Rüyamda yılbaşı kutlamaları için hazırlık yapıyorduk. Bu aylarda ne yılbaşısı demeyin. Sonuçta rüyalarda böyle şeyler olur.
Hayatımdaki herkes: arkadaşlara, konu komşuya, herkese yer vardı rüyamda. Tek kaygım istediğim hediyeleri önceden hazırlayamamış olmamdı ve bu yüzden biraz telaşlıydım. Aramızdaki bekar arkadaşlara esprili hediyeler düşündük. Herkes mutlu, içten, otuziki dişiyle gülerken, anlayışlı ve inanılmaz derecede toleranslıydı. Kim neye kızar, neye alınır diye düşünmemiz gerekmediği gibi, herkes birbirini kırmaktan çekiniyor ve yürekten samimi davranıyordu.
Gerçekten bunlar artık rüya mı olacak ya da yazımın başlığı gibi ütopya mı? Veyahut da bu tip basit dilekler için paralel evrenler teorisine mi bel bağlayacağız? Ne yaparsak kim ne der? Kim batmış, kim çıkmış? “Hangi komşunun tavuğu kaz gibi” gibilerinden sığ, seviyesiz “kasabalı kafası”ndan ne zaman kurtulacağız? İnsanlarımız, birey olarak erdemli davranmayı, kendileri olmayı ve bunun gerçek özgürlük ve var oluş olduğunu ne zaman öğrenecekler de, en ufak işlerini becertmek için mülki idaredeki (ahbap çavuş) ilişkilerine bel bağlamayacaklar. Hani bir laf vardır: “Nokta kadar bir menfaat için virgül olmaktansa, hiç yaşama” diye. Virgül olmak için noktadan çok daha büyük şeyler de yeterli olmamalı ya her neyse.
Önceki yazımda demiştim: “Demokrasisi oturmayan ülkelerde hükümetin, devlet olmaması için onu sık değiştirmeli” diye. Şimdi de bunu, yerel yönetimler için söylemenin bir yolunu bulmalı.
Hmm bakalım şimdi. Nereden başlamalı, ne demeli? Söze şöyle başlamalı belki de. Diyelim şöyle düşünen biri var: Belediyeyi ya da muhtarı seçtim. Hatta bu seçim sırasında o kadar koşturdum, yoruldum. Neden? Karşılığını almak için. Şimdi de istiyorum. Senin de yerinde sabit kalman için, beni havuzdan, deryadan beslemen gerekli. Onun bedelini nasılsa biri öder. Bana iltimas geçmelisin. Benim kamu ihmallerime göz yummalısın. Bir telefonla emrindekileri hizmetime sokmalısın.
“Sen de ne diyorsun? Bu işler böyle olmuyor. Adalete sığmaz bu istediklerin.” demeden kabul eden herhangi bir yerel idare, hem kişiliksiz hem de erdemsizdir. “Buna biz politika, kadrolaşma vs diyoruz” diyen bir politikacı çıkarsa, o zaman ahlaki yetersizliği konuşmak gerekir ki, bundan sonra konuşacak bir şey zaten kalmamıştır.
Şimdi ben bunları yazdığım için, seçilen herhangi bir yerel yönetimin karşısındaymışım gibi düşünülebilir. İşte benim söylemeye çalıştığım ve de kelimenin tam anlamıyla nefret ettiğim anlayış tam da bu. Aksine tam da oy verdiğim için bunları söylemeliyim. Benim oyum ancak böyle hak edilir.
Bütün bu çıkar ilişkileri böyle sürüp gidecekse, hiç kimse bir önceki idareleri ya da ötekini eleştiremez. Buna hakkı da olmaz, yüzü de.
Bir gün bizim ülkemizde de; demokrasinin, hukukun ve hakkaniyetin “hamili kart”tan önce geldiğini görmek umuduyla…
YAZARLAR
06 Temmuz 2019 - 10:56
Ütopya
Rüyamda yılbaşı kutlamaları için hazırlık yapıyorduk
YAZARLAR
06 Temmuz 2019 - 10:56
İlginizi Çekebilir