Önü ardı kesilmiyor trafik kazalarının. Sürekli kaza. Araçlar modernleştikçe, sürüş rahatlığı geldikçe adeta daha da fazla kaza oluyor. Yollar artık genelde bölünmüş, trafik levha ve işaretleri tam ve yerli yerinde ama trafik kazalarında gözle görülür bir artış var.
İlk arabamı 1989 yılında almıştım. 1963 model bir kaplumbağa. O yıllarda sıfır arabalarda bile sağ ayna yoktu. Trafik kurallarına göre zorunlu da değildi. Tofaş kuş serisine sağ ayna koymazken serçe hariç tüm modellerine artık emniyet kemeri koymaya başlamıştı. Ancak trafik kuralı gereği takma zorunluluğu yoktu henüz. Yavaş yavaş bazı model araçlarda kafa arkalığı görülmeye başlamıştı. Ancak lüks arabalarda olabilen bu durum özellikle Reno ve Tofaşlarda standart olunca çoğu kişi alışık olmadığı kafa arkalığını arabayı teslim alır almaz çıkarmaya başlamışlardı. Trafik yoğun değildi ve araçlarda donanım yoktu ama herkes mutluydu. Çünkü çıkılan yol varış noktasında sona eriyordu. Mezarda ya da hastanede değil.
Daha sonra ne oldu da bu kadar güvenlik sistemiyle dolu araçlara ve bu bölünmüş yol ağına rağmen geçmiştekinden daha fazla kaza ile yüz yüzeyiz. Aslında olan belli. Yine aynı şey. Eğitimsizlik. Yanı sıra da karşıdakine saygı duymama. Benim arabam daha güçlü, daha hızlı. İnsanımız maalesef öncelik sırasını tam ve yerli yerince belirleyemiyor. Kullandığımız araçlar modernleştikçe hızlandı da. İşte bu modernizasyonun getirdiği hızı yaşayamıyoruz. Kimi araç 100 km sürat için hız testlerine tabi olurken kimi araç üreticisi tarafından 120 km hıza göre test ediliyor. Bu limitler bazı araçlarda 130 km ye kadar çıkıyor ama daha fazla süratte test edilen marka ve model yok. Çünkü daha fazla sürate izin veren karayolu yok. Yani kullandığımız araç ne marka olursa olsun en fazla 130 km için test edilmiş. Fren sistemi, viraj kabiliyeti, yol tepkimeleri, hava ve zemin şartları, aracın ergonomisi en fazla 130 km hıza göre öngörülerek tasarlanmış ve kurgulanmış. O da her araç için geçerli değil. 100 km için de tasarlanmış ve test edilmiş olanları da var.
Oysa ki sohbetlerde duyuyorsunuz, “Baktım yol boş, bir topuk, 140 150 160 Allah ne verdiyse, ibreyi 200 ‘e getiricem ama yol bitti, hız kestim, ama ne gidiyo namussuz”. Evet gider namussuz. Hangi hızda test edilirse edilsin artık tüm araçlar çok güçlü ve tümü yol buldu mu hızlanıyor. Hızlanıyor da durabiliyor mu? 120 km ile test edilmiş olan araç 60 metrede durabiliyorken 160 km hız yaptığında bu mesafe 100 metreye çıkabiliyor ve hatta hava-yol şartına göre de değişebiliyor bu durum. Böyle 1000 sürüş düşünün gün içinde tüm ülke karayollarında. Kaçı kazayla sona erer? Zaten akşam haberlerinde izliyoruz değil mi?
Evet eğitim şart. Aracımızın telefon sistemi bizim için önemli olmalı, fren sistemi, lastik sertliği ve hava basıncı, koltuk ergonomisi, direksiyon yüksekliği, otomatik vitesi. Bunlara yoğunlaşıp doğru trafik levha ve işaretlerini de takip edersek kazaları büyük ölçüde engellemiş oluruz. Tatil sezonunda kaza haberleri artık neredeyse kanıksanır düzeye geldi. Buna dur demek elimizde. Ancak öncelikle sağ ayağımıza dur demeliyiz.
Sağ ayaklar kullandığımız karayolu hız sınırına kadar görevde olsun, gerisi biraz dikkat.
YAZARLAR
Yayınlanma: 19 Aralık 2018 - 14:57
Ufuk Cankaya yazdı... Dikkat!
Önü ardı kesilmiyor trafik kazalarının
YAZARLAR
19 Aralık 2018 - 14:57
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir