Peygamber Efendimizin ‘Tabiimin (beni görmeden sevenlerin, iman edenlerin) en hayırlısı’ dediği Üveys Veysel Karani Pirimizi bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Kimdir Veysel Karani, neden bu kadar önemlidir biraz açalım sizlere. Herkes O’nu Yemen’in Karen şehrinde doğmuş, büyümüş bir deve çobanı olarak bilmektedir. Kör ve hasta olan annesiyle beraber yaşamış ve bir gün çok sevdiği Peygamber Efendimizi Medine’ye görmeye gitmiştir. Annesi ziyaretinde, oyalanmadan hemen geri dönmesini tembihlemiş ve bunun üzerine Üveys, Medine’ye vardığında, Peygamber Efendimizi evinde bulamayınca Karen şehrine geri dönmek zorunda kalmıştır. Efendimizi görmeden O’nu çok sevdiği için ise, Peygamber Efendimiz O’na hırkasını vermiştir. Bu anlatılanları herkesten duymuşsunuzdur. Gelelim marifetçe Üveys Veysel Karani kimdir? Neden Peygamber Efendimiz hırkasını Üveys’e vermiştir? Birincisi; Peygamber Efendimiz miraca yükseldiğinde, yerlerde yuvarlanan birini görmüş ve Cebrail (as)’a sormuştur. ‘Bu kimdir?’, ‘Bu, senin ümmetinden Veysel Karani’dir.’ demiş ve ‘Neden yerlerde yuvarlanıyor?’ buyurunca Şanlı Peygamber Efendimiz, ‘Sana ve Allah’a olan aşkından, çaresizliğinden’ diye cevap vermiştir Cebrail as. İkincisi; Efendimiz, 4 halife dururken, mübarek hırkalarını Üveys’e vermiştir. Aşkın Efendisi olduğu ve 2. Asr-ı Saadetin (Mutluluk Dönemi) Veysel Karani yolundan geleceğinin, onunla başlayacağının müjdesidir. Biliyoruz ki; şeyhler, öğrencisi kemale erdiğinde, öğrencisini şeyh olarak yetiştirdiğinde ona bir post verirler. Bu Peygamber Efendimizin sünnetidir. Burada hırka, postu temsil etmektedir. 2. Asr-r Saadet, Allah ve Resulünü görmeden sevenler, sevgide, aşkta önde gidenler yani Veysel Karani’yi takip edenlerle, Üveyslerle başlamıştır. Bizlerde, Allah’ı ve Peygamber Efendimizi görmeden aşkla sevenleriz hamdolsun. Veysel Karani Pirimiz, annesi vefat ettikten sonra, Şanlı Resul’ümüzün kabri şeriflerine ziyarete gelmiş ve sahabeler Üveyse ‘Annen mi kıymetliydi, Resullulah (sav) mı? Neden daha fazla beklemedin?’ diye sitem ettiklerinde, susmuştur. ‘Bana Resullulah (sav)’ı anlatır mısınız? Sizler O’nu yıllarca gördünüz, yanı başında bulundunuz, ben O’nu bu dünya gözü ile göremedim, bana biraz Resullulah (sav)’ı anlatır mısınız? Nasıldı?’ diye sormuştur. Sahabeler ve Müslümanlar Resullulah (sav)’ın mübarek yüzü, gözleri ve saçlarını anlatmaya başlamışlar. ‘Onu sormuyorum’ demiş Üveys. Bu kez de Efendimizin hareketlerini, giyimini, konuşmalarını anlatmaya başlamışlar ve Üveys yine tatmin olmayınca, ‘Peki sen nasıl tanırsın?’ diye sorduklarında, ‘O, Allah’ın nurundan yaratıldı, O’nun nurundan 18 bin alem yaratıldı’ dediğinde sohbette bulunan 17 kişi düşüp bayılmış. Sahabeler ve Müslümanlar ‘Vay bize, vahlar bize, biz Resullullah (sav)’ı yıllarca gördüğümüz halde, Veysel gibi bilemedik’ deyip hayıflanmışlardır. Şimdi düşünmeliyiz Peygamber Efendimizi kim görmüş, kim görmemiştir. Aşkın efendisi Pirimiz Veysel Karani, hayatı boyunca zikir ile meşgul olmuş ve ‘Şöhret afettir.’ demiştir. Nefsimizi yenebilmek için şöhretin getirdiklerinden ve getireceklerinden uzak durmak gerektiği mesajını vermiştir. 85 yaşına geldiğinde Sıffin Savaşına katılmıştır. Ordu komutanı Hz. Ali’ye ‘Şehit olmaya geldim ya Ali’ demiş ve savaşta şehit olmuştur. Savaşta, Arap ordusu içerisinde Türkler, Azeriler ve Yemenliler bulunuyormuş. Yemenliler ‘O bizdendi, O’nu layık olduğu yere, vatanına götüreceğiz’ demişler. Bunun üzerine Türkler ‘Biz hepinizden çok savaştık, O’nun naaşını biz götüreceğiz’ diye sahip çıkmak istemişler, Azerbaycanlılar ise ‘O burda şehit oldu, başka yere vermeyiz’ demişler. Hz. Ali ordu içinde kargaşa çıkmaması için, O büyük velinin keramet göstereceğini bildiğinden, bir odaya kapağı açık üç tane tabut koydurmuştur. Pirimiz Veysel Karani üç tabutun ayakucuna yatırılmış ve her kavimden bir nöbetçi kapıya dikilmiştir. Kapı herkesin gözü önünde kilitlenmiş ve ertesi gün kapı açıldığında, Veysel Karani’nin naaşının ortada olmadığı ve tüm tabutların kapalı olduğu görülünce, Hz. Ali her kavme bir tabut seçmesini söylemiştir. Tabutun içini açmak yasak olduğundan, herkes içinde Veysel Karani olduğunu bildikleri için, sevinçle ülkelerine dönmüşlerdir. Bunun için Pirimiz Veysel Karani’nin üç makamı bulunmaktadır. Biri Sıffin’de, biri Siirt yakınlarında, biri de Yemen’dedir. Zahirde annesini çok seven Üveysin anne sevgisi içerisine, Allah ve Resul sevgisi saklanmıştır. Batında ise, Allah ve Resul sevgisi vardır. Büyük aşkı annesinde bulduğu için ona yönelmiştir. Yunus’un Tabtuk Emre’de gördüğü, Mevlana’nın Şems’de gördüğü aşk budur. Geçmişteki büyük evliyalar, velayetlerini tamamlayıp şeyhlik postuna oturmaya hak kazananlar, daha fazla ilim istediklerinde; şeyhleri yaşıyorsa şeyhlerinden izin alarak, diğer şeyhlerden de diploma alırlarmış. Yeryüzünde diploma alacak şeyh kalmadığında o veli kullar ilimleri artsın diye Veysel Karani Hz.’nin manevi ruhaniyetinden ders alırlarmış ve öyle kemale erdirilirlermiş. Bu konuyu biraz düşünelim derim. Rabbimiz idrakimizi artırsın inşallah. Allah’ımıza hamdolsun ki, biz Marifet Yolu’nda olan Üveysleri, O büyük sultan Veysel Karani’den ve diğer sultanlardan ders alma şerefine erdirdi. Bizlere bu imkanları veren Allah’ımıza hamdolsun. Bizlere Üveyslik kapısını açan Şanlı Resul'ümüze salat-u selam olsun, bize himmet eden Pirimiz Veysel Karani Hz.’ne selam olsun. Ta ezelden kıyamete kadar ve daim olsun inşallah.
(Kaynak: Karabay, M., 2018. Aşkı Üveysi III-Marifet Sohbetleri, sayfa 15-23.)
Üveyslik hakkında ayrıntılı bilgi için: www.veyselkarane.com
YAZARLAR
Yayınlanma: 10 Nisan 2020 - 11:10
Üveys Veysel Karani
Peygamber Efendimizin ‘Tabiimin (beni görmeden sevenlerin, iman edenlerin) en hayırlısı’ dediği Üveys Veysel Karani Pirimizi bilmeyen yoktur diye düşünüyorum
YAZARLAR
10 Nisan 2020 - 11:10
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir