Çomü maşallah ortalığı öyle bir kokuttu ki..
Hani “burada bir gariplik var ama henüz tam adını koyamıyorum” dersiniz ya — işte Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ndeki zeytinyağı hikayesi tam öyle kokuyor.
Hem de öyle sıradan bir koku değil; sızma değil, extra virgin bir skandal bu.
900 Litre Yağ, 270 Bin Lira ve Aile Şirketi
Olayın özeti basit:
Üniversite, zeytinyağı tadım etkinliği düzenliyor.
Etkinlikte kullanılacak yağlar için alım yapılıyor.
Alım yapılan şirketin adı Tolio Farm.
Buraya kadar her şey normal.
Ama küçük bir detay var - sinek küçüktür ama.. - şirketin sahipleri, Rektör Cüneyt Erenoğlu’nun karısı Oya Erenoğlu ve kayınbiraderi Orhan Türkdönmez.
Evet, yanlış duymadınız.
Üniversite, kendi rektörünün eşine ve kayınçosuna 900 litre yağ karşılığında 272 bin 700 lira ödemiş.
Hani bu işin içine kayınço da girince, insan “aile işletmesi” tanımının yeni bir versiyonuyla karşı karşıya kalıyor.
25 Günlük Şirket, Üniversite Tedarikçisi Oluyor
Tolio Farm’ın kuruluş tarihi: 19 Şubat 2024
Etkinlik tarihi: 15 Mart 2024
Yani arada sadece 25 gün var.
Henüz tabelası yeni asılmış, logosu daha kurumamış şirket, birden bire üniversite tedarikçisi oluvermiş..
Tabii “şirket kuruldu, hadi hemen üniversiteye yağ satalım” fikri kahvede doğmadı herhalde.
Bu tür etkinlikler öyle “Hocam ne yapsak bugün?” diye başlamaz.
Planı, bütçesi, komisyonu, onayı olur.
Ama nedense bu kez işler, zeytinyağının kızgın tavada cızırdaması gibi hızlı gelişmiş..
“Sanki zeytin yağı tadım günleri, atölye çalışması falan derken şirketin Üniversiteye zeytinyağı çakması için düzenlenmiş gibi” diyeceğim de içimden “o kadarı da olmaz” diyorum..
Olmamıştır değil mi ?
Yağ Mart’ta Fatura Mayıs’ta
Etkinlik Mart ayında, fatura 10 Mayıs 2024’te kesilmiş.
Yani yaklaşık iki ay sonra.
Neden gecikti dersiniz? İki seçenek var..
Para hazır değil.
Acele etmeyelim, dikkat çekmesin vaziyeti..
Ama fatura gecikse de gerçek er ya da geç yüzeye çıkar.
Zeytinyağı dibe çökmezse, her zaman üste çıkar ve bu işler de gizli kalmaz.
Her Şeyden Anlayan Şirket
Şirketin faaliyet konularına bir bakıyorsunuz, adeta tarımın Google’ı gibi.
Tarım ürünleri, gıda, ziraat makineleri, zeytin, zeytinyağı, hatta bilimsel çalışmalar bile var.
Yani nohuttan pirince, traktörden zeytin fidanlığına derken bilime nasıl geçtiniz mübarekler..
İthal eder, ihraç eder, üretir, paketler, satar..
Bu kadar geniş yelpazede tek eksik kalmış: “Vicdan ithalatı.”
İşte o yapılamıyor maalesef.
Dardanos’tan Taşınan Yağlar
Olay duyulduktan sonra konuşulanlara göre, yağlar Dardanos Yerleşkesi’nden taşınmış.
Kime, nereye gittiği belli değil.
Belki mutfağa, belki depoya, belki de sessizliğe, iddia o ki; “ben hiç yağ görmedim” diyenler de varmış..
ÇOMÜ çevresinde bu işi herkes biliyormuş, ama kimse konuşmuyormuş.
Bu ülkede bazen susmak en kolay kariyer planıdır.
Ama unutmayalım: tenekeye koysan da zeytinyağı bu illaki bir yerden sızar.
Sorulması Gereken Sorular
Birkaç soru sarmazsak olmaz. Soralım ki; cevap vermeyi kolaylaştıralım.
900 litre yağ gerçekten teslim edildi mi ? Teslim edildiyse tenekede mi, varilde mi yoksa şişede mi teslim edildi. Ürünü kim teslim aldı ve teslim tutanağına ürünlerin videosunu veya fotoğrafını, tartı kartını ekledi mi ?
Tolio Farm’dan başka ürünler de alındı mı ? Örneğin; Dardanos yerleşkesindeki restoranlarda veya Üniversite yemekhanesinde -kim işletiyorsa – bu firmadan alım yapılmış mıdır ?
“Bilimsel çalışmalar” kısmı bahanesiyle başka faturalar kesildi mi ? Mesela Üniversitenin bilimsel konferans, yurt dışında veya yurt içinde etkinliklerini organize ederek fatura keseldi mi ?
Rektör bu işe nasıl razı oldu, kim aklına girdi ?
Bu soruların şimdilik yanıtı yok ama biz evrenin derinliklerine sorularımızı bırakalım bir gün cevap bulur.
Yalnız..
Sessizlik ne kadar uzun sürerse sürsün, kamu vicdanı o kadar kolay ikna olmaz.
Rektör Hoca’ya Küçük Bir Not
Rektör Cüneyt Erenoğlu’nu yakından tanımam.
Bir kez, geçen yıldı sanırım yangından sonra gözlemevi yanındaki arazide yapılan zeytin dikim etkinliğinde karşılaştık.
Huyum kurusun, ilk karşılaşmada -bazen hiç tanımasam da bunu yaptığım çok oluyor - insanlara not veririm; vermekle kalmıyorum tutup bir de kendime o notu tekrarlıyorum..saçma ama düşüncemi söze döküp perçin yapıyorum galiba..
Hocaya verdiğim notu elbette söyleyemeyeceğim ama bende uyandırdığı kanaati “bilim insanı, düzgün, idealist ve iddialı bulmuştum; hatta biraz da heyecanlı.." olarak detaylandırabilirim.
Birileri hocaya suikast düzenlemiş olabilir; bunu nasıl yapmıştır, kulağına nasıl fısıldamıştır orasını bilmem ama belgeyi sızdıranı biliyorum.
Yani mesele para değil — mesele akıl tutulması.
Ama bazen en dürüst insanlar bile yanlış yönlendirilir.
Ve o yanlış, bir kurumu yıllarca taşıdığı saygınlıktan eder.
Meraklısı İçin Bir Not İliştireyim: Ben şahsen hocanın tuza gecikildiğini düşünüyorum. Özellikle hata yaptırılarak ayağını kaydırmak istemiş olabilir. Sayın Rektör hocanın maaşı 300 bin liranın üzerinde; tahminlerime göre. 350 bin lira da olabilir 500 bin de olabilir ama ben en az 300 bin lira olduğunu düşünüyorum. 300 bin lira maaş alan ve Onsekiz Mart Üniversitesi gibi bir kurumun yönetici koltuğunda oturacaksın, bilim insanı olacaksın ve kalkıp 270 bin liraya adını kirleteceksin. Bana çok masum gelmiyor.
Bir Başka Notu İliştirmezsem Çomü’ye Haksızlık Ederim: Geçtiğimiz aylarda bir yayı yayınladım. Çomü’nün acılarla dolu, fırıldaklar ve yalakalarla kanırtarak yönetilmişliği, entrikaları, siyasetin kurcaladığı bilim yuvasının 33 yılını yazdım. O yazımı okumazsan ahtım kalır, muhakkak oku. Ne çektin be Çomü derken abartmadığımı göreceksin. Link altta, ihmal etme biraz vakit ayır şehrin en değerli kurumu koca üniversiteyi siyasetin ne hale getirdiğine tanıklık et.
https://www.canakkalekalem.com/yazarlar/ilker-yurttas-author-1/ne-cektin-be-comu/150790
Bu Saatten Sonra..
Bu işin telafisi zor.
Hoca artık yara aldı.
İsterse 900 litre değil, 900 tez yazsın; o koltuğu eskisi gibi dolduramaz.
İstifa mı eder affını mı ister onu bilmem..
Ama şunu yapabilir:
Yanındaki “hocam biz hallederiz” diyenleri derhal uzaklaştırabilir.
Zira bazen hatayı yapan değil, fısıldayan daha tehlikelidir.
Zeytin Fidanından Skandala
Tolio Farm, sadece yağ satmıyor; zeytin fidanı da üretiyor.
Belki o fidanlardan biri Dardanos’a dikilmiştir, kim bilir?
Hatta belli ki o fidanlar, kök salmadan tartışma yarattı..
Bu ülkede ne yazık ki “bilim” değil, “bağlantı” kök salıyor.
Üniversite mi, Aile Şirketi mi?
Siyaset üniversitenin kapısından girmediği sürece, bilim büyür.
Ama ne zaman ki siyaset içeri sızar, laboratuvarlardan çok muhasebe odaları konuşulur.
ÇOMÜ, Türkiye’nin en özel üniversitelerinden biri.
Ama ne yazık ki bir süredir “zeytinyağı tadım etkinliği” değil, “zeytinyağı faturası” ile anılıyor. Oysa bu üniversitenin mezunları, hocaları, öğrencileri, şehir sakinleri bundan fazlasını hak ediyor. O kurum bir takım hocaların veya fırılmdakların oyun sahası değil..
Yağ Gibi Üste Çıkan Gerçekler
Zeytinyağı saftır, karışımı kabul etmez.
Ama bazı işler vardır ki, karışımın ta kendisidir.
Tolio Farm hikayesi de tam olarak bu:
Aile, makam, çıkar ve suskunluk bir şişeye girmiş, kapağı sıkıca kapatılmış.
Ama o şişe artık sızdırıyor.
Ve o sızıntı, sadece üniversiteyi değil, bir dönemin güven duygusunu da kirletiyor.
Rektör Hoca’ya küçük bir tavsiye:
Yağ lekesi çıkar belki ama etik lekesi çıkmaz..
Yorumlar
Kalan Karakter: