Güven duygusunu kaybettik. Toplumun en gözde oyalanma avuntusu futbol maçları ve o maçların en güvenilmesi gereken unsuru hakem triosu. Trio tabiri eski bir deyim hakem kadrosu için. Üç kişilerdi eskiden. O yüzden trio denirdi, sonra bu üçlüye güven gitti ve gözlemci geldi maçlara. Hakemleri gözlediler, kararları rapor ettiler, hakimin vermediği cezaların verilmesini sağladılar. Sonra dördüncü hakem geldi ve saha kenarında durup yedek kulübelerini kontrol etti.
Bu da yetmedi, bir türlü güvenemiyorduk hakemlere. Hakemlerin verdiği kararlar hep bir tarafın hoşnutsuzluğu ile sonuçlanıyordu. Ne taraftar memnundu bu durumdan ne de takımlar, hiçbiri için hakem iyi değildi. Tribünlerde de küfür kafir gırla.
Bu kez de iki çizgi hakemi geldi saha içine. Ceza sahası içinde olup bitenlerin kararını veriyorlardı. Ancak bu kez de anlaşamama kargaşası ile doğan yanlış kararlar gündeme geldi. Hakemler için bu kez de teknoloji devreye girdi, mikrofon ve kulaklık hakemlerin süsleri oluverdiler.
Ancak bu hakemler ne yapsalar ne karar verseler olmuyordu. Kimse memnun değildi verilen kararlardan. Hakemlere traş köpüğü verildi ki seyircinin gözüne soka soka toplanın oyuna gireceği noktaları işaretlesinler diye.
Ama olmuyordu işte. Milyon dolarlık topçular gol kaçırıyor, koşmuyor, zekasını kullanmıyordu. Ancak o seyirciler adeta aşık oldukları o oyuncuları değil, hakemleri suçladılar her zaman. Kaybedilen maçların tek sorumlusu hep hakemlerdi.
Son uygulama var sistemi. Hakem kadrosuna bir de stüdyo hakem kadrosu eklendi, stüdyoda dört hakem bulunuyor ve mikrofon kulaklık ikilemesi ile hakemi uyarıyorlar. Hakem saha kenarındaki ekrana gidip pozisyonu değişik açılardan tekrar tekrar izleyip nihai kararını veriyor.
Bu anlattıklarım güvensizliğin hikâyesidir. Toplumu uyutan futbol endüstrisinin güvensizlik korkusudur. Bu futbol güvensizliği hikayesi 30 yıla yayılan bir süreci kapsıyor. O kadar kullanışlı ki bu futbol avuntusu toplumu yönetmek için üzerine yapılan yatırımlarla endüstri haline gelmiş durumda. Tüm dünyadaki futbol bütçesi tüm dünyada gerçekleşen bütün spor dallarının katbekat üzerinde. Yani sadece bizde değil, bütün dünyada futbol toplumları oyalamak, uyutmak, avutmak amacıyla kullanılıyor. Taraftar olmak güzel ama yaşanılan hayat çekilmez ise örtbas etmek için futbolun arkasına sığınmak... İşte bu gerçekten bir toplum felaketi.
Topluma bir an önce güven duygusunu aşılamamız gerekiyor. Yetişen çocuklarımız güvensiz bir ortamda yetişmemeliler. Çocuklarımıza güvensizliğin içerisinde yaşamayı öğretmemeliyiz. Sadece çocuklarımız değil, dış dünyada bize güvenmeli. Güven ortamının olmadığı yerde turist olmuyor turistin olmadığı yerde döviz olmuyor dövizin olmadığı yerde enflasyon oluyor. Tüm bunların hepsi birbirine bağlı. Bu bağı mutlaka ortadan kaldırmak için güven duygusunu toplumumuza geri getirmemiz lazım. Birbirimize güvenmeliyiz birbirimizin yaptıklarını doğru kabul edebilmemiz için birbirimize güven şart.
Ufuk Cankaya yazdı... Güven
Güven duygusunu kaybettik
Yayınlanma :
04.12.2018 12:54
Güncelleme
: 04.12.2018 12:54
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: