Bazen bir dönemi anlamak için kalın tarih kitaplarına değil, bir avuç kâğıda bakmak yeterlidir. Geçtiğimiz günlerde elime geçen 110 yıllık bir kartpostal, tam da böyle bir hatıra.
Üzerinde “1 Ağustos 1914” tarihi yazılıydı — yani Birinci Dünya Savaşı’nın patlak verdiği dönemde.
Kart, İtalya’nın Cenova kentinden Çanakkale’ye, dönemin valisi Mehmed Rüşdü Paşa’ya gönderilmişti. Gönderici A. Rapp ve ailesi, Akdeniz’in yaz sıcağından, Cenova’daki neşeli havadan, hatta tesadüfen keşfettikleri bir bira fabrikasından söz ediyor; Paşa’ya ve ailesine dostça, hatta biraz da esprili bir dille selamlarını iletiyor.
Satırlardaki samimiyet, yüz yıl öncesinin sosyal ilişkilerini bugüne taşıyacak kadar canlı.

Kartın üzerindeki adres de en az içeriği kadar ilginç:
“Oschanak Kaléssi” ifadesi, bugün hepimizin “Çimenlik Kalesi” olarak bildiği o tarihi yapıyı işaret ediyor. O yıllarda bile Çimenlik kalesi, sadece bir askerî yapı değil; şehrin kalbi, adreslerin yöneldiği bir simgeydi.
Düşünün ki, Avrupa’dan gelen bir mektup, doğrudan Boğaz kıyısındaki bir kaleye ulaşabiliyordu. Henüz savaşın karanlığı ufukta belirmişken, bu küçük kart hâlâ dostluğun, seyahatin, gündelik hayatın sıradan neşesini taşıyordu.

Yüzyıl sonra elimizde tuttuğumuz bu postakartı, bir selamdan çok daha fazlası; zamanın ötesinden gelen bir yakınlık hissi, eski bir dostluğun hâlâ süren yankısıdır. O dönem, Boğaz’ın iki yakasında yalnız top sesleri değil, mektuplar, kartpostallar, dostluklar da dolaşıyordu.
Ve belki de bu yüzden, bir kartpostal bazen bir savaştan daha çok şey anlatır.
Yorumlar
Kalan Karakter: