteme karşı. Döngüden bir haber ve “insan” kılığında aramızda dolaşıyor.
Çağımız bilime ve sevgiye açık bir seyir halinde yaşanıyor. Bilimin dinlerin önüne geçtiği günlere geldik neredeyse. Artık dinler sorgulanmaya, deizm gün geçtikçe ön plana çıkmaya başladı. Sevgi insan için en önemli yaşamsal gıda oldu. Sevgisiz toplumların yok olmaya mahkum olduğu gerçeği artık tüm dünyada ortaya çıktı. Gelişmiş ülkelerde okullar sevgi üzerine kurmaktalar artık eğitim sistemlerini. Evlerde hayvanlarla birlikte yaşamak, doğa ile barışık olmak anlamına geliyor. Özellikle bebekli evlerde bir can dost bulunması doğaya uyumlu çocukların geleceğe hazırlanmasını sağlıyor. Doğa dostu bireyler yetiştirmek demek, bilimin geldiği doğanın çözümlenmesi demek. Bilime yönelmek için yetişmiş insana ihtiyaç var ama yetmez, o insanın doğayı anlaması, bilmesi ve iliklerine kadar hissetmesi gerekir ki başarıya giden yolda ilerleyebilsin. Bu da çocuk yaşta hayvan sevgisinin aşılanması ile olur ancak.
Bu kış can dostlarımıza rahat yataklar verelim, sularını ve yiyeceklerini eksik etmeyelim. Sokaklarda biz insanlardan kaçan kediler olmasın, kendimizi onlara ispat edelim.
YAZARLAR
Yayınlanma: 14 Aralık 2018 - 13:29
Ufuk Cankaya yazdı... Can Dostlarımız
Yine soğuk kış günlerindeyiz ve yine o soğuk günlerin sokaktaki can dostlarımıza zalimliği başladı
YAZARLAR
14 Aralık 2018 - 13:29
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir