“…Politika dünyasında birçok oyunlar görülür. Fakat, kutsal bir ülkünün kendini ortaya koyduğu Cumhuriyet rejimine, çağdaş yenileşmeye karşı, cahillik, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı zaman, özellikle yenilikçi ve cumhuriyetçi olanların yeri, gerçekten yenilikçi ve cumhuriyetçi olanların yanıdır. Yoksa gericilerin ümit ve faaliyet kaynağı olan saf değil...”
Yazıma Nutuk’tan bir paragraf ile başlamak istedim. Atatürk’ün politikaya bakış açısını görelim istedim. Politika ile bir toplumun çeşitli yollara girebileceği konusunda Atatürk’ün Nutuk’ta bize bıraktığı mirası bir kez daha görelim istedim. Cumhuriyet rejimine, çağdaş yenileşmeye karşı her zaman muhalefet olarak bağnazlık ve cehalet ile asilikler boy gösterebilir diyor Atatürk. İşte burada durmanız gereken taraf cumhuriyetçilerin, yenilikçi olanların yanıdır diyor. Durabiliyor muyuz?
Bilinen tarih sayfalarında hep dinler ve din adamları vardır. Çok tanrılı dinlerde bile ruhban sınıfı hep karşımıza çıkar. Tarih boyu dini değerleri istismar ederek para kazanmak, geçim kaynakları arasında en popüler yöntem olmuştur. Mesela ülkece yaşadığımız FETÖ terörü ile bu gerçeği acı bir şekilde tecrübe ettik. Gördük ki; ülkede yaşayan her kesimden insan bu terör yapılanmasının içine bir şekilde girmiş. Ayıkla ayıkla bitmiyor. Yine gördük ki; aslında bu yapılanmanın dinle, İslam’la alakası yok. Tamamen para birlikteliği. Kurmuşlar bir tezgâh, paranın akış yönünü çevirmişler kendilerine, ülkedeki tüm kaynakları sonuna kadar sömürüyorlar.
İşte bu yüzden Atatürk’ün sözleri çok önemli. Çünkü politika siyasetin gereğidir ve siyaset de toplumun refahı için yapılır. Toplumun refahını sağlamanın yegâne yolu da ekonomik olarak ferah içinde bir yaşantıyı topluma sunmaktır. Üreten ve ürettiğinin karşılığını alarak ülkenin nimetlerinden fırsat eşitliği ilkesi ile yararlanan vatandaşlar topluluğunun mutsuzluğu düşünülemez. Bunu sağlamak için de siyaset ekonomik doktrinler ile uygulanır, uygulanmak zorundadır.
Emperyalist ülkelerin yaptırımları sonucu ekonomik anlamda son derece güçsüzleşen Türkiye’miz, ne yazık ki cemaat yapılanmalarının kendi içlerinde kurdukları ekonomik sistemin mikro anlamda işlemesine kayıtsız kalamamış ve halk çaresizce bu cemaatler de yer almıştır. Halkın gücüyle birlikte büyüyen döngüsel sermaye makro ekonomiye koşarak geçmiştir.
Bugün de bir başka cemaat ile yüzleşiyor Türk halkı. Bitmeyen yemek kazanı ile ün salmış bir cemaat. İçki içenlerin içkiyi bıraktığı, sigara içenlerin sigara ile vedalaştığı bir tarikat. Aslında bir başka tarikatın bir koluna bağlı olarak başlayan faaliyet zaman içerisinde boynuz kulağı geçer misali, cemaat yapılanmasından tarikat yapılanmasına evrildi. Siirtli bir ailenin Adıyaman’da köy satın almasıyla başlayan ve bugünlere gelen bir tarikat. Bu tarikat 2023 yılında liderlerinin ölümü ile sarsıldı ve o günden beridir de bir kavgadır gidiyor. Bu tarikatın da büyük bir sermayeyi elinde tuttuğu görüldü çıkan kavgalar esnasında. Kardeşler birbirlerine girmekteler. Tıpkı on iki imam gibi müritleriyle birlikte sosyal medya reelslerinde boy gösteriyorlar. Haber kaynakları tarikatın mallarını saymakla bitiremiyor. Çok önemli iddialar var tarikatla ilgili ve iddiaların hepsi de para ile ilintili.
Atatürk bize yol göstermek için çok büyük bir miras bıraktı. NUTUK. İşgal altındaki vatan toprağının yeniden nasıl ay yıldızlı al bayrağa kavuştuğunu belgelerle, isimlerle ve tarihi tarihine aktardığı Nutuk’u kendimize kılavuz edinmedikçe, daha çok sakalı uzun sarığı yerinde sermaye sahibiyle yüzleşiriz.
Yorumlar
Kalan Karakter: